4
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
717
Okunma
Şiir yazmış olmak için için şiir yazılmaz ki; Şiire ruh vermek ve şiire anlam bütünlüğü kazandırmak gerek. Öyle bölük pörçük bir oradan bir buradan uykudan yeni kalmış ve saçları dağılmış gözleri şişmiş deli bir adam gibidir şiire benzemeyen şiir.
Şiir insanın ruhunu okşamalı ve şiir yüreklere serinlik vermeli. Şiir okuyucusu konusunun derinliklerine götürmeli, o bahçede, o denizde o tarihte o dağda ve o yağmurda yaşamalı, yaşatmalı.
Şiir ister serbest olsun ister hece ölçülü hiç fark etmez şiir bir hikayeyi, bir sevdayı ve bir adanmışlığı öykülemeli. Şiir bir aşkı anlatmalı. Bir kente olan aşkı, bir coğrafyaya olan aşkı, bir millete olan aşkı, bir vatana olan aşkı anlatmalı. Ve şiir bir sevgiliye olan aşkı anlatmalı.
Onun içindir ki sevdasını söz ile ören şairlere aşık denir değil mi? Aşık Veysel, Aşık Daimi, Aşık Ruhsati ve Aşık Sefai gibi.
Sahi şairler aşık olmalı. Söz ile oynamalı. Kafiyeleri oynatmalı. Ve şair arada bir iç kafiyelerle coşku vermeli okuyucusuna. Sözlerde cambazlık yapmalı ve sözlere anlamından daha derin anlamlar katmalı.
Şair okumalı, çok okumalı. Dersine iyi çalışmalı. Tarihse tarih,mekansa mekan ve coğrafya ise coğrafya şiire dans ettirmeli ve kültür aşılamalı. Okuyucusunu bilgilendirmeli ve konusunda okuyucusunu enginlere çıkarmalı. Şiiri ile adeta ders vermeli şair.
Bir iki örnek ile açıklamak gerekirse vatanı sevmek ve bayrağı sevmek ayrı bir konu vatan ve bayrak şiiri yazmak ayrı bir konu. Turancı olmak ayrı konu Turan şiiri yazmak ayrı konu. Ve hatta siz şairden daha sa vatansever olabilirsiniz. Aksi halde ilgili alanda derin bilgin yoksa ve kelime haznen sınırlıysa dön baba dönelim misali beş kıtalık bir vatan şiirinde kırk defa bayrak ve kırk defa da vatan der döner durursun. Zaten bir dize on bir hece üzerinden toplamda ikiyüzyirmi heceden oluşan bu şiirde kırk tane bay, kırk tane rak, kırk tane va ve kırk tane de tan hecesi kullanırsın ki bu durum hem okuyucunun beynini tırmalarnhrm de şiirde ahenk kaybolur. Konu dağılır. Anlam bütünlüğü bozulur ve hülasası gülünç duruma düşersin. Gerekiyorsa az yazmalı ve öyleki sadece gerektiğinde yazmalı. Ağır olmalı şair, şiirler öyle ucuz olmamalı, az olmalı ve öz olmalı.
Şair bilmediğini de yazmamalı etik davranmalı. Edebiyat defterinin sayfalarını karıştırıp birazda kırıştırarak oradan buradan karmakarışık işler yapmamalı. Şair şairse eğer yazıyorsa eyvallah yazdım işte diyebilmeli, yazamıyorsa ve dağıtoyorsa eğer ve yazdığını zannediyorsa ivedilikle başka işlere yönelmeli.
Şiirde imla kuralı pek aranmasa ve özgünlüğe ağırlık verilse de ve yine de şair Türkçe’ye saygı duymalı şair Türkçe’yi yaşatmalı. Şair Türkçeyi öğrenmeli, bilmediği varsa sormalı ve Türkçe için yazdığını asla unutmamalı.
Ve işte bunun için şair önce şiir yazım kurallarını öğrenmeli, kafiye, iç kafiye, anlam bütünlüğü, şiirde estetik akış,ruh bütünlüğü, bilgi bütünlüğü bunları önemsemeli.
İşte bütün bu kuralları uygulayabilmek için mutlaka bir ustası olmalı şairin. Ustasından ders almalı, şiir ve anlam bütünlüğü içerikli kaynaklardan ders almalı.
Mahlas kullanıyorsa eğer şair mahlası usta vermeli. Ve şair mahlası ile övünmeli ve benim mahlasımı ustam verdi diye gerim gerim gerinmeli.
Peki şair şair olmazsa eğer ne olur?
Edebiyat defteri şiir ve şair çöplüğüne döner. Güzel şiiri arayıp bulmak zorlaşır. Türkçe zarar görür. Bu platformda macera arayanlar çoğalır. Sözde çok şiir yazılınca çok iyi şair olunuyor yanılgısı yaygınlaşır.