- 353 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENE-İ DEVRİYE
BİR YILIN ARDINDAN
Bugün çok sevdiğim doğaya gitmeyeceğiz; dereleri tepeleri koşmadan, dağları vadileri aşmadan, börtü böceği konuşturmadan, betimlemelere yer vermeyeceğiz, yalan yanlış yaşanmışlıkları törelere kurban etmekten uzak duracağız.
Günahıyla - sevabıyla, acısıyla - tatlısıyla, eğrisiyle – doğrusuyla, yalanıyla - dolamıyla, yanlışıyla –doğrusuyla; yerine göre sevgisiyle, güzel günlerin ezgisiyle bir yılı geride bıraktık. Bazen yüreğimize dolan tatlı bir hüzün, bazen küçük bir pişmanlık, çoğu zaman kabul gördüğümüz yeni fikirler ya da edebi bir söylem bizi buldu. Sevindik, üzüldük, pişmanlıklar da yaşadık…
Sene-i Devriye mi desek geçen bir yılın ardından yaşadıklarımızın ve de yazdıklarımızın adına?
Tam üçyüz altmış beş gün önce, takvim yapraklarına bakmamıza gerek bırakmayan telefonumuzun ekranı 09 Haziran 2020 tarihini gösterdiği bugün. Edebiyat defteri sitesini tanıma, inceleme ve üyelik işlemleri tamamladıktan sonra, değerli kalemler meclisine ilk yazımızı teslim ettiğimiz gün. Sadece yazımızı değil, kalemimizi hatta vicdanımızı da teslim ettik sanırım.
Mesleğimiz gereği ülkenin ondört ayrı güzel köşesinde görevimizi ifa etmeye çalışken, gittiğimiz her yerde ilkin bir çekingenlik, utangaçlık, hatalardan uzak durmaya çalışarak oranın kültürüne adapte oluncaya kadar söylemlerimiz ve tavırlarımızla temkinli davranmaya çalışırdık, acemilik dönemini bitirtinceye kadar. Eminim sizler de öylesiniz; yabancı bir ülkeye, bir şehre, hatta bir köye dahi ilk gittiğinizde üzerinizde bir çekingenlik çöker. Onun gibi bir şey… Acemisiydik, edebiyat defterinin usta kalemlerini okuyunca tedirginliğimiz bir o kadar daha artıyordu. Bereket versin bazı değerli usta kalemler sayesinde acemilik döneminden erken terhis olduk sayılır.
Defteri ziyaretimizin beşinci gününde seçki kurulu tarafından bir yazımız günün yazısına uygun görüldükten sonra ancak kendimize dönme imkânımız oldu. Teşekkürler Efendim…
Günlük yayınlanan şiirleri, öyküleri, hatıraları… okumaya çalışırken, aynı zaman değerli kalem sahiplerini tanıma fırsatımız oldu. Hani, halk arasında bazı söylemler vardır;
“Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğu söyleyeyim.”
“Kişinin iştir aynası …..” düsturu ile yola çıkarak yüzlerini görmediğimiz halde onurlu, erdemli, kalemleri keskin, yürekleri insan sevgisi ile dolu insanlar tandık. Bu konuda kendimi çok şanslı olarak kabul ediyorum. Çoğunun fikir ve düşüncelerinden yararlanmaya çalıştım, öykülerinde işledikleri konulara, anlatım tarzlarına dikkat ederek; kalemini doğa, insan ve toplum için kullananlara hayranlığım arttı.
Aslında; kaleminden, karakterinden, fikirlerinden yararlandığım değerli kalem sahiplerinin adlarını burada zikretmek isterdim. Lakin usul ve ekrana aykırı olur düşüncesiyle yazığım listeyi tekrar sildim. Tümüne ancak saygı duyarım. Özelime yazma zahmetinde bulunan, yazı hatalarımı düzeltmeye çalışan, bazı konularda adeta kılavuzluk yaparak uyarmaya çalışan siz değerli kalemdaşlarıma ayrı şükranlarımı sunarım.
Edebiyat Defteri yöneticileri ve seçki kurulu heyeti; işlerinizin ne kadar zor olduğunun farkına vardım. Günün şiirlerini ve yazısını belirlerken, kılı kırk yaran ciddiyetin farkına vardım. Bence çok adil bir yönetim örneği sergilediniz. Sizlere ayrı teşekkürlerimi iletirim.
Bilhassa yorum bölümlerinde; bazen hiç de arzu etmediğimiz gereksiz polemiklere şahit olduk. Hepsi de tatlılıkla neticelendi, çok seslilik örneği devreye girmiş oldu. Şahsım olarak aşinası olduğum doğa, insan ve toplum konularını işlerken edebi yönüne daha çok dikkat etmek istedim.
Birilerini düşüncelerinden ötürü kasıtlı eleştirmek ya da ileri gitmek haddi aşmak olarak bilirim, eleştirimiz olursa sadece kalemin azizliğine uğrayan basit noktalama işaretleri olabilir ancak; çünkü bendeniz henüz doğanın güzelliklerinde gezinen insanın topluma verebileceği ürünleri toplamakla uğraşan küçük bir fakı (talebe) seviyesine henüz ulaşabilmiş değilim.
İnsanları incitmeden yorumlarda bulunduk. Herkesin ideolojisine, fikir ve düşüncelerine saygıdan kusur etmeden, kimsenin inancına dokunmadan insanlığa, topluma vereceklerimizi itina ile işlemeye çalıştık sanırım, öyle biliyorum.
Yorumların güzel yanı insanları sevindirmek, saygıdan kusur etmemek, bilgi niteliğinde yapılan hatalardan arındırmak ve en değerlisi de kalem sahibini daha güzel şeylere teşvik etmek olarak bilirim. Bunları layıkıyla yapanları gördük ve elimizden geldikçe bizde kervana katılmaya çalıştık.
Kendine değer veren insanlar, insanlığın kadrini bilenlerdir ve bunu yapan çok kalem sahiplerini tanıdık. Kalemleri kin ve nefret yerine sevgi kokar, insanlık sevgisi... O sevgi seline kapılıp sürüklenmek bizi ihya eder. Haşa, kötü söz söylemekle başımız göğe ermez, oysa küçük bir mesajla insanları gülümsetmek dünyalara bedel olmaz mı?
Her daim günleriniz akşam olmadan gülümsemelerle geçsin... bizim de öyle.
09 Haziran 2021
Mehmet AKIN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.