- 672 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Deprem
Büyük deprem yaşadınızmı hiç..?
İzmirde büyüdüm ben Sivas’lı olmakla birlikte..
Denize ağzını aç bakalım derdi oniki onüç yaşlarındaydım yeni gelmiştik annem İzmir’e..
Nedense her konak sahile gittikçe işte deniz ne varsa ahanda İzmir derdi..!!
Anadolu’dan gelenler bilir.
Onların orta halli olanlarının yegane zevki Konak meydanda turlamak köşede İzmir boyozunun eşlik ettiği sıcak çay içmektir denize karşı..
Son yıllarda Suriyeli, artı fal bakan Roman kardeşlerin mekanı olsada çoklukla bende hep seksenlerin özlemi kalmıştır İzmir Konak kıyılarında..
İzmir diyince bir garip imbatı yüzümü yalarken özgür yürüyüşlerim gelir aklıma..
Kordonu ayrı güzel Alsancak ayrı..
Fakat şu son deprem beni İzmirden korkunç soğuttu..
Alışmıştık çocuk yaşta geldiğim bu Ege kıyılarına sırtını vermiş şehirde kırk beş yıl boyunca durup durup sallanmaya sanırdım..
Alışmak değilde sindirmeye çalıştık desek daha doğru olur..
Fakat bu son deprem beni kızımın evinde tam Çiğli’de yakaladı..
Kızım Özge güzel bir kahve hazırlayıp beni salondan mutfağa çağırdığında pek keyifliydim..
Güzel bir kahve molası hoş dingin bir gün ve ılık geniş mutfakta işte minik torunum Ezgi’de yanımda ohhh dedim içimden..
Kahveden bir yudum aldım ikinciye niyetlendim ama heyhat koskoca masa tıngırdamaya başladı ufaktan..
Deprem denen mereti yaşama konusunda bazıları gibi mastır yaptığımdan hemen anladım..
Bu sinsi bir çığ inişi gibidir dağlardan. önce hafiften başlar sonra gösterir en çetrefelli yüzünü..
Depreem diye nara’lanıp minik torunumuda alıp aptalca bir an nereye gideceğimi bilmeden mutfak kapısının arkasına sindim..
Minik kızı kazağından yakalamışım yanımda oda öylece bana sarılmış bakınıyor..
Kızım Özge’de ilk şoku atıp yanımıza seğirtti kapının arkasında çaresizce bekliyoruz..
Yazık’ki aklımda benim duracak zannettiğim şiddetin dozu bu kez kaçmıştı..
Yaradan ve biz sanki başka hiç kimse yoktu.. Dördüncü katta oda eşyalar beşik gibi sallanıyor..
Hayır Allah’ım şimdi değil diye inliyorum içimden..
Okuduğum duanın biri diğerine karışıyor.. Değil kaçmak yürüyenin alnından öperim öyle bir sallıyor..
Sonra tam son duamızı yapacakken durdu..Mucize gibiydi..
Sessizce duvar dibine sinen kızım deprem durunca bir boşalım yaşayarak ölüyoruz diye çığlık atıp yalın ayak küçük kızıyla merdivenlerden uçarcasına inip kendini sokağa attı..
Bu arada bende farkında olmadan kızıma torunuma eşlik edip onlar gibi yalınayak seğirterek aşağı indim..
Burası Çiğli Ataşehir’in en merkezi konumu ve Ege’nin en modern hastanelerinin birinin yanında..
Başımı kaldırdımki hastanede kim varsa dışarı atmış kendini..
Vah efendim ameliyatlı hastalar, estetik olanlar kiminin burnu sarılı, kimi sedyede hepsi kapılarda..
Hemşireler ağlaşıyor, doktorun elinde takılı eldiven duruyor çıkartmayı akıl edememiş...Yazık köşedeki bayan doktorda sessizce ağlıyor..
Konu komşu ağlıyan dövünen bağıran çığıran..
Telefonlar kitlenmiş diğer çocuklarıma yarım saat sonra ulaştık kimsede bir şey yoktu..
Başımı kaldırdım yeminle canlı cansız varlıklardaki o sessiz şoku o hüznü ve dehşeti gördüm ..
Her şey susmuş öylece kalmış gibi acınasıydı..
Anladım İzmir deprem gerçeği ile yaşamak zorundaydı..Evet bu kez daha bir vurgulu anladım ..
Benim kızımın oturduğu binada hasar yoktu..Zaten kirada kızcağız.
Fakat İzmir Bayraklı taraflarında giden canları çöken binaları biliyoruz..
Çürük bina öldürür gerçeği yine can almıştı..
Bu son depremde duruşu dahi değişen binalar gördüm bu şehirde.Oturduğumuz çevrede dahil..
İzmir bir daha sallanırsa çok daha kötü olacağını biliyorum..
Umarım yeterli önlem alınmıştır..