- 476 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
856 - TASADDUK
Onur BİLGE
“Şu deliliğin olmasa aklın hiç bir işe yaramaz! Bahsetmiştim ya... Bir zamanlar ona yakın delim vardı. Hepsi de öldü. En iyi anlaştığım insanlardı.
Bir gün Mevlana’nın dışarısında oturuyorum. Otobüsün bagajından bir genç çıktı. Trabzon’dan geliyor. Kaçak... Nasıl gelmişse... Çıktığı gibi doğru yanıma geldi. “Ben seni tanıyorum. Sen iyi insansın!” dedi. Ne delilerdi Allah’ım! Bana ne sevgi öğretti onlar! O günleri özlüyorum.”
“Ben sana başka deli arattırmam arkadaşım!”
“Şüphem yok, eğer beni delirtmezsen...”
“Deli deliyi, imam ölüyü sever.”
“Desene ölünce muradına ereceksin ama sen göremeyeceksin, ne yazık!”
“Yani o zaman imam sevecek beni!”
“Dün akşam yine hap almıştım, dizlerim uyutmadı. Bu gün de başım çok ağrıyordu. Evden çıkmadan ağrı kesici aldım. Biraz rahatlar gibi oldum. Aslında uykusuzluk perişan ediyor beni. Galiba seni de öyle... Yüzünün şekli değişiyor. Gözlerinin feri sönüyor. Onun dışında, her ne kadar o kara gözlerin yuvalarına kaçmış olsa da fıldır fıldır dolanıyor.”
“Canlıyım ya ben... Ölü müyüm! Uykumu alsam da alamasam da ağrım sızım olsa da olmasa da kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalışıyorum işte böyle! Çalışmayana ekmek yok!”
“Allah ebedi, baki dirilik versin!”
“Akıllı insan, boyuna ahşap oyar durur mu! İbrahim Aleyhisselam’ın babası gibi heykelcikler yapıyorum. Ancak onun gibi kendim yapıp kendim tapmıyorum.”
“En güzeli kalpler yapmak... Gönüller yapmaya çalışmak...”
“Peygamberimiz öyle yaparmış. Kendisine aşırı sevdası olan Hilal isminde bir köle varmış. Efendimiz onu ziyaret etmiş, hatırını sormuş. Hilal: “Ya Resullah! Susuzdum, susuzluğum gitti. Karnım açtı, açlığım gitti!” demiş. Onun ahlakı, Kur’an ahlakı! Örnek şahsiyet!”
“Neden "Dağ fare doğurdu" derlerse? Her halde büyük beklentileri olanların hayal kırıklığıdır. İnsan ne umuyor, ne buluyor değil mi? Ancak umutsuz ve hayalsiz de yaşanmaz ki! Herkes gönlünce hayattan, insanlardan, sevdiklerinden sevmediklerinden hep bir şeyler umuyor. Bu da yaratılışın ve yaşamın gereklerinden biridir herhalde. Bir kenara çekilip, insanların koşuşturmalarını izler misin? İnsanların pazaryerlerindeki kaynaşmalarını, otobüsteki hallerini inceledin mi? Çarşıdaki insan selini, girdap gibi dönüşlerini, yüzlerindeki hüznü, sevinci...
Bazılarının, içlerindeki ağır yüklerden adımlarını zorla attığını, kiminin insanları yarıp koşarcasına gittiğini gördün mü? Evlerden kesitler alır mısın zaman zaman? Hele asgari ücretle hem kira ödeyen, hem ev geçindiren çoluk çocuk sahibi insanların hallerini düşünür, kendini onların yerine koyar mısın?
Bahçelerinde etle sütle beslenen köpeklerin havladığı koca koca villalarla, içlerinde açlıktan ağlayan üstleri başları dökük çocukların bulunduğu gecekonduları mukayese ettiğin oldu mu hiç?
Ne garip bir dünyada yaşıyoruz! Zıtlıklarla dolu bir cemiyet... Herkes dünyaya kendi penceresinden bakıyor. Orada ne görürse hayat o!
Bakma öyle gözlüklerinin üstünden, kaşlarını kaldıra kaldıra, şaşkın şaşkın! Ne yapayım? Sen işine dalıp susunca, bana saçma sapan konuşmak düştü. Aval aval senin çalışmanı seyrederken, zırvalayarak oyalanıyorum işte!”
“Zırva değil ... Gelir eşitsizliği... İslam’da bu yok!”
“O zaman İslam yok! İslam’ı yaşayanlar yok denecek kadar az mı?”
“Evet!”
“Ömer İbni Abdülaziz zamanında, zekât verecek insan bulamazlarmış.”
“Necip Fazıl “Marka Müslümanı” diyor ya onlar için...”
“Ne acı, ne vahim bir tablo!”
“Markamız Müslüman!”
“Her zaman söylerim, gerçekten Allah çok merhametli! Hak ettiğimizle değil de O’nun lütfuyla yaşıyoruz. Allah hepimize İslami ve insani şuur versin! Amin!”
“Amin...”
“İnsanlar çöp bidonlarından yiyecek topluyor.”
“Görüyorum.”
“Hâlde, semt pazarlarında, düğün salonlarının etrafında... Hem de utandıklarından geceleri çıkıyorlar. Bu utanç, aslında bize ait ama utanan onlar!”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 856
YORUMLAR
Bu ne güzel bir yazı BİLGE Hocam!
Hani bayıldım denecek türden bir makale. Yemin billah bayıldım.
Kullanılan dil, kurulan cümle, yakışıyor Onur Bilge'ye.
Belki de soy adınız tesadüf değil!
Gerçek bile.
Tebrik ederim .
Saygılarımla.