- 694 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKSIN SEN
Aklım yettiğinden beri, hep birileri öncelikli oldu hayatımda, onların rahatına adanmış bir ömür sürdüm hep, hiçbir zaman önceliğim kendim olmadı. Kendine öncelik tanımayanı, bu dünyada başkalarının da öncelik tanımadığını öğretti zaman bana. Hep karşılıksız verdim gönlümü hak etmeyenlere, insan dedim; sevdi mi menfaatsiz sevmeli, menfaatsiz de sevilmeliydi. Sevdiğimin iyiliğini, mutluluğunu kendiminkinden üstün tutmalıydım. Biliyordum ki sevdiğim üzülürse ben daha çok üzülür, sevdiğim mutlu olursa ben daha çok mutlu olurdum. O yüzden sevdiklerim hep mutlu olsun istedim.
Saf ve temiz seviyordum. Sevmek böyle birşey diye düşünüyordum. Bazen o sevginin büyüklüğünü anlatmak isterdim. Ne anlatacak kelime bulurdum ne de anlayacak dost. Dost bildiğim adamların en ufak bir menfaat hesabıyla nasıl beni geriye ittiklerini gördüm. Sonra anladım ki, herkes benim kadar temiz sevmiyormuş, onların dilindeymiş sevda, kalplerinde değil.
Beni seven dostum, arkadaşım olmadı mı hiç. Tabi ki oldu. Ama hep en fedakar olan ben oldum. Bazen çok, bazen az. Ama hep daha çok düşünen oldum. Hep onların yanında oldum. Üzüldüm onlarla, mutlu oldum, hüzünlendim, sevindim. Ama hep onların duygularına ortak oldum. Hiç kimse bana sen neye gülersin, neye üzülürsün demedi. Sorsunlar diye de beklentim olmadı hiç. Belki de sevmenin getirdiği role çok kaptırdım kendimi. Çokta önemsemedim yıllarca. Ne önemi var ki dedim. Kimin daha çok düşündüğünün.
Yaşadıkça sorgular oldum. Kendimi, ailemi, dost bildiklerimi, arkadaşları mı? Neden dedim. Ben hepsine yetmeye çalışıyorum. Belki de ben; birileri de beni, benim onları düşündüğümden daha çok düşünsün istedim içten içe. Hep biri beni daha çok sevsin istedim ses etmeyen gönlümde.
Hey! Herkes. Hiç duydunuz mu beni. Hiç sordunuz mu bana. Yok, ne duyan oldu ne de soran. Yıllarca, belki biri beni anlar diye bekledim. Daha çok düşünülmeyi ve daha çok sevilmeyi istediğimi. Ve anladım ki beyhude imiş bekleyişim. Kimse beni anlamak istemedi. Ya da benim onlar için harcadığım çabayı harcamak istemediler.
Beni anlamak istemeyenlere bende kendimi anlatmadım. Benim için çabalamayanlara bende kendimi göstermedim. Ve artık birilerini eskisi gibi sevmeyi de bıraktım çoktan. Ve sevilmekten de vazgeçtim. Duygusal bir beklentim yoktu hayatımda. Yıllarımı verdiklerim anlamamış ki beni, bu saatten sonra biri beni anlasın diye, yıllarımı tekrar heba etmeyecektim. Hayatın bana verdiği rolü en güzel şekilde oynayıp, ömrümü bitirecektim işte.
Ve sen sevdiğim.
İşte böyle donuk ve donmuş hayatıma girdin ılık ılık. Yavaş yavaş ısıttın yüreğimi.
Ve sen sevdiğim,
Ne güzel sevdin öyle. Yıllardır hasret kaldığım, içten içe haykırıp da kimseye duyuramadığım ve kimsenin de duymak istemediği, o sevdayı kalbinin en temiz köşesinde sundun bana. Ne güzel şeymiş daha çok sevilmek, ne güzel şeymiş daha çok düşünülmek. Ne büyük bir huzurmuş yıllar sonra içimdeki sessiz çığlığı birinin duyması.
Ve sen sevdiğim,
Öyle güzel sevdin ki. Böyle bir sevdadan bugüne kadar mahrum kalmanın hüznü boğdu beni.
Ve sen sevdiğim,
Hayalimde ki sevdayı, hayalimden bile kazıyıp attığımda, dur hele ben varım, daha beni tanımadın, daha benim sevdamı görmedin deyip hayatıma, yüreğime giren sen.
Sen, ve sen.
Sadece sen.
Aşkın basamakları olsa, zirvesinde sen…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.