- 706 Okunma
- 5 Yorum
- 3 Beğeni
TÜLAY'IN MEKTUBU
O gün bana Almanya’dan Tülay mektup göndermiş ve ben sevinçten uçarak bahçemizin bir köşesindeki dut ağacına tırmanıp mektubu orada açmiştım ,mektup şöyle başlıyordu:
’’ Canım G...yım.
Mektubuma başlamadan önce Tanrı selamlarını sunar gözlerinden öperim.
Göndermiş olduğun güzel kartı aldım. Çok çok teşekkür ederim. Ama bizden mektup alamadığını yazıyorsun. Bu benim sana dördüncü mektubum. Hala aldığına dair bir cevap göndermedin.
Bir tane Güllü’lerin mektubunun içinde yazdım sana o mektuptan cevap bekliyorum senden... Fakat birden hiç mektup gelmiyor deyince öyle şaşırdım ki sorma. İki ay sonra evleneceğini yazıyorsun mutlumusun ? hiç sanmıyorum sen hep okumayı istiyordun , şu sıralarda öğretmen okuluna gidiyordun nereden çıktı evlilik ?
Ama belki sen istiyorsun bilemiyorum. Çünkü senin duygularını biliyordum. ’’ Ölsem okurum ’’ diyordun , ne oldu sana... sakın okulunu bırakma.
Bakalım evlenince bize mektup yazacak mısın yoksa unutur musun bu seni çok seven kardeşini. Ama unutmanı istemiyorum.
Fotoğraflarını bekliyorum göndermeyi unutma... ben öbür mektubumda sana resimlerimi göndereceğim.
Bu mektubumu alır almaz bana hemen yaz, olur mu çok endişe içindeyim.
Hasta olduğunu duydum , neyin var ? geçmiş olsun.
Annemler sizleri, annenleri çok özlemiş çok selamlar gönderiyor. Bazen ağlıyor ’o güzel günleri özledim’ diyor.
Annem annenlere çok selamını gönderiyor.
Tekrar selam G...yım . Gözlerinden öptüm. Bu mektubu aldığın gün hemen cevabını yaz olur mu ? Ben senden mektup aldığım gün, okuyup yazıyorum, bir saat bile atlamıyorum. Kardeşlerine annenlere, babana selamlar, mutluluklar dilerim.
TÜLAY’IN BANA ŞİİRİ
Yine bir yolculuk
Bir beyaz mendil
İki damla göz yaşı
Ve sonra bir hıçkırık
Dolaştıkça ruhlarda
Hatırlar ılık ılık
Sevsen de sevilsen de
Sonu yine ayrılık.
UNUTAMIYORUM
Yıllar sonra yine karşındayım
Bırak biraz yanında kalayım
Sen tek mutlu ol, başka arzum yok
Ben ise seni unutamıyorum.
Duydum bu gün evleniyormuş sun
Başkasının oluyormuş sun
Doya doya son bir defa görmek isterdim
Çok yakışmış beyaz gelinliğin
Meraklanma tekrar gideceğim
Seni görmeyeceğim
Sen tek mutlu ol, başka arzum yok
Ben seni unutamıyorum.
Tülay B.
Mektubu okumuştum. Evet biz Tülay ve onun kardeşleri ile ayrılmaz, hem dost, hem komşu, hem de çok iyi arkadaşlardık. Tülay benim yaşta olduğu için onunla biz, kardeşleri de hep yanımızda olsa biz ikimiz yapışık ikizler gibiydik.
Çoğu günlerimiz sabah - akşam birlikte geçer birlikte yemek yer, çaylarımızı birlikte içerdik.
Tülay’ın babası hep Almanya’da idi. Her yıl izne gelir biz de onlarla sevinirdik.
Bir gün Tülay babasının geldiğinin haberini alınca öyle sevinmişti ki evde beklemek ona öyle uzun gelmişti o papuçlarını giyinmeden yalın ayak koşarak gittiğini hatırlıyorum evden istasyon caddesine kadar koşmuş orada babasını bulup birlikte eve gelmişlerdi.
Tülay babasına öyle düşkündü ki ; hep babasını anlatır onun olmadığı zamanlarda birlikte Almanya mektuplarını yazar gönderirdik. Mektupların gelişi, yazılışı o zamanlar apayrı bir sevinç umut kaynağı olurdu Tülay için.
Tabii biz de onunla sevinir onunla üzülürdük.
Biz belki komşuyduk ama ; komşuluğumuz bam başka bir boyutta idi. Kardeş, akraba, arkadaş, dost.Ancak bu kadar samimi ve beklentisiz olurdu .
Tülay’ ların bahçesi bizimkinden daha büyük ve ferahtı. Çoğu zaman büyük dut ağacının altında oturur kitaplarımızı okurduk. Tülay’ın annesi Emire abla, bize çaylar yemekler yapar ; hadi kızlar bırakın kitapları da yemek vakti geldi derdi. Yemeğimizi yer çaylarımızı aldığımızda kitaplar yine ellerimizde ha bire okurduk. Emire abla okumayı bilmez, hep okuduğumuz kitapları merak eder ; keşke ben de sizin gibi okusaydım acaba o kitaplarda neler yazıyor diye sorunca bir gün ona :’’ Emire abla istersen sana bu romanı okuyayım, her gün bir iki sahife okurum istersen’’ dediğimde çok sevinmişti ’’Tamam kızım oku istemem mi hiç’’ Ve ben ona romanı her gün okuyor, o dinliyor, bazen romanın hüzünlü yerlerinde ağlıyordu. Bana diyordu ki : ’’Şimdi anlıyorum sizlerin yutacakmış gibi bu kitapları okuduğunuzu. Böyle güzel hikayeleri romanları nasıl sevdiğinizi ’’ derdi.
O da artık bizimle okuduğumuzu paylaşıyor ve mutlu oluyordu.
Emire ablanın çoğu zaman gözleri yaşlı idi. Kocası ondan hep bir erkek evladı olsun diye beklemiş ama onun beş tane kız çocuğu vardı. Kocası da Almanya’da bir Alman hanımla evlenmiş ,bu yüzden Emire abla çok üzülürdü. Hep benimle paylaşır bana anlatırdı üzüntülerini , ben de onu dinler ; üzülme bir gün istediğin olur bekle derdim.
Biz bir yandan okula koşuyor derslerimizi çalışıyor bitince de Tülay’ların bahçesinde çoğu zamanımızı geçiriyorduk. İşte böyle bir zamanlarda Tülay’lar Almanya’ya gittiler. Ben günlerce üzülüp ağladım. Arkadaşlarım, kardeşlerimdi onlar. Bir anda büyük bir olay olmuştu onların gidişi ve mektuplarımız artık bizi teselli ediyor, onlarla avunuyorduk. Tülay yazıyor ben yazıyorum her hafta postacı kapımızdaydı.
İşte mektupların böyle düzgün bir şekilde gelip gitmesi o günlerde durdu. Mektup yoktu Tülay’dan, ben her gün kapıda postacıyı bekliyordum ama yoktu. Sonra o yukarda yazdığım mektup geldi. Tabii Tülay’ın amca kızının mektubunun içinde geldi bu mektup.
Tülay : ’’ Ben sana hep yazıyorum ama sen mektup almadığını yazıyorsun, bu yüzden mektubumu Güllü’nün mektubu ile yolladım sana’’ diyordu.
Anladım ki benim evde birisi mektuplarımı alıp yok etmişti. O an da da kim olduğunu anlamıştım.
Neden bazı kişiler bu kadar acımasız ve kötü kalpli oluyorlardı. Ne istiyorlardı bizim masum mektuplarımızdan ve arkadaşlığımızdan. Kıskanç kalpleri anlamak mümkün değildi. Hep bir kötülük peşinde koşuyorlardı. Peki ne kazanıyordu bu kişiler.
Ve böylece biz hiç bir zaman ne arkadaşlığımızı ne de mektuplarımızı bırakmadık.
Haa Tülay’ın annesi iki erkek çocuk dünyaya getirdi Almanya ’da ...sanırım mutluluğu yakaladı.
Sınırsız mutlu dostluklara, sevgilere dileğim...
YORUMLAR
Şiirlerinizden sonra yazılarınıza bakmak istedim. Eve şiirlerinizdeki gibi öz sade ve duygu içerikli bir yazı okudum. Okuttuğunuz yazı için teşekkür ederim. Okurken bir yanda da gözümde canlandırmaya çalıştım. Bir bölümlük daha yazı çıkar sanki. Tülay "hastalığı" sormuş mesela kurguya eklenecek güzel bir konu. ardından ikincisi mektupları saklayanlarla ilgili konu. İşte bu yüzden bir bölüm daha yazılacak bir yazı derim. Şahsen bir okur olarak ben öyle bir beklentiye girmedi değilim. Yazarım, anlayışınız ve hoşgörünüze sığınarak böyle bir yorum yazmak istedim. Okuttuğunuz yazı için teşekkürler....
Aygün Deniz
Harika anı, mektup yazısı.
Yaşanmışlığın ta kendisi, gerçekçi
Tebrik ederim sende ki bu yazma ve okuma aşkını
Ve hala okuduğunu, yazdığını gördükçe inan çok mutlu oluyorum bu durumuna
Keşke herkes böyle yazma ve okuma aşkı tatsa!
Tebrik ederim çağlayan yürek sesini
nice eserlere Aygün
sevgiler, saygılar ve selamlar uzaklara