- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ah Be Hayat!
Hayat bazen o kadar acımasız ki, insan bu acımasızlığa bir anlam veremiyor. Henüz 8 yaşında küçücük denilecek yaşta bir çocuktum. Her çocuğun yaptığı gibi bende sabah kalkıp okula gider okuldan eve geldiğimde ödevim varsa ödevimi yapar, ödevim yoksa güle oynaya sokağa çıkardım ama ödev vermeyen öğretmen olur muydu ki? Olmazdı evet evet neredeyse ödev vermeyen öğretmen olmazdı.
Kendi kendime söylenip durduğum bir anda “ aman sonra yaparım ne olacak ki" diye yüzbinlerce defa tekrarladığım ama her nedense hiç yapmadığım ödevlerimi yine askıya alarak sokağa çıkmıştım. Arkadaşlarla çizgi film karakterlerinin resimlerinin yer aldığı adına taso dediğimiz plastik oyuncakla oynarken gözüme bir şey çarptı. Yanan ateşin önünde dönüyordu ve o kadar güzel kokuyordu ki bu kokunun tarifi var mıdır diye kendime sormadan edemiyordum. Dükkanın camında “ Döner" yazıyordu...
Döner neydi?
Adını duymamıştım, tadını da bilmiyordum. Orada benden bir iki yaş büyük bir çocuk çalışıyordu, “ Döner dediğiniz şey neyden yapılıyor, pahalı mı “ diye aklımdaki soruları soruyordum. Pide ekmeğe sarılmış bir tane döner 125.000 ( Yüz Yirmi Beş Bin), cebimde döner alacak param yoktu ama canım öyle bir çekti ki...
Dayımların evinin önünde oyun oynarken mahalle arasında bulunan marangoz dükkanı gözüme çarptı. Dükkanın önünde saçı sakala karışmış biri oturuyordu yanında da kalfası ona sohbette eşlik ediyordu. Döneri almam için para lazım, para bulmam için de çalışmam lazımdı. Annemden babamdan isterim verirlerdi ama onlardan da para istemeğe çekinmiştim.
Yanlarına yaklaştım,
“ Kolay gelsin ağabey, nasılsınız?”
“Sağ ol genç adam, sen nasılsın? “
“Teşekkür ederim ağabey, beni yanınıza çırak olarak işe alır mısınız? “
Sakallı ağabey gülümseyerek “ Çalışmak mı istiyorsun, ne iş yapabilirsin ki,” diye aklındaki soruları bana yöneltiyordu. Galiba beni sevmişti, acaba beni işe alacak mıydı? Aklındaki soruları birbiri ardına sıralayan sakallı ağabeyin dilinden
“ Tamam seni işe alacağım ama ne kadar haftalık istiyorsun “ diye duyunca mutluluktan yerimde duramıyordum, heyecanlıydım, sevinçliydim çünkü döner alabilecektim.
“ Siz elemanlara ne kadar haftalık veriyorsunuz, ağabey bana bir döner alacak para ver ben başka bir şey istemem.” Diyerek içimden geçeni dile getirdim.
“ Sana iki döner parası vereceğim, döner ne kadar? “ diye sordu.
“ Yüz Yirmi Beş Bin lira"...
Niyetimin ciddî olduğunu fark etmişti, bana döner parasını uzattı ama alamazdım çünkü hak etmemiştim. Kabul edemem diyerek elimi geriye attım.
“ Tamam yarın gel işe başla” dedi.
Marangozda çırak olarak işe başladım. İşe başladığımdan kimsenin haberi yoktu . Ustam malzeme istiyor, tezgahın üzerindeki malzemeye uzanmak istiyorum ama boyum yetmiyordu. Sandalyeyi ayağımın altına alıp koşar adımlarla ustama götürüyordum. Bir gün iki gün üç gün derken cumartesi saat 13:00 olmuştu. Dönerci açık mı kapalı mı diye kendi kendime soruyordum. Ustam beni çağırıyordu. Elinde parayı görünce mutluluğumu gizleyemiyordum ama küçük gülümsemelerle belli etmemek için çabalıyordum.
“ Al bakalım haftalığın"
“ Burada fazla var usta"
“ Olsun sen bunu hak ettin zaten pek fazla bir şey de yok" diyerek parayı elime tutuşturdu.
“ Haftaya da gelecek misin?” diye sordu ama ben zaten işe başlarken bir hafta çalışacağım demiştim.
“ Hayır usta döner alacak kadar param var haftaya gelmeyeceğim. Bana bu iyiliği yaptığın için teşekkür ederim “ diyerek doğru dönercinin yolunu tutmuştum.
Aldığım haftalık ile bir döner aldım ama içimde bir sıkıntı vardı ve sebebi de belliydi. Ben burada döneri yedim ama evde ağabeyim, kardeşlerim vardı onların da döneri yemelerini istiyordum. İki tane döner yaptırıp eve geldim, ağabeyim kardeşlerimle birlikte oturup yedik. Cebimde dönerden arta kalan pars vardı onu da anneme uzattım. Annem şaşırmıştı!
“ Hayırdır oğlum ne bu, nereden aldın bu parayı? “ diye sorarak elimdeki paranın nereden geldiğini soruyordu.
“ Dayımların oradaki marangozda çalıştım, iki tane döner aldım kalanı da sana getirdim anne" diye parayı anneme verdim.
Annem gülüyordu, Neden ondan istemediğimi sordu ama kaçamak cevaplarla o anın tadını çıkarmak istiyordum ki teyzem çıkageldi.
“ Geçen gün eve dönüyordum bizim oradaki marangozda sana benzer bir çocuk var. Tezgâhtan dolayı bir şey göremedim ama sana o kadar çok benziyordu ki, daha sonra ayağının altına sandalye alıp tezgâhın üzerine uzanınca senin olduğunu anladım “ deyince çalıştığıma annem de ikna olmuştu.
Hayat işte bu ya bazen bir döner için bir hafta çalışırsın bazen dünyaları verseler darılırsın...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.