- 272 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖYLE BİR HİKÂYE/ BÖLÜM –iki
ÖYLE BİR HİKÂYE/ BÖLÜM –iki
İkinci buluşmamız kısmet olmadı. Cumartesi gecesi birden hastalandım. Tuhaf bir hastalıktı. Yattığım yerden kalkamıyordum. Vücudum beynimin verdiği emirlere itaat etmiyordu. Sabahın erken saatlerine kadar acıyla çırpınıp durdum. Üç buçuk sıralarında dayanacak gücüm kalmamıştı. Bin bir zorlukla oğlumu telefonla aradım. Ambulansla evime geldi. Yerimden kalkıp kapıyı açacak gücüm olmadığı için bahçeden dolanıp açık olan pencereden içeri girdi. Kapıyı açarak sağlıkçıları içeri aldı.
Onların yaptıkları müdahaleden bir netice alamayınca, beni sedyeye alarak evden öyle çıkartabildiler. Ambulansla hastanenin yolunu tuttuk. Hastanede yapılan müdahaleden sonra biraz kendime gelebilmiştim. Zorda olsa vücudumun sol tarafını da kullanabilmeye başladım. Evde en az bir hafta istirahat etmem gerektiği söylendi. Odamda dahi zorlukla dolaşabiliyordum. Kendimi tam olarak toparlayabildiğimde on beş kocaman gün geçmiş ve ben bu süre içinde Buse’den hiç haber alamamıştım. Bu gün ilk defa çay bahçesine çıkabilme cesaretini gösterdim. Hava serin ama güneşliydi. Burhan beni tekrar görebilmenin sevinciyle hemen demli çayımı masaya getirip bıraktı. Ama benim aklım Buse’deydi. Ona tuhaf bir şekilde bağlanmıştım. Şimdi kim bilir neredeydi? Sözüm ona kitap okuyordum ama aklım çok uzaklardaydı. Bu sırada bir ses beni düşüncelerimden ayırdı.
‘’ Sen buradasın ya öbür sen nerelerde?’’
‘’Seni düşünüyordum’’ diye cevap verdim. ‘’ Çek sandalyeyi otur.’’
‘’ Birkaç defa geldim seni göremedim yoktun. Çocuklara sordum onlarda görmemişler.’’
‘’ Hastalandım yatıyordum dışarı çıkma şansım olmadı.’’
‘’ Ama şimdi iyisin değil mi?’’
‘’ Öyle sayılır. Görüşemediğimiz sıralarda sen ne yaptın?’’
‘’ Dedemi kaybettik, memlekete gittim. Birkaç gün orda kaldım yeniden İstanbul’ döndüm. Seni görmeyince çok merak ettim.’’
‘’ Gördüğün gibi iyiyim.’’
‘’ Bana adresini ver, yaşadığın yeri merak ediyorum. Bakarsın bir gün seni ziyaret ederim.’’
‘’ Tabi niye olmasın, aslında buraya çok yakın. Şu karşıyı görüyor musun? İki tane beş katlı binanın arasında dört katlı bina var. İşte o binanın bodrum katında oturuyorum. Konuşmaya başlayalım mı?’’
‘’ Konuşuyoruz ya?’’
‘’ Konuşmayı saptırma benim neyi kastettiği mi biliyorsun?’’
‘’ Bak sana bir teklifim var. Bugün keyfim yerinde. Bütün mızmızlığına katlanabilirim .’’
‘’Ee?’’
‘’ Seninle sahile inelim mi? Tabii zamanın varsa?’’
‘’ Olur, Vallahi bir değişiklik iyi olur.’’
Biraz daha oyalandıktan sonra kalktık. Fazla beklemedik ve ilk gelen Bakırköy minibüsüne bindik. Yolculuğumuz on beş dakika kadar sürdü. Kendimizi Bakırköy Meydanda bulduk.
‘’ Önce köprünün üzerinde kitapçılara uğrayalım oradan da sahile ineriz.’’
‘’ Bana uyar.’’
Konuşa, konuşa köprüye geldik. Arkadaşımla beraber kitaplara bakarak Cevdet’in tezgâhına geldik. İki arkadaşımı birbiriyle tanıştırdım. Cevdet’in tezgâhında biraz oyalandıktan sonra sahil yoluna indik. Banklardan birine oturup denizi seyretmeye başladık.
‘’ Biraz yürüyeli mi? Ne dersin?.’’
‘’ Zaten yürüyoruz, otur oturduğun yerde. Bu günkü dersimizin konusu nedir?’’
‘’ Bu günkü dersimizin konusu kızlık zarı.’’
‘’ Nedense hiç şaşırmadım. Anlatacak başka şeyin kalmadı. Boyumdan başladın bacak arama kadar indin.’’
‘’ Alındın mı? Bence alınma. Benim dikkatini çekmek istediğim şey çok başka.’’
‘’ Adı üzerinde kızlık zarı kızlık zarıdır. Yıkılması mümkün olmayan bir tabudur. Kızlık zarı nasıl yırtılmış olursa olsun, o kız artık herkesin gözünde kirlenmiştir.’’
‘’ Konuya bodoslama daldın. Aslında senin bu huyunu sevmeye başladım. Senin bu konuya başka bir pencereden bakmanı isteyecektim. Sen aceleci davrandın.’’
‘’ Seni dinliyorum, anlat ve ışığınla aydınlanayım.’’
‘’ Kızlık zarı deyince hemen aklımıza kadın erkek ilişkisi geliyor. O tarafı zaten bilinen bir şey. Ben başka bir konuya dikkatini çekmek istiyorum. Bir kadının rahmi mikroplardan arınık tertemizdir ve kızlık zarının en önemli görevi burada başlamaktadır. Dış dünyadan gelecek tüm zararlı mikroplara karşı rahmi korur. Ta ki gerçekleşecek ilk ilişkiye kadar. Sanırım buna da verecek bir cevabın vardır.’’
‘’ Tabi ki var, karnım çok acıktı şuradan birer tost yaptıralım sonrada yavaş, yavaş geri dönelim. Çay bahçesine uğrar birer bardak çay içeriz. Sağ ol bu günkü dersimiz kısa ve öz oldu.’’
‘’ Ben de seni arkadaşlarımla tanıştırırım.’’
‘’ Kız arkadaşların sana kalsın. İstemez.’’
‘’ Yanlış anladın, ben erkek arkadaşlarımı kastetmiştim.
‘’ Erkek arkadaşların mı? Hayret sende
‘’ Benle dalga geçme kaç defa söyleyeceğim oturduğum yeri?’’ bu çene varken kızlardan başka arkadaşın olduğunu düşünemedim, özür dilerim.’’
‘’ geç dalganı bakalım.’’ ‘’ Nerede oturuyorum demiştin?’’
‘’ Şaka, şaka. Ama eve geç kaldım azar işitmemi istemezsin değil mi? Başka bir gün. Yarın olabilir mesela?’’
‘’ Yapacak bir şey yok son sözü daima kadınlar söyler. Sıra bize geldi binelim minibüse Hanımefendi buyurun.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.