- 1607 Okunma
- 21 Yorum
- 16 Beğeni
CADDEDEKİ ÇOCUK
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Baharın o coşkun güzel günlerinden bir gündü.Sabah kalkmış o gün okulum olmadığı için , babama oradan da kitapçıma gidip arkadaşımın öve öve bitiremediği bir romanı almayı düşünüyordum.
Annem bahçemizde o upuzun saçlarımı taramış örmüş ve ben de çantamı alıp çıkmaya hazırlanıyordum. Kocaman kız olmuştum neden hala saçlarımı annem tarıyordu dersiniz belki ; saçlarım o kadar uzundu ki nerdeyse dizlerime uzanmıştı. Bu yüzden bu işi annem yapıyordu. Bazen anneme sitemler şikayetler edip : ’’ bu uzun saçın ne gereği var anne yarısını keselim mi ’’ dediğimde annem : ’’ hayır ben onları ne hallerde uzattım,baktım olmaz ’’ diyordu evde hiç kimse istemiyordu saçlarımı kesmemi.
İşte yine saçların kesilmesi taranması derken ben çıktım. Bu gün yalnız ve özgür bir kız olarak yollardaydım işte... yalnız derken her çıkışta ya annemle veya bir arkadaşımla çıkardım. Evimizin iki sokak ötesindeki ana caddeye geldiğimde otobüsü kaçırdım. Diğerini beklemeye başladım. Bazen uzun beklemeler sıkıyordu ben bir an önce babama oradan da en sevdiğim kitapçılar caddesine gitmek istiyordum. Alacaklarımı şöyle bir aklımdan geçirip unutup dönmeyeyim diye sıraya diziyordum. Bu düşünceler içinde otobüsü beklerken karşımda bir çift gözün üzerime dikilmiş olduğunu gördüm, acaba bazen tanıdık biri olur da diye baktım hayır hiç tanımadığım bir yüz , ben ters yöne döndüm. Derken otobüsüm geldi , yola devam ediyorum kafama resmi çizilen yolları caddeleri geçtik şehir merkezine geldik buradaki Atatürk heykelinin yanında indim. Şimdi çabuk adımlarla babamın karşı caddedeki iş yerine doğru yürüyordum oraya gidip elimdeki annemin babam için hazırladığı yemek paketini verecek oradan da çarşıya gidecektim. Ben bu düşüncelerle yürürken arka tarafımda bir ’’hişt hişt ’’ sesleri duyup dönüyor bakıyorum ama kimse yok sonra duraktaki çocuğun orada durduğunu görünce acaba o mu diye düşünüp yeniden yola devam ettim. Bir kaç adım atınca yine aynı seslenişleri duyuyorum : ’’Hişt hişt ’’ . Hatırıma Sait Faik Abasıyanık ’ın ’’Alemdağda Var Bir Yılan ’’ adlı hikayesi geliyor.
Yazar sanıyorum kırda yürürken arkasında ’’hişt hişt ’ diyen seslere dönüp bakıyor önceleri kimseyi göremiyor, yine dönüp baktığında bir yılanın olduğunu fark ediyor. Ben de peşimden ’’Hişt hişt ’ diyen seslenişler duyunca aklıma takıldı bu hikaye.
İlerdeki otobüs durağına iyice yaklaşmıştım ki bu defa ses tam ensemde : ’’ hişt kız ’’ Artık iyice sinirlenmiştim . Hızla dönüp o duraktaki çocuğun yüzüyle karşılaştım sırıtarak bakarken o , ben yumruğumu suratının ortasına indirdim . O böyle bir darbe beklemiyordu belki bir an şaşırdı , ’’ ne vuruyorsun ’’ diye elini kaldırdı bana vuracak ama vuramıyor bense onun gömleğinin yakasından kavrayıp çekip bir tekme indirdim tam midesine. Tabii çocuk yerde. O daha kalkmaya uğraşırken durakta bekleyen larcivert elbiseli sanıyorum belediye görevlisi bir adam hızla yanımıza gelip ; hızla yerden kalkarak bana doğru gelen çocuğa o da bir iki tokat atıp küfürler savurarak onu geldiği yöne doğru yolladı.
O koşar adımlarla giderken bana da başı ile işaretler yapıyordu ’’ görüşürüz ’’ der gibi. Adam bana : ’’ Hadi kızım sen de yoluna ’’ O sırada elimdeki paketler yerdeydi onları aldım ben de caddenin karşısına geçtim.
Babamın iş yeri karşımdaydı. İş yerinin bahçesine girip orada babamı bulup onun yemek paketini verdim.
Babam : ’’ Kızım bu yemek için mi o kadar yolu geldin ben yerdim burada.’’ ’’ Yok babacığım ben kitapçıya gideceğim de sana da uğrayayım dedim.’’ ’’ Tamam kızım hadi otur da beraber yiyelim.’’ Oradaki küçük havuzun yanındaki masalardan birine oturduk. Ben biraz dinlenip gideyim diye düşündüm , yoldaki olay beni tedirgin etmişti.
Babam yemeğini yerken ben de dinlenmiş çay içmiştim. Kalktım ’’ Babacığım ben gidiyorum alacaklarım var eve de geç kalmayayım ’’ Babam bir miktar para verdi onu da alıp çıktım.
PTT caddesinden biraz kuzey yönüne yürüyüp oradan da batıya kitapçılar caddesine döndüm.Burada ilk ORKİDE PASTAHANESİ ile başlıyordu cadde. Pastahanenin önünden geçerken camdan dizili pasta ve kurabiyeler hayli renkli görünüyorlardı. ’’ Kitabımı alayım dönüşte bunlardan da alıp giderim ’’ diye düşündüm.
Ve kitapcıma geldim. Burası her zaman uğradığımız başka yerlerde bulunmayan ders kitapları, romanlar, resimler ve bir çok kırtasiyenin bulunduğu renkli bir kitap evi ’’ ATLAS KİTAP EVİ ’’ Ton ton bir amca ve küçük oğlu ile birlikte bu kitap evi hayli iş yapıyordu. Bir çok alış veriş yapan hiç boş görmediğim bir yerdi burası.
Çocuk ’’buyur ne istiyorsun’’ diye yüzüme sırıtarak bakıyor... Ben romanlardan bir kaçının ismini söyleyip tezgaha inen kitaplara göz atıyorum. ’’Liseli Bir Kız Sevdim ’’ adlı romanı bir iki kalem ve boya aldım. Diğer kitaplar tezgahta öylece duruyor ama hepsi sanki bizi de al diyordu. Gözlerim kitaplarda aldıklarımı ödedim.
Çocuk : ’’ İstersen bunları da al ’’ deyince ’’ Şimdi alamam , sonra gelip alırım ’’ dedim. Kitapçı amca ise ’’ Alacaklarını alabilirsin kızım sonra ödersin sen bizim her zaman ki müşterimizsin’’ dediğinde sanki bana ödül vermişler gibi sevindim.
’’Tamam bunları da alıyorum not edin , haftaya gelirim ’’ dedim . Çok mutluydum.
Kitabevinden çıktım Orkide Pastahanesine geldim, buradan da alacaklarımı alıp eve doğru yola çıktım. İşte otobüsteydim eve varınca okuyacağım kitabın hayali ile yolları caddeleri tarıyordu gözlerim.
Eve geldiğim dakikadan akşama kadar kitaplardan birinin neredeyse yarısına gelmiştim.
Babam her zamanki gibi akşam eve dönmüştü , dönmüştü ama bana bakıyor ve gülüyordu... ’’ Ne oldu ’’ diye sordular evdekiler. Babam ’’ Kızım sen ne yaptın bu gün ?’’ Ben : ’’Ne oldu ’’ diye sordum . Babam : ’’ bu gün bizim oralarda bir çocuğu dövmüşsün. ’’ Haa şu mesele mi babacığım , evet peşimden gelip bana takılınca benzettim onu’’ Babam : ’’ iyi yapmışsın kızım artık kocaman bir genç kız oldun böyle serserilere prim verme ’’ diyerek beni kendimi daha iyi savunmam için judo kursuna yazdıracağını söyledi buna çok sevinmiştim.
Zaten ağabeyimle iki kardeşim de judo kursuna gidiyorlardı. Ertesi gün onlarla gidip kaydımı yaptırıp kursa başlamıştım.
Oradan verilen kıyafetleri giyinip yardımcı eğitmenin direktifleri ile ısınma turları yapıyorduk. İlk günden zor gelmeye başlamıştı kaslarımızı kuvvetlendirmek için çalıştırdıkları hareketler çok yoruyordu beni... bir kenara çekilip dinlenmek istedim biraz. Duyduğum düdük sesiyle irkildim Gelen judo hocasıydı. Aynı anda ikimizinde yüzünde şimşeksi bir bakış oluştu Elim ayağım birbirine dolaştı ne yapacağımı şaşırmıştım , çünkü judo hocamız caddede dövdüğüm çocuktu.
Aygün Deniz 5. Temmuz. 2021
SEÇKİ KURULU ÜYELERİNE , YAZIMI BEĞENEN ARKADAŞLARIMA ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. SAYGILARLA.
YORUMLAR
Aygün Deniz
Aygün Deniz
Ne güzel bir hikaye
hikayelerinde şiir kadar güzel ve içten
tebrik ederim
Nice yazılara
Güne gelmeyi hak eden bir hikaye
başarıların daim olsun değerli hocam
sevgiler, selamlar, saygılar
Not: Ben karate bilmiyorum ama Lisede okurken İzmir Alsancak Boks takımındaydım. İmam Hatip orta okulunda okurken de *oks takımındaydım. Bana karate yaparsan ben de *oksu gösteririm. Boks eldivenlerimi hala saklarım. Sandıktan çıkartma bana *oks eldivenlerimi? İstersen maç yapabiliriz. Hodri meydan! :) )))
direniş tarafından 6.7.2021 11:31:52 zamanında düzenlenmiştir.
Aygün Deniz
Çok teşekkür ederim Direniş Hocam. Saygılar.
çünkü judo hocamız caddede dövdüğüm çocuktu.
:))
Aman! intikam almamıştır inşallah ders veriyorum diye (:
Tebrikler
Sevgiler
Aygün Deniz
Hehe, roller değişti bu kez.
Dikkat edin dövmesin, hayıfını almasın :)
Tebrikler sevgiler.
Aygün Deniz
Bunu bir kere ben de yaptım hatta babam bayağı istemişti judo öğrenmemi.
Gülümsedim yazını okuyunca.
Seni seviyorum
Aygün Deniz
Eyvah eyvah dedim, judo hocası seni görür görmez tabana kuvvet kaçmıştır...
O kadar naif şiirlerin/yazıların var ki; senin hiçbir adamı döveceğin aklımın ucuna gelmezdi.
Demek ki hak etmiş.
Sevgiler
Ümmühan Yıldız tarafından 5.7.2021 21:43:17 zamanında düzenlenmiştir.