2
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
420
Okunma
Televizyonda gazetede köşe yazılarında birçok yazar veya başka sanat dallarına mensup sanatçıların görüşleri üzerine bir fikri savunarak particilik yapması beni üzüyor.
Neden mi üzüyor? Evet gelelim nedenine. Sanat ilericilik, dünyayı bir adım daha aydınlığa götürme çabasındadır. Sanatta kısırdöngü ve yozlaşmaya yer olamaz. Sanat hep daha ileriye gitmeyi amaçlar. Sanatçı da bu gemide ki kaptandır. Kaptan rüzgarın yönü ve pusulayı iyi ayarlarsa gideceği yere ulaşabilir. Şayet gideceği yeri bile bile rüzgarın kendisini ittigi yöne doğru gelişi güzel gitmese pusulasını şaşırmış olursa nafiledir kât ettiği mesafe.
Sanatçı farklı görüşleri savunan iki kötü siyasi partiyide, sırf partilerden birisinin görüşü kendi görüşüne yakın olmasından dolayı hatalarını görmezden gelip bardağın hep dolu tarafından bakarsa bu olay sanatçının doğasına yakışmayacaktır. Çünkü Sanatçı bireysel değildir. Sanatçı o parti yok bu parti demeden, Kim güzel bir şey yaptıysa yanında olmalı yok kötü bir şey yaptıysa da arkasında durmayıp kınamalıdır.
Sanatçının siyasette tarafı olmaz. Sanatçı hangi görüş, milletinin, ülkesinin ve dünyanın daha iyiye gitmesi içinse onu savunur.
Lakin menfi ve çıkar amaçlı, sırf gazete veya medya bir fikri savunuyorsa ve yazarda oranın çalışanı ise sırf çıkarları doğrultusunda ne kadar beğenmesede o fikri savunuyorsa bu bir fason düşüncedir. Yani birilerinin maşası olan bir yazarın kalemi ne kadar doğru yazabilir ki?
İşi veren hata yaptığında onun hatasını söyleyebilecek iradeye sahip midir veya çıkarları için elverişlimidir?
Yani anlayacağınız fikri savunan kişi bunu yaparken bu fikre ne kadar doğru göz ile baktığı önemlidir. Akıl ile fikir tezat düşerse işte o zaman yazar pusulasını kaybetmiş demektir. Birilerinin yönlendirmesi ile onu haklı çıkarmak için fason düşünceler edinmek bir yazarın fikirlerini değil başka fikirleri ortaya koyması demektir. Bu sebepten fason düşüncelere sahip bir yazar asla doğruyu yazamaz.