- 450 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELLİ ÜÇ TANIMA BİR SORU
Her şeyi bilen google’ye, kendi ne demek ? Diye sorgulatıp bir hayli farklı sonuçlarla karşılaştım. Bunlardan iki tanesini de sizlerle paylaşmak istedim. Birinci anlam; Kendine gelmek... İkincisi ise sıkıntıdan kurtulmak, dinlenmek vb. için bir yere gitmek. Kendime sorduğumda ’’ben kimim ?’’ diye fark ettiğim, tek bir soruda alt yapının yine ’kendim’ olduğum. Ben kimim ? sorusuyla kendimi bulmak. Sıkıntılı bir durum varsa kendi içime dönmek, içimde dinlenmek ve içimde bir yerlere gitmek.
Psikolojide kendini tanımaya öz-farkındalık ve öz-bilinç deniliyormuş. Ben neye benziyorum sorusuna cevap verirken kullanılan bilgiyi tanımlarmış. 1876 yılında psikolojiyi batılı bilimden duyuyoruz. Onun öncesi bilim, psikolojiyi bulamamış mıydı ? Bizim medeniyetimiz ise çoktan kendine ’’ben kimim ?’’ sorusunu sorup: beyitler, besteler, hikayeler, mesneviler... yazmışlardı. Nedense kendi medeniyetimizden kaynaklar almayı bırakıp başka yönlere bakar olduk. Bizim de eğitim metodumuzdandı yazı ile yeni çağlara aktarım yapmak; Belki de devlet olarak çok zor dönemlerden geçerken teselli olarak yazıldı çoğu beyitler mesnevi eserler. Kendini bilenlerin elbet vardı bir bildiği, halkı özünü unutmasın diye kendilerini kaybetmesinler diyerek yazıldı. Dört bir coğrafyadan medeniyet yazıları, beyitleri.. ile dolu olan Osmanlı’nın sistemi irfanı ilkelere de dayanıyordu. Bu kadar irfan farkındalığı fetihler sırasında ortaya çıkmıştı. Söz gelmişken irfanın anlamına da değinelim. İrfan: Anlama, bilme, kültür, gerçeğe ulaştırıcı güçlü seziş, kendinin idrakında olmaya... denir. Bilimden de önce bizde irfan medeniyeti vardı. Peki ya biliş nedir ? Savaş Barkçin: ’...’Biliş kitap okumakla ders görmekle imtihan olmakla elde edilen bilgi değildir. Kişi aslına döndükçe alemin aslına bağlanır...’’ Philosophy kitchen de yayımlanmış makale yazısında ise;’’...en çok ihtiyaç duyduğumuz bilgiden ziyade bilinçtir. Bilgi ancak bilince hizmet ederse güzeldir. Ama bilince değil benliğe destek olursa büyük yüktür... ’’ Bu konuda Doğu medeniyetinden, içten araştırma metodcularından ileri gelen metod bilgini İbn Arabi’nin bigi katmanları vardır. Keşfettiği 4. Katman; Mükaşefe yani kalbe inen bilgilerdir. İyi ve kötüyü bize söyleyen katmandır. Bilgi ve biliş kavramı 4. Katmana indikten sonra cevaplaya bileceğimiz bir doğrudur.
İmam Gazali’nin ceviz kabuğu meselesi vardır. Cevizin kabuğunu kırıp da özüne inemeyenler tamamını kabuk zannederler. Öze inip kabuğu kıranlar kendini tanırlar. Amerikalı iki bilim insanın buluşuyla da örtüşen 4. Bölgenin; Yarı kör alanın, ‘Sadece bizim bileceğimiz olan’, İmam Gazali’nin de söylediği gibi kabuğun kırılması gereken bölgenin kendimizi tanımakla, bulmakla olduğudur. Yine yol irfana, tek soruda elli üç tanımlık cevaba çıkıyor…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.