- 368 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
(KADININ VAROLUŞ HİKAYESİ) AYNUR TEYZE
Not: (Görseldeki resim temsilidir.)
Bazı insanlar vardır onları tanıdığınız için kendinizi çok mutlu hissedersiniz, biyolojik annemle karakterce aynı yapıda, adeta annem kadar çok sevdiğim rahmeti rahmana kavuşan merhume Aynur teyzeden bahsetmek istiyorum. Öksüz büyümüş, ilkokul mezunu, uzun ama biraz kilolu, nur yüzlü, dürüst mert, ahlaklı özü sözü bir, inançlı, merhametli, tevekkül sahibi tam bir Osmanlı kadını, tabiri caizse dört dörtlük bir anne, boş sözü, dedikoduyu asla sevmez, dili zikirde, elinde upuzun tespihi ne zaman görsem hep Kuran okur, yasin okurdu, herkese hayır dualar eder, ülkemiz için vatanımız, namusumuz için dualar ederdi. Nice kadınlar vardır ki erkeğim diye ortalıkta dolananlardan daha merttir, zoru gördüğünde sıvışmaz sorumluluğun tam bilincindedir, çocuklarını namerde muhtaç etmez, çalışır didinir. Oğlu ve kızı daha ilkokul çağlarındayken bir kaza sonucu eşini kaybetmiş, eşinin emaneti çocuklarını başkalarına muhtaç etmemek için çocuklarına hem anne hem baba olmuş, hayatın olanca zorluğunu yüklemiş sırtına, namusuyla çalışmış, evlere temizliğe gitmiş, şeker, tansiyon daha bir çok hastalığa kırklı yaşlarda yakalanmış. Çok talibi olmuş, çocuklarıma üvey baba kahrı çektirmem diye ölünceye kadar hiç evlenmemiş. Ömrü boyunca iffetsiz bir hayat yaşamamış, dini bütün, görmüş geçirmiş, dilinden duası zikri hiç eksik olmayan kalp gözü açık adeta ibadet delisi bir anne. İlk başlarda yakınları arayıp sorarken sonraları bu sormalar bayramdan bayrama olmaya başlamış, kadıncağız herkesin maddi durumu belli diyerek fazla dert etmemiş, eşinin kardeşleri ölen kardeşlerinin emanetine sahip durmak şöyle dursun kalan mirası kendi üzerlerine edip onları mağdur etmişler, kendi ailesi zaten fakirmiş. Akşama yakın semt pazarındaki tezgahlar kapanmaya yakın çarşıya gider milletin beğenip almadığı seçilmiş sebze meyveler daha ucuz diye alıp çocuklarını öyle besleyip büyütmüş, yavrum onu da bulamayanlar var Allah’ın verdiği nimet bu şükür, nimetin kötüsü olmaz yavrum dediği hala kulaklarımda çınlıyor. Tatlı dilini, güler yüzünü de unutamıyorum. Asla çalıp çırpmamış, hak yememiş. Acı üstüne acı, tek başına varlık mücadelesi veren gerçek kahraman bu kadın, asla dilenmemiş.
İnsanların yaşama hakkı direnme, mücadele gücü kadardır. Aynur teyze taşı sıksa suyunu çıkaracak cinsten biri, yılmamış yıllar yılları kovalamış, çocukları liseyi, üniversiteyi bitirmiş.Onları okutmuş adam etmiş. Detaylara girmiyorum, dul bir kadının yaşadığı zorluklar, merhum eşi için çocuklarına belli etmeden ağlamaları, evlatlarının baba özlemi yüreklerini hep yakmış. Oğlu doğup büyüdükleri şehirde Tıp fakültesini bitirmiş. İç Anadolu’da bir ilçede göreve başlamış. Annesini, kız kardeşini yanına almış bu sefer ki gözyaşları bir şeylerin mahrumluğundan değil sevinç gözyaşlarıymış, keşke babam da yanımızda olsaydı görseydi deyip birbirlerine sıkıca sarılıp ağlaşmışlar. İlk maaşıyla bir kurban kesip ihtiyaç sahiplerine dağıtmışlar. Genç doktor bey, küçük bir yer kiralayıp özel muayenehane açmış, mesai dışında boş vakitlerinde hastalarla ilgileniyormuş. Anlattığına göre muayehane her zaman iğne atsan yere düşmeyecek kadar yoğunmuş. İlçeden köylerden gelenlerle dolup taşarmış, tabi bu durum başka doktorlarla kendi arasında tatlı bir rekabete dönüşmüş. Herkes sen çok kazanıyorsun diyormuş ama işin aslı öyle değil. Aynur anne pozitif bir insan, oğlunun gönüllü sekreteri, hastaların terapisti, morallendiricisi. Eşiyle tartışan kadınlara, geliniyle yüz göz olanlara hep yapıcı nasihatler eder, kendinden misaller verip hayatta umutsuzluğa yer olmadığını, çalışmak, iyi kalpli olmak gerektiğini anlatırmış. Muayenehane çay, kahve içilen ve pastalar, kekler yenilen, hoş sohbetler edilen bir lokalden farksızmış. Bu duruma bazıları imrenirken bazılarını da kıskandırmış.
Doktor bey küçükken ateşlenip hastalanınca Aynur teyze taksi tutup çocuğunu muayene ettirmek ve ilaç alabilmek için parmağındaki alyans yüzüğünü sattığını ağlayarak anlatmıştı. Sanki çocuklarıyla arkadaş gibiydi, ailenin birbirine kenetlenmiş olması onları çelikten bile güçlü yapıyordu. Annelerinin sözünden dışarı çıkmayan evlatlar terbiyeli, vicdanlı, çevredeki onca kötülüğe rağmen kenar mahalle de yetişen bir gonca gülden farksızdılar. Aynur annenin Doktor oğluna tenbihi, parası olmasa dahi hiçbir hastayı geri çevirmeyeceksin, giyimi kuşamı, statüsü ne olursa olsun insan ayrımı yapmayacaksın. Annesinin nasihatlerini başı gözü üstünde tutan evladın sırtı yere gelmezmiş.
Muayenehane deki veresiye defteri bakkal defterine dönmüş, filan köylü lakabı gök olan Ayşe, okulun yanında sarı evi olan Şaziment, belediyenin karşısındaki Hanife hanım alacak listesi uzayıp gidiyor çoğunun soyismi de yok, telefonu zaten yok. Çoğu da uğramıyor, gelen de altı ay, bir yıl önce gelip muayene olmuştum deyip para bırakıyor, kimi para yerine yumurta, süt, peynir getiriyordu. Annemin merhameti ve aklıyla muayene karşılığında takas işinde baya uzmanlaşmıştık. Kara kara düşünmeye başlamış dr bey evin, işyerinin kiraları, ödenmesi gereken faturalar, bir de kısa dönem olarak askere gidecek celp gelmiş elde para yok, millette kalabalığa bakıp çok para kazandı zannediyor, annemin ricaları hiç bitmezdi. yavrum parası yokmuş, kocası ölmüş, dulmuş, çocukları da varmış, bu kadın sana dua edecek öyle parasız bakıver, bu adam işşizmiş parası yokmuş hele br muayene ediver sanki muayene hane değil düşkünler yurdu, miskinler tekkesi ya da darülaceze hayır kurumu olmuştuk. Annesiyle bu yüzden biraz tartıştılar, odasına gidip kapandı, sabaha kadar ağladı. Vatan hizmeti kutsaldır, veda günü, askere gitme günü gelip çatmıştı. Hiç ummadıkları bir şey olmuştu ilçede bu saf, temiz, kendilerinden saydıkları ailenin evini önünde davul zurna çalıyordu dr beyi askere uğurlamak için, üstü başı yamalı, elleri nasırlı yürekleri tertemiz amcalar, teyzeler sarılıp şimdiden hayırlı görevler, tezkereler diliyorlardı, cebine para sıkıştırıyorlardı bir yandan bu durum karşısında ağlamamak imkansızdı. Bu vefalı insanlar askerdeyken hala beni unutmamışlar asker ocağına dahi ptt yle bana havale gönderip muayane borcu diye not düşüyorlardı, anne baba duası almak insanın sırtını yere getirmez, Aynur teyze ölmeden 1 yıl önce kızıyla hacca gitti 72 yaşında vefat etti mekanı cennet olsun, kızı kamuda yönetici olarak çalışıyor, doktor bey ise büyükşehirlerimizden birinde mesleğini sürdürüyor. iyi insanlarla karşılaşmanız umuduyla, esen kalın.
Orhan ŞENTÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.