- 291 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
KÖY HALİ
Berberoğlu Köyü o gün güneşin ışığıyla uyanmış, aydınlık bir ilkbahar günü yaşıyordu. İlkbaharın ılık ve temiz havası huzur verirken yeşilliği göz kamaştırıyor ve her zamanki güzelliğiyle büyülüyordu. Köy üç mahalleden oluşan küçük bir köydü. Köy denize kıyısı olan yeşille mavinin bir ahenk oluşturduğu Karadeniz köyüydü. İnsanların birbirini tanıdığı iç içe yaşanan herkesin her şeyi kulaktan kulağa duyduğu bu köyde herkes her şeyin içinde olsa da bu rahatsızlık veren şey zor günde, güzel günde birlikte olmakla bu sorunu hafifletiyordu. Öyle ya da böyle bir ailede art niyetli varsa da köydeki insanlar o ailedeki diğerlerinin hatırına buna katlanıyor ve orta yolu buluyordu. Bazen dayanılmaz olduğunda birbiriyle konuşmayan çok azdı.
Kışın kadınlar arasında ev oturmalarına gidiliyor erkeklerde kahvehanede toplanıyor muhabbet ediyorlardı. Yazında bağ bahçe işleri bazen de sokaktaki sedirlerde oturuyorlardı.
Bir gün evlerinde ev işlerini bitiren Neriman ile Mukaddes camiyle okulun arasında kalan büyük haşmetli çınar ağacının altında sedirde oturuyordu. Muhabbet eden iki kadının gözlerinden yorgunluk akarken iki komşu muhabbeti koyulaştırdılar. Neriman kayınvalidesinden şikayetçiydi. Evde her şeyine bahane veriyor çamaşır suyu bitti diye daha dün kavga etmişti geliniyle. Neriman dertli derli konuşurken Mukaddes de kocasının müsrifliğinden şikayet etti.
-Daha çocuklar okuyacak bir dikili ağacımız yok kayınpederden kalma bir küçük ev diyor kocasının fuzuli para harcamasına kızıyordu.-Geçenlerde arabayı değiştirdi yine değiştirecekmiş diye konuşan Mukaddes’e Neriman hak veriyor
–ne yapacaksın çekmek zorundayız komşu benim kaynanaya bir laf söylemem bunca yıldır yinede kocamın anasıdır diye ama artık buraya geldi(elini gırtlağına getirerek).Dün bende ona söyledim diye anlatmaya başlayacakken komşu kızı Azize telaşla onlara doğru geldi.
-Rıfat amca ölmüş dedi sesi titreyerek. Rıfat amcaya bir yıl önce lösemi teşhisi konulmuştu çok hastaydı. Ziyaretine her gün köyden ve karşıki köyden hısım akrabalar geliyor ve onun için dua ediyorlardı. Dedikodusu bol olsa da burada insanlar birbirleri için üzülmeyi ve sevinmeyi biliyorlardı. Bu da çok konuşan komşuların kusurunu kapatıyor zaten birbirlerini lekeleyecek iftiralar da konuşulmuyordu köyde.
Üçü de çok üzüldü onunla geçen ufak tefek yaşanılanları anlatılar birbirine iyi adamdı dediler. Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun demeyi unutmadılar. Onunla ilgili bildikleri kötü şeyler unutuldu ya da ölünün arkasından konuşmamak için içlerine attılar ve konuşmadılar böyle şeyleri. Ölüm kötülükleri kaldırsa keşke. Yanlışlar her ölenle gitse ve kötülük kalmasa dünyada.
Akşama mevlit vardır dediler birbirine biraz yemek yapıp cenaze evine götürüp cenaze sahiplerine ve misafirlere birer lokma yedirelim sevaptır onlar acıyla hazırlayamaz dedi öbürü ve oradan ayrıldılar.
Cenaze evine yemek götürmek adettendi. Ev halkının eli varmaz canı istemez ama hayat devam ediyor karınlarına bir şeyler girsin diye köy halkından yakın komşular cenaze evine yemek götürürdü. Bu da zaten yardımlaşmayı iyi niyeti göstermez mi?
Neriman yemeği yaparken ölümün insana ne kadar yakın olduğunu, göğüs kafesiyle beyin arasında bir köprü ve bu köprü yıkılınca insanın dünyayı nasıl terk ettiğini düşündü. Her ölüm erken ölüm derler ya ölümü yakınlarına yakıştıramadı. Ne olacağı hiç belli değildi oysa. Derin bir iç geçirdi. O sırada oğluyla kızı mutfağın kapısından içeriye girdiler. Onlara sarıldı ve onları koruması için Allah’a içinden dua etti. Çocuklarına da pişirdiği yemekten verip kapıyı kapatıp kayınvalidesinin de az önce gittiği cenaze evine doğru yola çıktı.
Azize eve gelince annesine ve babasına sarılıp ağladı onları kaybetme korkusunu derinden hissetti.
Mukaddes ise eve gelip yemek yapıp cenaze evine getirdi tıpkı diğer komşular gibi. Cenazeden sonra yedi gün boyunca her akşam mevlit okundu cenaze evinde. İnsanlar ölümü çabuk unutur ya da hayat bunu gerektirdiği için kalbinin bir köşesine gömer işte bu köydeki insanlarda da öyle oldu.
Üç ay sonra Azize’nin düğünü vardı. Düğün yapıldı. Yine hazırlık için yardım edildi. Birlikte eğlenildi ve birlik içinde ağladıkları hayat bu sefer onları güldürdü.
Hayat bu değil mi zaten? Ağlamayı da gülmeyi de öğretir. Berberoğlu Köyü’nde hayat akıp giderken birlik içinde yaşamları devam etti.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
YORUMLAR
Samimiyet, dostluk, birliktelik ne güzel kaleme alınmış
Yüreğinize kaleminize yüreğinize
Hayırlı akşamlar dilerim
Sevgiyle sağlıkla kalın
Çiğdem Karaismailoğlu
Saygılar ve sağlıcakla kalın
Çiğdem Karaismailoğlu
Sevgimle...