- 296 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Nissibi Köprüsü Ve Kırkgöz
Nissibi Köprüsü Ve Kırkgöz
Hafta sonu, Atatürk barajını besleyen Fırat nehri üzerinde yapılmış Nissibi köprüsü ve hem Adıyaman, hem de Şanlıurfa -Siverek tarafında bulunan mesire-piknik alanlarını gezdik. Uzun zamandır görmeyi düşündüğüm yerlerden biriydi, ancak bir türlü yapıldığından bu yana görmek nasip olmamıştı.
Türkiye’nin 3. Büyük asma köprüsünden biri olan Nissibi köprüsü, Güzelsu köyü Keferge Mezrası yakınında Fırat’ın en dar olan yerine kurulmuş durumda. 600 metre uzunluğuyla gergin eğik askılı köprünün 90 metre yüksekliği ve 24,50 metre genişliğinde gidiş-geliş olan Nissibi köprüsü, heybetli görüntüsü görülmeye değerdir. Adıyaman-Diyarbakır’ı birbirine bağlayan ve Şanlıurfa Siverek ile Adıyaman arasındaki köprünün açılmasıyla ulaşımda zaman ve mesafe konusunda tasarruf yapılırken, ulaşımı da daha konforlu yapıyor.
Adıyaman tarafında derme çatma dinlenme yerleri bulunurken, Siverek tarafında, Recep Tayyip Erdoğan adının verildiği mesire alanı ve Sosyal tesisleri var. 50 bin m²’lik alan üzerinde yapılan sosyal tesiste; piknik alanları, yürüyüş yolları, çocuk oyun alanları, oturma ve dinlenme alanları, seyir terasları ve yeşil alanların yer aldığı, ayrıca ziyaretçilerin araçlarını park etmesi için iki ayrı otopark ile kapalı ve açık kafeteryaların yanı sıra mescitler bulunuyor.
İlgi çekici olan, Nissibi’nin Siverek tarafında ki mesire alanında bulunan tesisler, Adıyaman tarafındakilerden her haliyle zengin ve gelişmiş durumda olmasıydı. Adamlar hiçbir masraftan kaçmamışlar. O bölgeye güzel bir proje kazandırmışlar.
Yine ilginç olan, oradayken gelen araçların hepsinin 02 plakalı olmasıydı. Bu da demek oluyor ki, gezmeye gelenler hep Adıyaman’dan geliyorlar. Köprü manzarası, serin hava, mavi baraj görülmeye değer bir yer.
***
Dönüş yolunda, Narince kasabası yakınında bulunan ve Diyarbakır yolu üzerinde yeni yapımı devam eden köprünün altından sola dönüp, “Kırkgöz” suyunun bulunduğu alana giderek, suyun kenarında bir gezinti yaptık. Adıyaman’ın birçok yerinde, “Kırkgöz” adında su kaynakları olduğunu biliyoruz. Narince ’deki su da işte bu kaynaklarından bir tanesi. Akan suyu boyunca yukarılara doğru ilerledik. Taşların üzerinden keklik gibi sekerek, ordan oraya atlayıp durduk. Belki “Kırkgöz” su kaynağını sayamadık, ama kayaların altında ki çoğu yerden su kaynaklarının dışarıya çıktığı doğruydu. Bazen muhtelif yerlerde, suyun çıktığı yerlerin önündeki ince kum ve çakılları sahili andırmış olduğundan rahatlıkla gezilebilir. Tam da ailecek piknik yapmaya elverişli bir yer. Suyun kenarındaki sağlı sollu ağaçların altında rahatlıkla piknik yapabilir, yemeğinizi rahatlıkla yiyebilirseniz.
Gittiğimiz birçok su kaynaklarının, pınarların başında şahit olduğumuz kronik hastalığımız burada kendini gösteriyordu. Hijyen (temizlik) Evet, galiba en büyük zaafımız temizliktir sanırım. Hâlbuki dinimiz, temizliği ön planda tutar. Ne olurdu biraz daha bakımlı ve biraz daha temiz olsaydık. Suyun kenarında, bazı kuytu köşelerde, hatta gidiş geliş yönünde, çocuk bezleri, plastik bardak ve tabaklar, naylon poşetler, pet şişeler, kırk cam parçaları her tarafta göze çarpıyor. Ne kadar vurdumduymaz ve umursamaz insanımız var, hayret ya! Yerler, içerler… artıklarını olduğu yerde bırakırlar. Ya arkadaş; dolu getirdiğiniz poşetleri, boşalttığınızda da artıklarını koyup, en yakın çöp toplama merkezine atsanız ölür müsünüz? Kaldı ki suyun bir kısmını Narince kasabasına içme suyu olarak pompalama merkezi de var.
Yok, arkadaş yok, biz temiz olmuyoruz/olamıyoruz. Galiba piknik yaptığımız yerleri kirletmekten zevk alıyoruz. Allah aşkına nedir o sulak piknik yerlerinin hali. Nereye gitsek hep aynı manzara, hep aynı görüntü ve çevre kirliliği. Yazık ama hem de çok yazık! Kendileri yapmadığı gibi, uyarı ve ikazları da kabullenmiyorlar. Müdahale etmeye kalksan, bir sürü tantana, kavga etmekten zor kurtulursunuz. Hem suçlular, hem güçlüler! Yuh yani!
Kerim BAYDAK
[email protected]