- 276 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DEVRİMCİNİN ANNESİ OLMAK
Mustafa Kemal Atatürk, 14 Ocak 1923 te İzmir’de ölen annesini , şu sözlerle anar mezarı başında.
’’Burada yatan valdem, zulmün, cebrin bütün milleti felaket uçurumuna götüren bir keyfi idarenin kurbanı olmuştur.’’
Ölüm haberi geldiğinde yurt gezisindedir. Yüksek görev duygusu O’nu alıkoyar ve yaveri Salih Bozok’a çektiği telgrafta, annesinin uygun bir tarzda kaldırılmasını ister.
Zübeyde Hanım, Karaman’dan Selanik’e sürgün edilen Safizade Feyzullah Efendi ile Aşşe Hanım’ın üç çocuğundan tek kızıdır. 1857 yılında dünyaya gelir. 1871 yılında, yine karaman yörüklerinden Ali Rıza Bey ile evlendiğinde henüz 14 yaşındadır. Binbir sıkıntı içinde geçen evliliklerinde, Fatma, Ahmet,Ömer, Mustafa, Naciye dünyaya gelir. Çocuklardan üçü kısa aralıklarla ölür. Zübeyde Hanım, Ali Rıza Efendi’yi kaybettikten sonra, Mustafa, Naciye ve Makbule ile erkek kardeşinin yanına sığınır. Bir süre sonra Naciye’de ölür. Zübeyde Hanım, Mora eşrafından Ragıp Beyle evlenir Mustafa Kemal bu evliliğe taraftar değildir. Biraz kıskanır annesini. Ama ilerde, sevgi ve saygıyla söz edecektir üvey babasından.
Mustafa Kemal’in askerlik göreviyle birlikte ayrılık saati de gelir. Mustafa’sından ayrı olan Zübeyde Hanım, Balkan Harbi’nde Selanik’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesiyle göç yollarına düşer. İstanbul’da bir süre Akaretler 76 numaralı evde kalır. İngilizlerin baskıları sonucu Şişli’deki eve taşınır.
Zübeyde Hanım, 16 Mayıs 1919’da, oğlu Mustafa’yı ardından su dökerek Samsun’a uğurlar. Mustafa Kemal hakkında verilen idam kararı, Zübeyde Hanım’a felç gelmesine neden olur. İstanbul’a sürekli gözetim ve baskılarla karşı karşıyadır. Tam üç buçuk yıl gözyaşlarıyla geçer. Bu sırada gözlerinden rahatsız olur. Her şeye rağmen gizli gizli haberleşirler.
Sakarya Zaferi’nden sonra Mustafa Kenal’e Gazilik ve Müşirlik ünvanı verilince Zübeyde Hanım hemen telgraf çeker. 27 Eylül 1921 tarihli telgrafta, ’’Milletin hakkınızdaki bu tececcüh ve itimadı benim kadar kimseyi duygulandıramaz. Hemşirenle beraber çok sevindik ve özlem gözyaşları döktük.’’der. Mustafa Kemal’in yanıtı iki gün sonra gelir:
’’Benim için dünyevi mükafatların en ulvisi olan tebrikatınızla mesut oldum. Sizi görmek hususundaki derecei özlemim gayri kabili ifadedir. İlk fırsatta sizleri buraya getireceğim.’’
Mustafa Kemal’in Ankara’yı mücadelenin merkezi yapmasıyla ana-oğul kavuşur. Mustafa Kemal Adapazarı’nda karşılar annesini. Birlikte Ankara’ya dönerler. Bu kez hastalık ayırır onları. Doktorlar Ankara’nın havasını Zübeyde Hanım için sert bulurlar. İzmir uygun görülür. Gelin adayı Latife Hanım’ın özenli bakımına rağmen, her geçen gün rahatsızlığı artar. 14 Ocak 1923 günü 66 yaşında, yaşama veda eder. Mezarı Mustafa Kemal’in isteği üzerine sade bir şekilde düzenlenir. Mezarın başına kocaman bir taş dikilir ve etrafı park haline getirilir.
Mustafa Kemal 27 Ocak günü annesinin mezarı başında şu ünlü konuşmayı yapar;
’’Valdemin kaybından şüphesiz çok üzgünüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni müteselli eden bir husus vardır ki, o da anamız vatanı mahv ve haraplığa götüren idarenin artık bir daha dönmemek üzere mezarı ademe götürülmüş olduğunu görmektir. Valdem bu toprağın altında, fakat milli hakimiyet ilelebet payidar olsun. Beni müteselli eden en büyük kuvvet budur. Evet milli hakimiyet ilelebet devam edecektir. Valdemin ruhuna ve bütün ecdat ruhuna taahhüt etmiş olduğum vicvdan yeminimi tekrar edeyim. Valdemin mezarı önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği ve yerleştirdiği hakimiyetin muhafaza ve müdaafası için icap ederse valdemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli hakimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.