- 546 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Ne düşünürsek o oluruz 3
Oh sonun da evime geldim.
Merhaba kara gagalı kargam, görüşmeyeli nasılsın?
Kız benekli senin yavruların mı olmuş, ama çok tatlılar ya
Dur yuvayı sağlamlaştırayım da aşağıya düşmesinler değil mi?
Ama benekli az dal çalı getirmişsin gaganla tatlım, hiç yakıştıramadım sana
Börü, börü çok havladığına dair benekli kulağıma fısıldadı tâ uzaklardan bana bil isterim
Biliyor musunuz
Hepinizi çok özledim
Evet evet seni de tırtılcım,
Bakıyorum da sende yeni arkadaşlar edinmişsin yokluğumda.
Süslüyü göremedim bu arada
Yoksa yine mi Mart bahanesiyle bıraktı bizi bir başımıza?
Ah ah bir gelsin hele bilirim ben o zilliye ne yapacağımı, görür o.
Dur be sende hemen drama yapma misteryo, zaten gözyaşım düştü düşecek yanağımdan
Emin ol ki o da senin gibi sürpriz yapıp gelir yakında karnında yavrularıyla , iki bilemedin üç hafta sonra miyav miyav diye sırnaşır tüm tatlılığıyla...
Ne enteresan;
Nereden geldi şimdi aklıma ya!
İtalya gezisi sırasında, bir sokak çekimim vardı hani, hatırlar mısın misteryo?
Oranın sakinleri yuva bulmaya, sahiplendirmeye çalışıyorlardı senle süslüyü.
Ufacık tefeciktiniz daha -Tanrım bu ne güzelliktir dedim- ikinizi görünce.
Ardından da benekliyi de Antil adalarından getirdim.
Beneklinin hikayesi size nazaran daha hüzünlüydü.
Ağlamak yok Bedia, bugün mutlu bir gün -yuvama, ve size geldim yahu-
Efendim Simon, olur mu öyle şey ne kusuru canım.
Zümra’m ve sen çok iyi ağırladınız beni, çok teşekkür ederim iyi ki varsınız.
Evet iki ay sonra yine geleceğim, mayıs sonu gibi düşünüyorum, hem annem de orada olacak.
Aşk olsun, duymamış olayım bu dediğini lütfen - sırf annem var diye değil- keza onu da çok özledim o ayrı.
Bu telaşta sana da merhaba diyemedim.
Öyle çok renk anı birikti ki içim de, anlatmazsam sana eksik kalırım.
Yok hayır ağlamadım, belki biraz nemlenmiştir yanağım, tamam tamam itiraf ediyorum ağladım
Evet süslüye üzüldüm, nerede ne yapıyordur acaba? Aç mıdır, diğer insanlar onu korkutuyor mudur, eziyet ediyor mudur, mutlu mudur şu an bulunduğu yer de bilmiyorum.
Gelir mi tekrardan gelmez mi, en önemlisi de yaşıyor mu yaşamıyor mu aslında...
Başka ülkelerin şehirlerinde dolaşırken;
Yakın uzak tüm akrabalarınla merhabalaştım
Kimi ince uzun, kimi bir hayli büyük ve genişti
Ama senin kadar olamasa da bir hayli hoş sohbetlerdi doğrusu.
Fakat şu var ki, sadece seninle konuşurken bir bütün oluyorum ben.
Sebebi nedir bilmiyorum lakin;
Her ne kadar hoş sohbet olsalar da akrabaların
Onlara göre geçici bir esintiydim sanki, geldi gördü gitti misali!
Evet bende fark ettim, bir hayli yoğun bugün duygularım.
Sadece süslü değil elbet sebebi, onun yokluğu her ne kadar canımı yaksa da
Kardeşi misteryonun üzülmesine de üzüldüm tabii ki, ama bu da değil aynadan yansıyan ben.
Ya bu arada, az kalsın unutuyordum
Eflatun’un Belçika da ki kitap evine uğradım dönüşte
Senin için kitaplar önerdi onları aldım, okuruz bir akşam olur mu tatlım?
Aynadan yansıyan ben: Bende çok özlemiştim Eflatunu görmüş olmana sevindim. Okuruz tabii ki
-İşte bundan bahsediyorum-
Bu ani duygu geçişlerim korkutuyor beni
Tamam -ne düşünürsek o oluruz- mottosunu biliyorum elbet
Lakin sadece bu da değil, ellerim yüzüm kırışıyor, saçlarıma beyaz düşüyor
Tamam her yaşın ayrı bir güzelliği var diyorsun, biliyorum farkındayım. Ama ne bileyim işte hüzünlendiriyor beni istemsizce.
Bir duşa girsem iyi olacak sanırım...
Oh çok iyi geldi bu vallahi.
Gül kurusu toka mı gördün mü?
Aynadan yansıyan ben: sağ alt çekmecenin sol köşesin de.
Dışarıya mı çıksam biraz acaba, ne dersin?
Aynadan yansıyan ben: Sana iyi gelecekse neden olmasın. Ama güvercin ve kedilerden uzak dur lütfen
Ben: Sence mümkün mü onları görmemek
Aynadan yansıyan ben: O zaman gitme, evde kal lütfen
Eve daha da beter bir ruh haliyle gelmeni istemem, o halini de hiç sevemedim bir türlü.
Aynadan yansıyan ben: Uzun bir aradan sonra, ilk defa seni böyle görüyorum
Süslünün yokluğu, kayboluşu, veya kaçışı nasıl seni bu kadar perişan eder anlamıyorum!
Halbuki sen, duygu ve mantık çerçevesin de olan, çok güçlü bir kadınsın, seni ben kadar iyi tanıyorum yalan mı?
Ben: Kimi insanlar;
Deniz kabuğu, antik süs eşyaları, kıyafet, takı, ayakkabı alır iş veya tatil gezilerin de.
Beni ben kadar iyi tanıyorsun malum. İnsanda dahil olmakla beraber nerede yardıma
Bakıma ihtiyacı olan bir varlık görsem, ona elimi uzatıyor imkanlarım dahilinde destek olmaya çalışıyorum biliyorsun.
Süslü, misteryo, benekli, utangaç, öfkeli, şımarık benzeri bir çok varlık;
İnsanlara nazaran daha savunmasız, sevilmeye değer verilmeye daha çok ihtiyacı olan canlılar
Çiçeklerim, meyvelerim, sebzelerim de elbet.
Her ne kadar bir şehrin göbeğinde yaşıyor olsam da, onlar için bir huzur bahçesi oluşturdum
Doğa ile iç içe yaşadığım bu apartman dairesinde.
Kocaman bahçeleri, bir birinden nefis meyveleri, sebzeleri, gölgelikleri var oturduğum semtin.
Böylesi güzellikleri bir araya getirmişken hayat akışım, neden onlar da faydalanmasın ki dedim kendi kendime on dört yıl önce.
Ayrıca o semtin sakinleri;
Kediye köpeğe ve kuşun her türlüsüne en güzel şekilde bakıyor seviyor besliyorken onlara sunulan bu şansı fırsata çevirmek istedim sadece.
Ve bu vesile ile;
Her iş, tatil gezim de
Yardıma bakıma ihtiyacı olan bu canlıları
Yineliyorum imkanlarım dahilinde evlat edinir gibi sahipleniyor
Buraya, yaşadığım semte getiriyor serbest bırakıyordum, ki bunu yapmaya da devam edeceğim.
Huzur bulsunlar, sevilsinler, değer görülsünler diye...
Süslü için olan bu endişeme gelince;
Bu sefer farklı bir hissiyat var içim de, bu hüznüm kederim de ondan dolayı aslında.
Bir hayli meraklıydı biliyorsun sende. Hatta adını ilk meraklı koyacaktım, ama sen süslü olsun dediğin için, süslü oldu adı.
Kesin bu semtin dışında acaba nasıl bir yaşam vardır diye merak edip, gitmiştir diye düşünüyorum ben.
Daha ufacık tefecikti misteryo ile onu buraya getirdiğim de.
Büyüdü daha da güzelleşti şirinleşti, o merakı da malum türlü türlü işler başına getirdi
Hatırlarsın sende;
Bir ara hiç bir kedinin yapmayacağı bir şeyi yaptı hınzır
Öncesin de doğasında var mıydı bilmiyorum lakin Börü ile arkadaş oldu
Onu bırak, börü baba olduğunda sanki o koruyamayacakmış gibi, siper oldu resmen yavrulara
Dostluğu da derin ve anlamlıydı. Zeki olduğu kadar şapşaldı da.
Şimdi ben, kederlenmeyeyim de kim kederlensin üzülsün söyler misin lütfen?
Aynadan yansıyan ben: Bu kadar bağlandığını fark etmemişim, özür dilerim.
Bir akşam ya da sabah, veya öğle arası, günün her hangi saati dakikası saniyesinde
Süslü, karnında büyüyen o yavrularıyla bir sürpriz yapacak sana, emin olabilirsin bundan.
Haydi kalk git banyoya, elini yüzünü yıka rahatlarsın.
Sonra da, Eflatundan aldığın şu kitaplara bir göz gezdirelim ne dersin?
Ben: Her zaman olduğu gibi, çok iyi geliyorsun bana, tekrardan teşekkür ederim.
Hemen elimi yüzümü yıkar, ardından mutfağa geçer iki orta şekerli kahve yapıp gelirim.
Şimdi ki sorumuz şu olsun;
Kendi kendine konuşmak delilik midir değil midir?
Delilik ise tanımı nedir? Açıklar mısın
Biliyorum önce ki hikaye de de buna benzer bir soru sormuştum.
Lakin bu daha da ilginç bir hal almaya başlayacak gibi duruyor, soru sonrasında daha net anlayacaksın zaten, ne demek istediğimi!
İkinci sorumuz ise şöyle;
Ben ve aynadan yansımam
Evde mi, yoksa akıl hastanesin de midir?
Hastanede ise, gerekçesi nedir?
Dördüncü bölümde görüşmek dileğiyle...
17.07.2021
Adnan Bilgiç
YORUMLAR
Süslü, şu an yanıbaşımdan bir türlü ayrılmayan, doymak bilmez haylazlardan biri olabilir Adnan:) kedilerin, kedi severleri görür görmez tanımaları gibi bir meziyetleri var sanırım ki, mahallece buldular beni tatilde bile:)
“Eflatun’un Belçika’daki kitabevinden”bolca tarih kitabı edindiğin belli:) şimdiki sorunu da düşünelim bakalım hangi sonuca ulaşacağız, sonra da dördüncü bölümde görüşelim:)
Sevgilerimle çokça...
Adnan Bilgiç
Seni göremedim ya uzun bir zaman
Üçüncü bölümün ardından dördüncüsünü de ekleyecektim ki
Vazgeçtim soğudum bir anda bu hikayeden nedense :(
Elbette ki bir çok kitap edindim
Eflatun'un Belçika da ki kitap evinden
Ve halen aynadan yansıyan ben ile sohbetlerimiz devam ediyor.
Ama az önceye kadar;
Bu vazgeçme hali yaygındı bende
Ta ki dostumu görünceye kadar ;)
Bu arada süslü patisiyle sana selam yolluyor
Keza kardeşi misteryo da :)
Evet kediler sevildiğini anlayan varlıklardır
Ve hiç garipsemeden sevgilerini sevenine sırnaşarak gösterirler
Karşı tarafın direncini kırana kadar, kırıldı mı hoppa dalarlar içeriye :)
Bizim oturduğumuz semte de bir çok kedi var
Kedi cumhuriyeti desem inan az kalır.
Semt sakinleri ayrı bir seviyor onları
Bakımları, sağlık durumları olsun
Bir hayli ilgililer.
Her ne kadar çoğunlukla kedilere has bir ilgi olsa da
Bir oranlama yaparsak %70 kedigiller familyası, kalan %30 oranda da diğer canlılara
Aynı ilgi ve alaka mevcut.
Ben İstanbul'un bir çok ilçesini gezdim
Hatta ülkenin yarısından fazlasına gittim
Lakin bu derece sahiplenmeyi göremedim.
Bu yüzden de bu bölümü onlara ayırmak istedim ;)
Dördüncü bölüm ne zaman yayınlanır dersen eğer dostum
Şu an aklımda bir tarih yok, lakin yoğunlaşacağım söz en kısa zamana.
Şimdilik iyi bak kendine lütfen
Ve bu yorumun için de teşekkür ederim sana