- 859 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOLAK (SATILMIŞ ) DAYININ UŞAKLARI
SOLAK (Satılmış) DAYININ UŞAKLARI,
Benim emsali olduğum kuşak, onların çocukluk hikayelerine yakından tanık olmuş, hatta hikayelerinin içinde kısmen yer almıştır. Solak dayının uşakları, Neşet, Ömer, Fadime, İdris, Satılmış Şahin kardeşler.
Solak dayı,
Hakkında, önceki hanımının arkasından da Neşet ile Ömer isminde iki yetişkin oğlunun çeşitli hastalıklardan vefat ettiğini, Neşet evli olduğu için arkasında genç bir dul hanım ile birde yetim kız çocuğu bıraktığını yani tam “başının bozuk” olduğunu,… anlatılanlardan öğrenmiştik.
….
Ben bu Dayıyı başı bozulmuş haliyle hatırlıyorum. Kamburu çıkmış duruşuyla herkesin yardımına koşan, akrabalarını sevip sayan ve onları zaman zaman ziyaret eden, çokta yaşlı olmasa da beyaza yakın kırlaşmış kısa sakalı ile yaşadıklarının ve yılların yorgunluğunun belini büktüğü her halinden belli… cefekar bir adam, Solak dayı.
Zannediyorum başı bozulunca köydeki sıradan imkanları da zayıflamış veya bozulmuş olacak ki, “koşu” yani bir çift katır da bulunduramaz “fakru zaruret” hali, her halinden belli oluyordu. Köy yeride, çiftçilik tarla tapan harman işlerinde “Koşu” olmazsa olmaz. Koşu ihtiyacı olunca özellikle güz zamanında akrabaları ve komşuları harman işini görmesi için koşu’larını ona verirlerdi. Rahmetli dedemde, teyzeoğlu olan bu akrabasının yardımına koşanlardan biriydi.
Zannediyorum 1970 yılı olabilir. Havanın kapalı olduğu bir Cuma günü, cuma namazını kıldıktan sonra hızlı hızlı evine gelmek için küçükdere yokuşunu çıkarken, yolda gördüklerine üşüdüğünü ve iyi olmadığını söyler. Evine gelir ve yatar… ancak bir daha kalkamaz. Haber anında köyde duyulmuştu. Ben o sırada, okulun öğle arası paydosundan cenaze evinin arkasındaki tepede bulunan okuluma doğru rahmetli Nenem(Babaannem)le gelince ben okuluma, Nenem de cenaze evine yönelmişti.
Solak dayı rahmetli olunca, dul bir kadın ile çocukların en büyüğü Neşet 10-12 yaşında olmak üzere beş çocuk en küçüğü Satılmış 2-3 yaşında olmak üzere geride bırakmıştı.
...
Onlar artık köyümüzün yetimleriydi, köyümüz ve köylümüzün iyi bir dayanışma ile yetimlerine sahip çıktığını hatırlıyorum. Zannediyorum tüm köylümüzde aynı kanaatte olmalılar.
...
Köylümüzün ilgi, alaka ve yardımlarına rağmen Üç beş yıl sonra kardeşlerin en büyüğü Neşet 18-20 yaşında bile yokken, ailece İstanbul’a göç etmelerine köylümüz bir anlam verememişti.
“Keşke biraz daha bekleselerdi… çocuklar hele bir askerden gelselerdi… hiç olmasa yirmili yaşlarını bulsalardı… onlar o gurbet ellerde ne yaparlar… ne yerler ne içerler…vs…vs… köylülerimizin bu endişeli sözlerle arkalarından bir süre birbirleriyle konuştuklarına tanık olmuştuk.
Köylümüz, şevkat, sevgi ve yardım etme duygu ve amelleriyle alıştıkları bu yetimlerinden mahrum kalmış ve birazda hüzünlenmişti.
...
Ama köylünün kulakları ve dikkatleri hep onlarda, Solak dayının uşaklarındaydı.
...
Kardeşlerden İdris’in trafik kazasında vefat ettiği, duyulan ilk üzücü haberdi. Sonra da ve genelde de çok iyi haberlerini alamamışlardı. Kader, her yerde hazır ve nazır olarak hükmünü icra ediyordu,
...
Solak Dayının yetim uşakları gurbete göç ettikten birkaç yıl sonra, kardeşlerinin vekaletini ve velayetini de üzerine alan Neşet’in, ailenin köydeki varlığı olan tarlalarını “akrabalarına” sattığını duymakla, köylü bir kez daha endişelenmişti…
-Niye sattılarki… bu çocuklara akıl veren kimse yok mu ki… parasını da yiyip bitirecekler… sonra ne yapacaklar…, dursaydı ya, ne olur ne olmaz... bir gün gelir lazım olurdu… vs.vs….
Bu tarla satma hadisesi bir türlü bitmemişti, alanlar arasında mahkemelikler, sen alacaktın, ben alacaktım, benim hakkımdı, ben daha yakın akrabayım… öncelik benimdi vs…vs…
….
Son yıllarda ve çok kere aklıma geldikçe kendi kendime sorduğum, bu yetim çocuklar;
-Gurbete çıkarken,
-Köydeki mülklerini satarken ve sonrasında,
-Bu mülkün satılması, alınması ve sahiplenilmesi konularında yakın akrabalarının yaptığı kavga ve mahkemeleşmeler sırasında, o zamanki köyümüzün muhtarı, heyeti, hocası, hacısı ve aklı başında sorumluluk sahibi her kişisi, Solak dayının yetimlerine ve bu yetimlerin mallarının korunması ve kollanması konusunda yeterince gayret göstermişler midir? Maalesef, bu konuda zihnimi ve hafızamı çok zorlamama rağmen bu rahmetliler adına olumlu bir cevap bulamıyorum.
Kardeşler, gurbette evlenmişler aile olmuşlar hepsi çoluk çocuğa kavuşmuş, Anneleri vefat etmiş baba Solak dayının yanına defnedilmiş, dünya hali işte varlık yaşamışlar, yokluk yaşamışlar öyle veya böyle… bir hayli zamanda geçmişti.
...
Bugünde 30 haziran 2021 günü itibariyle İstanbul’da yaşayan “uşakların” en büyüğü ve bir süredir de rahatsızlığı devam ettiği bilinen Neşet’in kalp yetmezliğinden vefat ettiği haberini aldık. Aile cenazesini bugün köyüne Anne babasının yanına defnedilmek üzere getiriyor. Her zaman her vefatta olduğu gibi yardımsever köylümüz mezar kazma işini çoktan bitirmiş bile.
...
Solak dayının sonraki hanımından büyük oğlu Neşet Rahmeti Rahmana kavuştu, sırası gelen gerçek dünyaya gidiyor, hani derler ya, artık ondan “şeytanlarda alakayı kesti”,
……
Çocukluk arkadaşım sevgili Neşet, vatanına, köyüne, Anne- baba kucağına hoş geldin. Aslında senin aslının da ait olduğu, hiçte yabancısı olmadığın çocukken ve çok masumken taşları arasında oynadığın bu mezarlıkta, bu kabir köyüne senden önce göç eden oyun arkadaşların oyundaşların.
Birkaç yaş senin küçüklerin,
Battıgilin İsmail,
Ustailin Osman, Seyfullah’ta... buradalar.
…..
Geride kalanlar olarak, ruhuna bir Fatiha elbette okuyacağız…
...
Umarız ve dileriz ki sana Rahman’da rahmetiyle muamele eder.
…..
Allah sana rahmet eylesin
El fatiha,
Amin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.