- 11966 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
İLK İŞİM; KAZANDIĞIM İLK PARA
İLK İŞİM; KAZANDIĞIM İLK PARA
İkinci sınıftan üçüncü sınıfa geçtiğim yaz tatiliydi. Her yıl olduğu gibi tüm derslerim pekiyi idi. O gün oldukça sıcaktı ve bizim ilçenin pazarıydı. Pazarcılar sağlı sollu çarşı boyunca sıralanmıştı ve pazar çarşının tam ortasına kuruluyordu.
Bizim pazara çevre illerden ve ilçelerden de insanlar gelirdi ve o gün tam bir ana baba günü olurdu. Şimdiki gibi belediyelerden anons yapmak yoktu, duyuruları tellal denilen adamlar pazarı dolaşarak bağırır: Düğün, at yarışı, yağlı güreş, festival gibi duyuruları yaparlar; halkı bilgilendirirlerdi. Simitçiler, çörekçiler, köfte ekmekçiler, ciğerciler, çaycılar, limonatacılar, ayrancılar satış yapabilmek için adeta birbirleriyle yarışırlardı. İlçemiz pazara gelen köylülerin traktörlerinden ve minibüslerinden bir garaj görünümüne bürünürdü. İkindiden sonra satacağını satan, alacağını alan köylüler birer birer köylerinin yolunu tutarlardı. Genelde bizim oranın köylüleri; hayvansal ürünler satar, sebze, meyve, çay, şeker falan alırlardı.
İlçenin kenarında binlerce hayvanın alınıp satıldığı hayvan pazarı kurulurdu. Çarşının bir kaldırımında ise yoğur, tereyağı, çökelek, yumurta ve küçükbaş hayvanların satıldığı bir yer vardı.
Neyse gelelim asıl benim konuya: O gün alış veriş telaşında olan insanları hayran hayran seyrettim. Nedendir bilmiyorum ’Ben neden bir işe yaramıyorum?’ diye düşündüm durdum; yaşıma, boyuma bakmadan. ’Benim neyim eksik? Ben de yapabilirim,’ dedim. Ama nasıl? Köylülerin tarlada, dağda giyebilecekleri türden ayakkabıların satıldığı tezgahların arasından geçerken 45-50 yaşlarında bir satıcının ayakkabıları hızlı hızlı tezgaha dizmeye çalıştığını ve bir yandan da müşterilerin sordukları sorulara cevap vermeye, istedikleri ayakkabıların numaralarını bulmaya çalıştığını gördüm. Bu amcanın bir çalışana ihtiyacı olabilir, diye aklımdan geçirdim ve yanına gittim. Konuşmak için ağzımı açacaktım ki birden kapattım. Ya kabul etmezse? Ya bunca yoğunluğun içinde beni oyalama, çekil git tezgahın önünden, derse? Bir kere denedim, iki kere denedim; üçüncüde cesaretimi topladım ’Abi, yardıma ihtiyacın var mı? Beni çalıştırır mısın yanında?’ diye sordum. Adamın ilk tepkisi beni çok şaşırttı, hiç de tahmin ettiğim gibi çıkmadı. Elindeki ayakkabıyı tezgahın üstüne koydu, kendisine soru soran müşteriye biraz beklemesini söyledi ve bana ’Sen bu işi yapabilir misin peki?’ dedi. ’Evet, hem de çok iyi yaparım,’ diye cevap verdim heyecanla. ’Kimlerdensin peki?’ dedi. Söyledim kimlerden olduğumu, adam başka bir ilden geldiği için tam çıkaramadı; evimizi tarif edince ’ Tamam gel çalış. Ama akşam altıya-yediye kadar burada olacaksın.’ diye ekledi. ’Baban biliyor mu peki yeğenim?’ diye bir soru sordu. Bilmiyordu ama öyle demedim ’O bir şey demez abi, hatta gurur duyar,’ dedim öz güvenli bir şekilde. ’Peki abi bana kaç lira vereceksin?’ diye ben ona bir soru yönelttim. Kırk lira veririm, dedi. Bari yetmiş olsun, dedim. Olmaz, yetmiş çok, geç bu tarafa elli olsun, diye cevap verdi. Tama, dedim, geçtim tezgahın iç tarafına; ’Abi öğlen yemeği için eve gitmeme izin verir misin?’ diye bir soru daha sordum. ’Yok, olmaz, müşterinin en yoğun olduğu saatler, izin veremem, burada ben ne yersem, aynısından sen de yersin,’ dedi ve hayatımda çalıştığım ilk işe başlamış oldum. Nasıl bir heyecan Allah’ım, ilk kez kendi paramı kazanacaktım! Ve günün sonunda kazandım da...
İlk iş günüm oldukça güzel geçti. Öğlen yemeğinde üzüm ekmek yedik ilk patronumla birlikte. İlk kazancımla-alın terimi döktüğüm, son kuruşuna kadar helal olan- anneme tülbent, babama çorap ve ablama bir toka aldım; paramın üstünü cebime koydum ve evin yolunu tuttum. Rahmetli annem ’Yemeğe de gelmedin yavrum, akşama kadar ne yedin, ne içtin, nerelerdeydin?’ diye soruları sıraladı. Olanları anlattım. ’Keşke söyleseydin oğlum, çalışmak kadar güzel bir şey var mı? dedi ve hediyeyi verince duygulandı. Ablam da pek mutlu oldu. Babam eve gelince hemen yanına gittim ve aldığım çorapları ona uzattım. Çalıştığım yeri ve yaşadıklarımı anlattım. O da çok duygulandı ’Adam olmuş, para kazanmış da babasına çorap almış,’ dedi ve alnımdan öptü, bağrına bastı, sıkı sıkı sarıldı. Ben de kazandığım ilk parayla babama çarık almıştım,’ dedi. Gözlerinden iki damla yaş yanaklarına süzüldü.
Bu yazdıklarım sadece aklımda kalanlar. Ama hepsi bire bir yaşadıklarım. Zaman ayırıp okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
İSMAİL MALATYA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.