- 328 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yüz Çizgilerim
Aylardan eylül Diyarbakır,
Bilenler bilir,bu şehirde yaz aylarını ayaklarınızın tabanındaki közden bir de kıyafetinizdeki tuzdan koparamazsınız. Bu yüzden Diyarbekirde surlar;kentin sıcaklığını korumak için canhıraş bir durumda mücadelesini veriyor.Semt pazarlarının kışa hazırlandığı,dağkapı meydanının esmeye başladığı ve sokaklarda insanların kararsız giyim tercihlerinin kolayca seçilebildiği vakitler.
-Bir yerin yerlisi olmanın bütün şartlarını üzerimde taşıyor gibi hissediyorum.Her ne kadar yerlisi olmasam da yılların biriktirdiği karışık bir duygu durumu.Bir yerin yerlisi olmak aslında kimin değerlendirmesine bırakılmıştı bilmiyorum fakat bana kalırsa sevdayı yaşayabildiği her yerin yerlisidir insan.-
Ve hesapta yokken; evin ahşap pencersinde bu kentin insanlarının tarif ettiği beden (sur) gibi içimdeki sıcağı korumaya çalıştığım bir an kapının sesini duydum.
O an’a kadar geçen zaman diliminde aslında hissettiğim,taşıdığımı zannettiğim ve sanki bir yerlerde birilerinin sandığında;antik mısır firavunlarının hazinesiymiş gibi saklanan yerlilik kavramının gereklerinin yeniden yazılması gerektiğini gördüm.
Şimdi şapkayı önüme koyup düşünüyorum o pencerenin önünde.
Belki değişmemeliydi kendi kendime oluşturduğum kurallar ve olgular.Avuçlarımın arasına sıkıştırdığım bir fincan çayım ve zihnimin bir köşesinden akşam yemeğine davetli misafirlerim var.
Hissediyorum:Bir gün birileri benim de toprağımın yerlisi olacak.