- 433 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ÖLÜME BEŞ DAKİKA
ÖLÜME BEŞ DAKİKA
Uyandı nefes nefese kaldı. Can havliyle yatağından fırladı. Üzerinde ki menfurluğu kanıksıyamıyordu. Nefes almak için cami hafifce araladı. Bayatlamış, geceden kalma derin bir soluk bıraktı havaya. Uzaktan gelen kuş cıvıltılarını kulağıyla değil ruhuyla duyumsadı. Tekrar gözlerini yumdu. Hayır istemiyordu uyumak. Bir bedende bu denli zıtlık, çekmesi da zordu bitmeside, bu durumu anlatabilecek rehavetti belki de . Aslında pek de anlaşılır gibi de durmuyordu, beyni bedenine giriftlenmişti adeta. Çok yorgundu sadece safani bir uyku istiyordu. Ama ruhu sığmıyordu tahtsız saltanatına, kuşlar gel der gibi sesleniyordu. Ruhu çırpınarak bedeninde uyuyordu. Beden tarafsız yenilgi, kimin sesi çok çıkarsa ele (bedene) mahkum, onu dinleyen viraneydi beden. Gürültü dinlemekten bıkmış sukünet. Arada kalmış masum köylü gibi. Ölümü kanıksamayan ama yaşayan bir ölüydü beden. Bedenin bu canhıraş arayışı neden ola ki ? Neyin açlığı iyiliğin mi kötülüğün mü ? Biliyordu ilahi bir nefes gerekti haline.
-Karanlık düşmüş demek ki terbiye gizli dedi.
Ağlıyordu gözünden yaşlar süzülüyordu oda biliyordu gözünün ağlamadığını parmak uçlarıyla sanki cehennemden hamimeleri siliyordu.
-Bu ateş dedi ya beni yakacak ya da ben onu.
Dilinin üstündeki besmeleden gelen mim şelalesiydi, vurdu kubbeye su kesildi, ses gitti. Artık bedeni derin bir uykuya dalmıştı. Ruhu ise özgürce kuşlara terennüm ediyordu. Sadece ölüme beş dakika kalaydı. İmamın sabah ezanını okumasıyla düşüncelerinden sıyrıldı.
-Allah’ım af et Allah’ım dedi.
Abdest almak için yattığı yerden doğruldu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.