- 562 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Yazım ile Evlendim
Bir süredir sohbet eder gibi yazıyor, baktığımca görmüyor, özendiğimce unutuluyor, güldüğümce ağlıyordum. Ağlama dediğim de sahici olanındandı. Diyelim ki bir filmde, oldukça özensiz çekilmiş sahteliği pembe panjurlu pencerelerinden besbelli bir hastane odası atmosferi, kırışıklıkları kıvrım kıvrım birleşip bir o yana bir bu yana nereye gideceğini şaşırmış duran yaşlı bir yüz, işte bunların her biri duygulanmama vesile oluyordu. Belki o anda, aynı seyri gerçekleştiren yanımdaki kişi ya da kişiler, ne oldu şimdi, ne vardı ağlayacak ya da ben duygusuz biri miyim acaba gibi soruları kendilerine görünür kılıp saniyeler içinde cevabı beklemeden başka başka soruların içine düşmüş olabilirlerdi. Ben, bunlarla hiç ama hiç ilgilenmiyordum. Dediğim gibi yazma aşkım tek aşkımdır diye ilan etmek ve parmaklarımıza üzerinde, "latife ile mutluluklar," yazan yüzüklerimizi gerçirmek dışında bir gayem yoktu. İsteğim fikri mümkünlüğü ölçüsünde tutarlı mantığa sahipti.
Şimdiye geldiğim şu satırlarda, geçmiş zaman çekimini hizmet eden dilbilgisi kuralları gereçleri dolabıma kaldırmış bulunuyorum. Sahiden, bir devlet dairesi, memuru bol bir oda ve kimi yeri paslanmış, gıcırdayarak açılan insan boyu demir bir dolabı hayal eden sevgili okurlar varsa onlar adına endişeliyim. Hayal bir sayfadan öteye taşmamalı. Görüyorum ki benim gibi birkaç hayalperest, biri çok yaşa dese sevincinden uçacak gibi oluyor. Bu doğru değil dostlarım, filanca tarihte şunlar olmuştu bakın kalbinizi şu kişiler hoyratça, acımadan kırmıştı diyerek sizlere bunları hatırlatmam nezaketime uygun düşmez.
Ayrıca, yıllardan beridir siz de ışık var lütfen yazın, yazmazsınız hiçliğe yakışır adınız, diyerek beni yüreklendiren nice yazar-okur ve okur-yazar ile yollarımı ayırmış bulunuyorum. Bu belirsiz ifade içine sinsise saklanmış olan umudu, yaş odundan ateş beklemeyle eş ışık, olmam lazım, pişmem lazım, nasıl yazmam lazım gibi pek çok çatallı yoldan beni kimsenin uğramayacağı ve tövbe estağfurullah, kutsal bir kitap inecekmiş gibi uzun uzun beklemem gibi bir durum yaratmış, bir yazar için facia görünümlü içsel bir kaos ortamında poker bilmeden poker oynayan biri gibi davranmaya başlamıştım. Yazmayı, bir iş veyahut zaman geçtikçe zirvesine yükseleceğim, ereceğim bir mertebelerden hasıl olan bir araç olarak görmüyorum. Kısaca, ağlamam kesildiğinde olan haldir yazmak. Bundan sonra okuyan bunu bilerek okusun dilerim. Beni, sıkıntılarımdan bir nebze olsun uzaklaştıran bu yazma eylemini ilk kim icat ettiyse, sonraki nesilden olsa da Sümerlere özel olarak ondan evvel benim gibi duygularını anlatmak için doğal bir yol arayan antik mağara ressamlarına huzurlarınızda teşekkür ederim. Yazma halim şimdik geçti. İyiyim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.