- 598 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
855 - FENAFİLLAH
Onur BİLGE
"O gün o Mesnevi’den aktardıklarından birine çok kızdım, Sadullah Bey! Mevlana da naz makamında hissetmiş olabilir kendisini ama o kadarı da fazla!.. Allah, sıradan bir zat değil ki!.. Haşa!.. Belki tercüme edenin hatası... Belki de bile bile eser yer yer katledilmiş!”
“O söz bir makamın tesiriyle söylenmiş bir söz... "Enek Hak!" gibi...”
“O da çok tehlikeli! Biz ne kadar ne olursak olalım, kastımız ne olursa olsun... Biz kimiz ki!.. Şayet aynen söylediyse, onunla Allah arasında kalsın! Biz tekrarlayıp da günaha girmeyelim de...”
“Bu tip insanlardan zaman zaman böyle sözler zuhur edebilir. "...attığında da sen atmadın, Allah attı..." ayetini oku!”
"O doğru! Orada mecaz var. Aslında yapan da yaptırtan da O... Fakat her zaman, her yerde ve her önüne gelene değil o yardım! Üstelik bunun bir söyleyiş, bir söyleniş tarzı vardır. Öyle olur mu! "Kör kör, parmağım gözüne!.." dercesine...”
“Onlar, varılan makamın tesiriyledir. Bir haldir, gelir geçer. Biz farkında olmadan benzerlerini bin defa yapar, hatta haşa kendimizi Allah’ın yerine koyup hükümler bile veririz! Şirk yani şirki hafi bu yüzden kara taş üstündeki kara karıncanın karanlık gecedeki ayak izleriyle anlatılmıştır.
Eğer insan gerçekten fenaya, oradan da fena ender fenaya ulaşmışsa, kul hakikaten yoksa, ondan söyleyen Hak’tır ama şeriat ehlinin yanında küfür işlemiş sayılır. Hatta kısas gerekiyorsa o bile yapılır. O fena olan kul şeriatta asi fakat hakikatte saiddir. Katledilirse şeriatın kâfiri olarak ölür ama hakikatin de şehididir. Asıl hüküm Allah’ındır!”
“Aklını kaybedecek kadar kendinden geçtiyse...”
“Ölmeden evvel öldüyse...”
“O bilmiyor mu ki aklı yerindeyse, ağzından çıkan, başkalarına kötü örnek olacak! “Geç bunları, anam babam, geç bunları!.." Peygamber Efendimiz kadar mı ölmeden öldü! O, öyle bir şey demiş mi!”
“Onu kör olanlar görmezler, apaçık yazılsa bile...”
“Kim dediyse ukaladır! Demesin! Sussun!”
“Bak, hâlâ anlatamadım! “Diyen o değilse...” diyorum.”
“Edep ya Hu!.. Saygısızlar!.. Olur mu öyle şey! Saçmalama yahu! Allah mı diyecek kulun ağzından! Kutsi Hadis mi! Saçma! Dört Halife, on iki imam dememiş... Pir de demez, diyemez, aklını yitirmedikçe... Demedi de dedi diyen varsa, ahirette hesaplaşacak, pirle...”
“Bizim bunlar hakkında görüş beyan etmemiz için bütün mertebeleri aşıp Hâtm-ül merâtib olmamız gerekir. Halifeler şeriat temsilcisi... Onlar diyemezler!”
“İmamlar da demez, onların demediğini. Başkaları kim oluyor, diyecek!.. Adamın dilini keserler!”
“Sana böyle söylemek düşer. Sen de sana düşeni söylüyorsun. Rahmetli meczup baba, bazen öyle sözler söylerdi ki! Şeriata tamamen muhalif... Hacı babam da kızardı. “Sus!.. Günah!..” derdi. Meczup baba da “Ben söylerim ama siz söyleyemezsiniz!” derdi. Adam, adı üstünde meczuptu. Deliydi yani... Allah delisi olmanın yasağı var mı! Öyle bir yere varan deli ne söylese bilir mi!”
“Ona sorgu sual yok! Deliyle ölüye namaz bile yok!”
"Şair demiş ki: "Dîvâne-râ kalem nîsttir, ne söylese kınâr olmaz." Deliye günah yazılmaz. Delidir, ne dese yeridir!"
"O hal, Hallac-ı Mansur’un başına ne işler açtı!
"Bak şu Mansur’un işine, halkı üşürmüş başına
Ene’l-Hakk’ın firâşına, düşenlere tımâr olmaz."
Bir de adını deliye ayağını çalıya verenler var! İstediğini der gezer.”
“Konu o değil! Sen gerçek mânâda öyle bir makamda olmayı dilemez misin ki inşallah o makama varırsın! Şayet vardınsa, aklın hala başında mı yoksa ya sarhoş, ya da aklını yitirmiş durumda mı olursun? Allah’la beraber olacaksın, sonra günah sevap derdine düşeceksin! Mümkün mü bu!”
“Allah korusun beni Allah’ıma saygısızlıktan!.. Geri baktığımda pişman olduğum sözlerim hep aklımda... Ara sıra hatırlarım da, af dilerim!”
“Onlar da dilemişlerdir. Fakat o haller başka türlü de anlatılmaz! Bu aykırı sözlerin söylenmiş olması, aklı selim insanı küfürden ziyade tefekküre ve Allah’a yakınlığa iter. Tabii ki her yaklaşmanın diyetini ödeyerek... Allah cümlemize aşkını, aşkının hakikatini ve ona gereken sabrı nasip etsin! Bizim oradan çok, işin bu yönüne bakmamız gerekiyor.
Kolay değil! Allah aşkı başka aşklara benzemez! Madem bir kul için en büyük makam kulluk makamıdır, o halde kolay olmasa gerek! Her türlü Cemal ve Celal tecellilerinin ve bütün esmanın tecelli yeri olma zorluklarının en çetini, dertlerin en amansızı, taleplerin en yücesi! Allah zor işlerimizi kolaylaştırsın!
Başkalarını kınamak kolay! Onu herkes yapar. Yapıyor da... Kendi kusurlarımızı bilip, kendimizi kınamak çok zor!”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 855
YORUMLAR
Kolay değil! Allah aşkı başka aşklara benzemez! Madem bir kul için en büyük makam kulluk makamıdır, o halde kolay olmasa gerek! Her türlü Cemal ve Celal tecellilerinin ve bütün esmanın tecelli yeri olma zorluklarının en çetini, dertlerin en amansızı, taleplerin en yücesi! Allah zor işlerimizi kolaylaştırsın!
Başkalarını kınamak kolay! Onu herkes yapar. Yapıyor da... Kendi kusurlarımızı bilip, kendimizi kınamak çok zor!”
Her konuda da her konuda olduğu gibi hükmü verecek olan Allah'tır, en iyisini bilen O'dur, amenna ve saddakna.
Paylaşımınız için kutluyorum tebrikler efendim.
En derin selam ve saygılarımla.