- 500 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KARGA KURTARMA OPERASYONU
KARGA KURTARMA OPERASYONU 12-06-2021
Bugün saat 07.00 de uyandım. Her günkü uyanınca ilk yapılan rutin işler gibi önce lavaboya- tuvalete gittim. İşimi yaparken arkadan lapır lapır, sapır supur bir sesler duydum. Bu sesleri öncelikle yukarıdan üst katlardan birinin sifonu kullandığını ve borulardan inen su ve her şeylerin sesi olduğunu tahmin ettim. İşlerime devam ediyorum ama kulağım hala arkadan gelen sesleri dinliyor. Bu sefer gak, gaak, gaaak diye sesler de gelmeye başladı. Arada kanat çırpma sesleri de geliyor. Demek ki biraz önce duyduğum sesler sifondan gelen sesler değildi. Bu bir karga olmalı. Karga benim içerideki hareketlerimi izliyor, su sesini duyuyor, havalandırmanın kapağından içeriye sızan ışıkları görüyor ve yardım istiyordu. Ara sıra gak, gak diye ötüyor, ara sıra kanat çırparak ses yapıyor, içeride ben varım, beni kurtarın diyordu.
Şimdi ne yapabilirdik? Birinci yol, Karga yavrusunu oradan ne şekilde olursa olsun kurtarmak. Çünkü o bir canlıydı. İkinci yol ise, hiç bir şey yapmamak, kargayı orada kendi kaderine bırakmaktı. O zaman da olacaklar belli. Kısa bir zaman sonra karga açlık ve susuzluktan ölecekti.
Kargaların çok akıllı hayvanlar olduğunu daha önceleri pek çok yerde okumuştum. Aynı zamanda da kinci, savaşçı ve korumacılar. Geçen hafta da TV de izledim; bir karga yavrusu bir arabanın üzerine gelip kondu. Bunu gören bir adam onu yakalayıp kenara bırakmak istiyor, bu arada karganın annesi geliyor, yavruma zarar verecek diye, korumacı annelik duygusuyla adama saldırıyor. Adam karga yavrusunu bırakıp kaçıyor. Yavru arabanın üzerinden uçup yolun üzerine konuyor. Yoldan arabalar gelip geçiyor, çiğnenme ihtimali var, adam yeniden yavrunun peşinden onu kurtarmak için koşuyor, karganın annesi ve arkadaşları adamı kovalıyor, adam kargalardan kaçıyor, kendini kolluyor. Kargaların savaşı böyle sürüp gidiyor.
İtfaiyelerin kedi kurtarma operasyonlarını, köpek, inek hatta fil yavrusu kurtarma operasyonlarına şahit olmuştum ama hiç karga yavrusu kurtarma operasyonlarına rastlamamıştım. İtfaiyeden yardım isteyecektim. Kafamda itfaiye projesini geliştirdim. Bu iş için bir kişi yeterliydi. Arabaya ekibe, merdivenlere ihtiyaç yoktu. Telefon etmeliydim. Bir itfaiyeci el aletlerini, eldiven ve maskesini alıp gelmesi yeterli olacaktı. Havalandırma kapağını söküp oradan yavruyu kurtarabilecektik. Yavru evimizi beğenir ve bizi severse onu balkonda besleyip büyütebilirdik. Veya bahçemize, doğaya bırakabilirdik.
Henüz aile efradı uyuyordu. Onları uyandırmadım. Kargadan, kuştan bahsetmedim. Biraz sonra kendileri uyandılar. Eşim de lavaboya girdiğinde orada bir karga yavrusu olduğunun farkına vardı. Benim söylememe gerek kalmadı. Bu iş için itfaiyeyi rahatsız ettiğimize değmez, biz birlikte kurtarabiliriz, dedi. Her zaman sabahları uyanınca ilk olarak kahvaltı yapardık. Bu gün ilk olarak hep birlikte karga kurtarma operasyonuna başladık. Önce planlama yaptık. Kahraman itfaiyeci yerine, Kahraman Hakan kargayı kurtaracak, eşim ve ben de ona yardım edecektik. Eşim naylon eldivenleri, tornavida pense ve bir tabure buldu. Hakan eldivenleri giydi, gözlüğünü ve maskesini taktı. Taburenin üzerine çıktı. Havalandırmanın kapağını sökmeye başladı. Biz de sökülen vidaları, ve kapağı tutuyor, ona asistanlık yapıyoruz. Vidaların hepsi de sökülünce kapağı aşağıya aldık, bir de baktık ki ne görelim? Karga yavrusu yok. Nasıl olur, karga oradaydı. Yukarıya doğru dört kat uçamayacağına göre orada olmalıydı. Eşim taburenin üzerine çıkarak yukarıya doğru baktı. Bacada içeriye doğru muhtelif aralıklarla çıkıntılar gördü. Onlardan birinin üzerine çıkıp tünemiştir kararına vardık. Biz çıkalım, kapıyı açık bırakalım, biraz sonra o kendisi çıkar, sonucuna vardık. Hep beraber çıktık.
Eşim yatak odalarının kapılarını kapatmıştı. Bize, balkonun kapısını açık bırakın, çıkarsa o tarafa doğru gitsin, dedi. Aradan bir iki dakika geçmemişti ki, karga mutfakta görüldü. Eşim, gelin gelin karga mutfağa gelmiş, dedi. Eğer kargayı korkutursak, ürkütürsek mutfak en tehlikeli yerdi. Bir sürü bardağı, fincanı kırabilir, bir sürü tabağı tencereyi yemeği dökebilirdi. Ürkütmeden yavaşça yönlendirmeli veya yakalamalıydık. Yavru baya büyüktü. Neredeyse annesi kadardı. Hakan eline bir süpürge alarak geldi, kargayı yavaşça korkutmadan yönlendirdi. Karga mutfaktan çıktı, uçarak balkona çıkmak istedi, ancak karanlıkta dura dura gözleri şeşi beş olmuştu. Kapıyı tam tutturamayıp duvara çarptı. Yere kondu, ikinci bir hamlede balkona çıkabildi. Biz de peşinden balkona çıktık. Eğer uçup kaçmazsa ona yem ve su verecektik. Ama karga özgürlüğü seçti.
Özgürlüğe uçabilmesi için 60 cm kadar olan balkon duvarını aşarak uçması gerekiyordu. Bulunduğu yerden duvarı aşamayacağını anladı. Sonra birkaç adım arka arkaya geldi ve uçarak havalandı. Ama ne yazık ki bu sefer de bahçe kapısının kenarındaki sütunlara çarptı ve yere kondu. Ancak bu çarpmalar çok hızlı değildi. Çok kısa zamanda kendisini toparladı. Sonra tekrar uçarak yolun karşısına kadar gitti, bu sefer de komşunun kapı girişindeki duvara çarptı, ve yola kondu. Özgürlüğün bedeli buydu. Çarpa çarpa gidiyordu. Bu çarpmaları, düşmeleri göze almıştı. İlerden bir beyaz kedi bu kargayı görmüştü. Tam dişime göre dedi ve hemen fırsatı değerlendirmek istedi. Kargayı daha yakından takip etmek için bahçeye inmiş olan Hakan’a seslendim, şu yaklaşmakta olan kediyi uzaklaştır, dedim.
Tam bu sırada çatıdan bir karga uçarak yavrunun yanına geldi. Bu karga yavrunun annesi olmalıydı. Yavrusu havalandırma bacasından düşünce, nereden çıkabilceğini, nereye gidebileceğini devamlı gözetliyordu. İşte buldu... Yavrusu sağ salim sapasağlam yanındaydı. Orada birkaç saniye durup sağa sola küçük yürüyüşler, küçük kanat çırpmalar yaptılar. Ondan sonra birlikte sol ilerimizdeki apartmanın balkonuna uçtular. Orada biraz küçük uçuşlar, hoplamalar, ötüşler denediler. Sonra birlikte sağ ilerimizdeki yolun köşesindeki büyük çam ağacına uçtular.
Böylece bir Karga Kurtarma Operasyonu başarıyla sonuçlandı. Biz mutluyuz, kargalar mutlu...
MUSTAFA UZELLİ