- 399 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
SESSİZ DAMLALAR
...
Sessizdi,yorgun karşısına bakıyordu. Birden ağlamaya başladı hıçkırıkları odada sessizlik oluşturuyordu. Bu nasıl bir ağlama, sessizce kimsesizce susmaya kanarcasına... Eliyle ağzını kapatıyor çünkü sesi duyulursa bütün büyü bozulur. Kimsenin bilmemesi gerek kendisinin bile. Hıçkırıklarına sadece göğüsü kabarıp inmesiyle eşlik ediyor. Sevgi olarak göğüsünün ağırlığını duyumsuyor. Kafasını sallamaya başlıyor biliyor ki bu sessizlik çığ etkisi oluşturucak. Eliyle iyice ağzına bastırıyor ve nefesiyle:
-Sus, sus ne olur yapma !
Gecenin karanlığı şefkatle sarıyor her yanını başını yavaşca omzuna düşürüyor. Kimseden habersiz yoksa ondan kim haber ? Yaşamak acı veriyor kendi kendine hayretleniyor nasıl olabilir, insanın içi acıyabilir mi ? Yavaşca gözlerini kapatıyor o zaman daha çok duyumsuyor gözlerinin de acıdığını, acımadığı bir yeri var mıydı ? İçten dışa doğru büyüyenler...
Kim bilir kaç saat ağladığını, kaç ay, kaç sene... Yalnızdı çünkü görenler mutlu derlerdi gülüşünü beğenenler bile oluyordu. Kahkaha sesi kuş cıvıltısı gibi duyulurdu, hiç bir şeyi kafaya takmıyormuş gibi hali vardı. Hiç üzülmeyeceğim bakışlarıyla ukala bir izlenim veriyordu karşısındakilere. Karşı demişken hayattı başlıca karşısında dikilen. Zordur tabuları kırmak. Zaten oda biliyordu. Yürürken başını hafif sağa eğmesi beyaz bayrağı çoktan çektiğinin hissettiriyordu. Bunları kimin nasıl düşündüğünü umursamıyordu. Kanımsamıştı artık böyle bir insan olduğunu...
...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.