- 307 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına Bölüm- 4
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına
Bölüm- 4
‘’ Çok temiz iş oldu oğlum. Allah biliyor ya çevremde çirkin kadınların dolaşmasına dayanamıyorum.’’
‘’ Çirkinse bana versene anne, ben güzelleştiririm onu.’’
‘’ Çok konuşma, çarparım bir tane. Bana abini çağır.’’
‘’ Molozumu çağırayım?’’
‘’ Bir kelime daha konuşursan, tokat geliyor haberin olsun.’’
Evden bahçeye çıkan takoz,
‘’ Abii anam seni çağırıyor, çabuk gel.’’
Kardeşinin kendine seslendiğini duyan Moloz Nuri, elindeki keseri bırakarak, bir solukta annesinin yanına geldi.
‘’ Anne beni çağırmışsın?’’
‘’ He gel yanıma, güzel kızı bu gece evden çıkaracağız. Cenaze arabasını hazırla. Dikkat et yolda kalmayalım. Sonra ne yapacağımı biliyorsun?
‘’ Anne kızcağız ölürken hiç canı yanmadı değil mi?’’
‘’ Merak etme Moloz, bize öbür tarafta dua edecek tertemiz kirlenmeden öldü.’’
****
‘’ Elimiz kolumuz bağlı, ne yapacağız Eda?’’
‘’ Hemen panikleme Serra, bir yerden başlayacağız. Bir şeyler geliyor aklıma ama? Dinle beni, kurbanımızı nerede bulduk?’’
‘’ Biz bulmadık, biz bulsaydık daha başka olurdu.’’
‘’ Ha biz, ha Kirli bir şey fark etmez. Arkankaya sokağındaki, çöp konteynırının yanında bulduk. Sen İlayda’yı Asayişe çağır, bende bir arkadaşıma telefon edeceğim. Hadi işbaşına.’’
Serra’yı başımdan savar savmaz, telefonumdan bir numarayı tuşladım. Sanki adam telefon etmemi bekliyordu, hemen açtı.
‘’ Aşkım, bende telefonunu bekliyordum. Nerede buluşuyoruz?’’
‘’ Hemen yavşama mikrop, buluşacağız ama senin istediğin yerde değil. Asayişte.’’
‘’ Aman Komiserim, benim Asayişte ne işim olabilir?’’
‘’ Çok konuşma, telefonunu kapat ve yola çık. Seni bekliyorum.’’
Birkaç dakika sonra Serra yanıma geldi,
‘’ İlayda ile konuştun mu?’’
‘’ Yola çıktı, fazla gecikmez.’’
‘’ Hadi kantine gidelim sana çay ısmarlayacağım.’’
‘’ Aman Komiserim çok bonkörsün. Yanında kekte var mı?’’
‘’ Var açgözlü var’’
Mikropla İlayda, hemen hemen aynı zamanda Asayişten içeri girdiler. Bizi gören Büşra Amir,
‘’ Hadi İlayda’yı anladık ta bu arkadaş kim? Pek sağlam ayakkabıya da benzemiyor. ‘’
‘’ Doğru söylüyorsunuz Amirim, zaten sağlam ayakkabı değil.’’ Mikrop,
‘’ Ayıp oluyor Eda Komiserim, buraya hakaret dinlemeye gelmedim.’’
‘’ Cansınn?’’
Buyur Eda komiser.’’
‘’ Şu ikisini sorgu odasına al sorgularına başla. Ben Büşra Amirle konuşup geliyorum.’’
‘’ Komiserim neyi niçin sorgulayacağım?’’
‘’ Bul bir şeyler işte. Onu da ben mi öğreteceğim?’’
‘’ Peşimden gelin sorgulamanın konusu bu haftanın maçları.’’
Eda Komiser,
‘’ Amirim, bir planım var. Onu uygulamaya koyacağım. Cansın’da dâhil ikisine ihtiyacım var.’’
‘’ Bak Eda, İnşallah beni utandırmazsınız?’’
‘’ Bana güvenin Amirim. Yüzünüzü kara çıkarmayacağım’’
Büşra Amirin odasından çıkan Eda, doğru sorgu odasına girdi. Eda’nın geldiğini gören Cansın, sorgu odasından çıkmak için ayağa kalkınca,
‘’ Otur yerine Cansın, senide bizim ekibe dâhil ettim.’’
‘’ Yaşasın, sağ ol Eda.’’
Eda, doğrudan Mikroba hitaben konuşmaya başladı.
‘’ Mikropçuğum telefonda bana söylediklerini tekrar eder misin?’’
‘’ Tekrar ediyorum Komiserim, beni aradığınıza göre, bana ihtiyacınız var Komiserim dedim. Ben size daima saygı duydum dedim.’’
‘’ Sus pis yalancı, o konuşmanın bana hesabını vereceksin. Şimdi işimize dönelim. Cansınla İlayda’yı sana teslim ediyorum. Bu kızlara sizin arabalardan biriyle kâğıt toplatacaksın. Sana adresini vereceğim sokaklarda dolaştıracaksın. Şu öldürülen kız hakkında neler öğreneceksiniz benim için çok önemli. Senin gözetiminde dolaşacaklar.’’
‘’ Olmuş bil Eda Komiserim.’’
‘’ Sözümü kesme, adamlarına haber sal. Her yere girip çıksınlar. Son işlenen cinayet hakkında neler öğreneceğiz bakalım. Yarın sabah gelirken kızlara giyecek bir şeyler de getir.’’
‘’ O işi benim hanım halleder. Yarın sabah nerede buluşuyoruz?’’
‘’ Kızları buradan alırsın.’’
‘’ Duydunuz değil mi kızlar? Yarın sabah saat beşte Asayişin bahçesinde olun. Şimdi bana müsaade. ‘’
Mikrobu yolcu ettikten sonra,
‘’ Hadi bakalım yeni işiniz hayırlı olsun kızlar. Sizden tek istediğim her yere girip çıkacaksınız. Beni hayal kırıklığına uğratmayın.’’ Cansın,
‘’ Bir çingene olmadığımız kalmıştı Eda Komiserim. Sayende o da oldu.’’
‘’ Benim kişisel görüşümü soracak olursanız…’’
Bu sırada kapı açıldı Büşra Amir içeri girdi.
‘’ Cinayetin işlenmesine sebep olan şey nedir Serra Komiser?’’
‘’ O zaman şöyle söyleyelim Amirim. Bu konuda söyleyeceklerimi Eda ile ortak görüşümüz olarak kabul edin. Sorunuzun cevabı çok basit. Maktul özellikle seçilmiş. Gerek vücut ölçüleri, gerekse estetik görüntüsü, O kız ölmeliydi. Kendinde olmayanlara maktul fazlası ile sahipti. Uzun boylu, güzel, seksi bir kadın. Yeri gelmişken estetiğin tarifini de yapayım ki, kelime yerine otursun. İnsan da güzel duygular uyandıran, güzellik duygusuna uygun olan bir kelime.’’
‘’ Oldu olacak bize katili de tarif edin hemen yakalayalım.’’ Eda,
‘’ Amirim, bir kişiye daha ihtiyacımız var?’’
‘’ Oldu olacak Asayişi sizin emrinize verelim bu konu kapansın Kimi istiyorsun?’’
‘’ Ruşen Komiseri ver yeter başka kimseyi istemeyeceğim. İzci sözü.’’
‘’ Alın tepe tepe kullanın, sizin olsun.’’
Büşra Amirin sözünü ikiletmeden, Ruşen Komiserin yanında soluğu aldım.
‘’ Komiserim seninle biraz konuşalım mı?’’
‘’ Ne oldu Eda Komiser?’’
‘’ Seninle biraz işimiz var. Yarın sabahtan vereceğim adrese gideceksin, kahvehane, çay bahçesi, kafelere girip çıkıp, bir şeyler öğrenmeye çalışacaksın.’’
‘’ Emredersin Eda Komiser.’’
‘’ Rica ederim Ruşen Bey.’’
****
Cansın, suratı bir karış İlayda’ya
‘’ İki saattir buralarda dolaşıyoruz, kâğıt toplamaktan başka bir şey yapmıyoruz.’’ Mikrop,
‘’ Kocakarılar gibi söylenip durmayın. Eğer size ters gelen bir şey görürseniz beni uyarın anlaşıldı mı?’’
İlayda, canından bezmiş bir halde,
‘’ Tamam patron.’’
Almila, kendine doğru, kâğıt toplayarak gelen kızları görünce, onlara seslendi.
‘’ Bu tarafa gelin kızlar, duvarın dibindeki kartonları alın. Bana lazım değil.’’
İlayda, kartonları arabaya atarken, Almida, gözlerini kısarak, onların hareketlerini izliyordu. ( Bu işte bir terslik var. Bunlar çingene değil. Çokta acemiler. ) Bahçede biraz daha oyalandıktan sonra, Takozla, Molozu yanına çağırarak, fısıldayarak,
‘’ Çocuklar kâğıt toplayanları görüyor musunuz? Onlarda bir tuhaflık var. Hayır, bunlar kâğıt falan toplamıyor, akıllarınca bizi arıyorlar
.-. Ağzınıza fermuar çekip kimseyle konuşmayacaksınız.’’
Moloz cevap verdi,
‘’ Sen merak etme anne, konuşmayız.’’
Kâğıt toplamaya devam eden İlayda, Cansın’a,
‘’ Bahçeye bak, ne görüyorsun?’’
‘’ Ne göreceğim bir kadınla iki erkek.’’
‘’ Başka ne görüyorsun?’
‘’ Yapma İlayda, bunlardan mı şüpheleniyorsun?’’
‘’ Kadına dikkat et ecüş bücüş, resmen cüce. Erkekler ise güçlü kuvvetli.’’
‘’ Aslında yalanda değil. Buraya nokta koyalım. Eda’nın
düşüncelerine uyuyor. Bunları Asayişte konuşuruz.’’
İlayda, birden Cansın’ın yanından ayrılarak, güllü fistanının eteklerini savura savura, bahçe kapısının yanına kadar geldi.
‘’ Hanım Teyze Hanım Teyze, hayrına bir bardak su verir misin?’’
Evden içeri girerken, İlayda’nın seslenmesi ile duran Almila,
‘’ Çok mu susadın çingene kızı, az bekle.’’
Biraz sonra elinde bir sürahi suyla bardağı İlayda’ya uzattı.
‘’ Kana kana iç kızım, çok susamışa benziyorsun. Adın ne senin?’’
‘’ İlayda, teyzeciğim.’’
‘’ Çok ta güzel adın varmış, Allah sahibine bağışlasın seni.’’
İlayda, Mikrobu göstererek,
‘’ Bu hödüğe mi, kalsın istemem. Ben bir prensle evleneceğim.’’
Bu sırada yanlarına gelen Cansın’da bir bardak su içtikten sonra,
‘’ Hadi İlayda’cığım, meymenetsiz bizi bekliyor.’’ Almila,
‘’ Yolunuz bu tarafa düşerse, bana uğramadan geçmeyin. O hödüğü de başınızdan atın. Benden söylemesi. ‘’
‘’ Haklısın teyzeciğim, gözü bende ama avucunu yalar. Bende ona varacak göz var mı?’’