- 335 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BENİ SEV KARADENİZ ROMANI
Beni Sev Karadeniz: Rize’de geçen bir aşk hikayesi
Büşra Demir’in romanı Beni Sev Karadeniz, Ateş yayınları tarafından yayımlandı. Kitapta beş yıl sonra yeniden Rize’ye dönen Asi’nin zor hayatı ve aşkı anlatılıyor.
Daha çıkalı iki ay olmasına rağmen güzel tepkiler alan Beni Sev Karadeniz, beni de çok etkiledi. D%R’de alabileceğim kitaplara bakarken karşılaştığım bu kitabın ismi ve kapağı dikkatimi çekti ve hiç düşünmeden sepete ekleyip aldım. Normalde bu tarz kitapları almam ama dediğim gibi ismi cezbetti.
Elime ulaşır ulaşmaz okumaya başladığım bu romanı sadece bir günde bitirdim ve etkisinden çıkamadım.
O son neydi öyle?
O Nilgün nasıl bir anne?
O Kadir ne biçim bir adam?
Hele de Asaf’ın yaptıkları ve dedikleri delirmeme neden oldu. Kitap boyunca Caner, Kadir ve Nilgün’e küfrettiğimden daha çok Asaf’a ettim.
Neyse konuya gelelim;
Asi on sekiz yaşına basar basmaz dedesi, İdris Harman’ın yanına Rize’ye kaçan genç bir kız ama dedesinin kendisini kabul etmemesi üzerine sokakta kalmış ve ona Asaf sahip çıkıp yayladaki evini Asi’ye vermiş ve Asi bir yıl boyunca bu evde yaşamış. Aynı zamanda Asaf’ın babası ile Asi’nin dedesi kan kardeşi.
Neyse...
Asaf ile Asi birbirini çok sevmiş ve evlenmeye karar verdikleri günün gecesi Asi ortalıktan kayboluyor ve tam beş yıl sonra geri dönüyor, zaten kitap da Asi’nin, Rize’ye dönüşüyle başlıyor. Hikaye’de geçmişe gidişler var, böylelikle aklınızda hiç soru işareti kalmıyor.
Asi geri döndüğünde ise tabi hiçbir şey eskisi gibi değil Asaf’ın aşkı terk edilmenin öfkesiyle harmanlanmış ve iyice acımasızlaşmış. Tabi Asi’nin de terk etmesinin çok haklı bir nedeni var ama asla kimse ona inanmıyor kuzeni Kübra ve Murat amcası dışında.
Bir zaman sonra Asaf ve Asi arasında, Asi ile dedesi İdris arasında ve Asi ile Simge (Kim olduğunu söyleyemem. Kitabı okuyunca anlarsınız.) arasındaki çatışmalar devam ederken Asi’nin annesi Nilgün, kocası Kadir ve üvey oğulları Caner ile Aytaç, Rize’ye geliyor ve asıl olaylar o zaman başlıyor. Yer yerinden oynuyor. Nilgün kızından nefret eden ve üvey oğullarına çok düşkün olan bir karakter bu yüzden Asi ile çok fazla sorun yaşıyorlar. Ya demem şu ki; Kitap bu zamana kadar okuduğum, kurgusu tek kelimeyle mükemmel olan kitaplardan biri.
İçeriğinde aşk ve dram barındıran bir roman. Cinsel içerikli bir şey yada kadına şiddet barındırmıyor ve aşkı en masum haliyle anlatıyor. Okurken zaten aşk bu diyorsunuz.
Kitabın hikayesi ana karakter olan Asi Harman tarafından anlatılıyor ve okurken "Ulan ne güzel sevmiş kız!" diyorsunuz. Sonra ise Asaf’ın, Asi’nin yokluğunda yazdığı defteri okuyunca da "Bu da çok güzel sevmiş." diyorsunuz.
Şiddetle öneriyorum.
MÜ-KEM-MEL-Dİ!
KİTABIN ARKA KAPAK YAZISI;
"Kendim için öldüm, senin için öldüm sevgilim."
Bu hikâye, Karadeniz’e sığınışın hikâyesi.
Bu hikâye, yaşadığı her zorluğu sabırla soluyan, umudu bittiğinde inadı başlayan Asi’nin hikayesi.
Bu hikâye, kendisini bir gece ansızın terk eden sevdiğine karşı öfke besleyen, Karadeniz’in hırçın adamı Asaf’ın hikayesi.
Karadeniz’de sahile vuran dalga kadar yalnızdı Asi. Bir tarafta sevdiği adamın nefreti, diğer tarafta ise dedesi ve ailesinin öfkesi vardı. Bir de üzerine üzerine gelen ve kimseye söylemediği gerçekler. Gerçeklerin, acımasız varlığını omzuna yük ederken, yüreğindeki koru söndürme savaşı veriyordu.
Onlar, gönüllü yanıyordu.
Onlar, aşklarını öfkeyle besliyordu.
Onlar, aşkı yaşatmak için savaşıyordu.
"Bu kız kim?" diye sorduklarında diğerleri yine eskisi gibi, "Asaf’ın Asi’si" desinler.