- 501 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İzmarit
-"Ne çok izmarit var" dedim
-"Bir saat olmadı süpüreli" dedi.
Hava güzeldi.
Hafif bir rüzgâr esintisi de vardı.
Kıvamında dem almış bir çay iyi gelirdi.
Açık alanını, ağaçların gölgelediği bir çay ocağı güzel olurdu.
Hepsi tamamdı.
Çayımızı da almıştık masamıza
...
Derken elinde süpürge yerine bir fırça ve bir faraşla beliriverdi az önce masamıza çay bırakan abimiz.
Süpürgesi sağ elinde faraş ise solunda idi.
Yerdeki çöpleri faraşa topluyordu sandalyeler arasında kıvrıla kıvrıla.
İkinci, üçüncü, dördüncü derken bizim masaya kadar yaklaşmıştı.
İzmaritten öncesi ciğerlere çekiliyor göğe üfürülüyordu dudaktan.
Bizim de farkımız yoktu faraştan.
Çaycı abimizle nefes aldık izmariti alan faraş gibi.
Yorulmuştu yerdekini süpürmekten, yorulmuştuk göktekini solumaktan
-"Ne çok izmarit var" dedim
-"Bir saat olmadı süpüreli" dedi.