- 496 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
YILMAZ GRUDA
Karşımda 75 yıllık bir yaşam var. Bu yaşamın 60 yılı şair. Nasıl bir şair bu? Cümle biraz uzun olacak , bağışlayın. Bu şair İtalya’da, Avusturya’da mürekkep yalamış, soylu bir feodalle, tango ile Kerime Nadir’in ’’Hıçkırık’’ larında çakılı kalmış bir konak kızının oğlu. Neden bu soy-sop vurgusu? Çocuk denecek yaşlardan itibaren bir kalıtımın yarattığı örselenmenin , toplumla çatışmanın yanı sıra, insanoğlunun akla gelebilecek bütün hallerini; en önemlisi , dünya haritasını paralayarak , ardından kan bataklıkları, kemik çölleri, et ırmakları bırakarak, dünyayı bir toplama kampına dönüştüren kapitalizmi, onun sömürü aygıtlarını ve ölümler görmüştü bu şair. Ve Malraux’vari söylersek, sonu gelmez acılar pahasına da olsa, hiç bir düşüncenin , gelecekteki hiç bir ödülün, hiç ama hiç bir şeyin bir insan yaşamının sona ermesini , her hangi bir biçimde sömürülmesini haklı göstermeyeceğini ulurcasına haykırmak istemişti. Haykırmıştı da !
YORUMLAR
Bu ne güzel manifesto ve tanıtım!
Sanırım böyle minimal bir anlatım gerekiyor bu camiaya...! Zira insanlarımız "pek" okumaktan yana değil; belki de okuma kültürünün olmayışındandır... Alışkanlıkları yıkmak bir hayli zor gibi...
Kütür-sanat alanında değerli katkıları olmuş ve sayısız miraslar bırakmış kıymetli insan Yılmaz Gruda'ı da bu vesileyle anmış olduk...
Daim olsun kaleminiz.
Çok teşekkürler, saygılar, efendim.