DUGUNUMUZA BUYURUN
DUGUNUMUZA BUYURUN
Akşam olmuş...
Günün yorgunluğu çökmüş omuzlara. Anne akşamlık hazırlığında... Biraz sonra baba gelir saptan.
Akşamlık yenilip, yatılacak.Yarın ki işleri kovalama erkesi için.
Musti, soğuk su getirme hazırlığında ki;
Balkonun kanına,
"Tak!... Tak!...Tak!... " sesinin ardından:
-Keskün Emmiii!.. , Çiçek Baciiii!... ünleyişini duyar duymaz, koştu balkona.
Yolda, elinde öküzcü dayanağı. Balkona doğru bakan Pantagilin Hasan Emi.
-Ola... yegan!.. Şasogilin Şakir Ağanın selamı var. Babana soyla. "Ogumuzdaki Çarşamba dugunumuz var. Buyursunlar" dedi.
"Aleyküm selam Hasan emi... söylerim" dedi.
Hasan, komşuya doğru yol alırken, Musti’de okuntuyu eli pilekideki anasına aktardı.
Elinde güğüm, pınara doğru giderken; "Düğün, üç gün sürer. Şakir Emigil belki iki güne sıkıştırır. Bu iş gücün arasında. Hazırlık ise başlamıştır," diye için için aktı usundan.
"Hazırlığa dört beş kadınla başlanır. Uzak... Yakın... Hısım, akraba ve komşuyla...
Yufka açılır, erişte, silor kesilir sahan sahan, Böreklik yufka pişirilir tepsi tepsi. Bulgur, gendima ayıklanır, dövülür şinik şinik, pilav, keşkek için.
Komşulardan sahan, tepsi, peşhun , sini, tencere, kaşık, alınır emaneten. Uzak yakın.
Düğün evindeki uğraş, yakın komşulara da sıçrar. Uzaktan gelecek düğüncüyü ağırlamak için, konuk odaları hazırlanır. Yatılı yatısız duruma... yaza / kışa göre...
Yazın komşuya yaslınım az olur. Ama kışın odalara gereksinim var. Kolaylığı ise iş yoğunsuzluğu...
Konuk ağırlama, yatırmadır. Yeme, içme düğün evinindir. "
Sofrada konu oldu, düğün.
Konuşuldu. Enine boyuna...
Düğüne katılım Musti’ nin. Yüz açımı, annenin... Baba madende...
Makar olma coşkusuyla yattı, uyku tutmadı Musti’ yi. İlk kez makar olacak ya!... Kömürcüler Köyü’ne gelin almaya gidecek!.. "İyi ki yeni potin ve urbam alınık." Düğün tasarımları içinde gezinirken yorgunluk, coşkuyu yendi. Sabah ki harman, tarla çayır uğraşları arasına sığamadı düğün düşü.
Sayılı günler çabucak geçti. Harman döverken davul zurna sesi yayıldı koyağa. Çağırır oldu konu komşuyu;
"Haydin komşular, yolumuz uzak. Buyurun!..." dercesine.
Anası;
-Haydi oğlum. Hazırlan. Giyin kuşan. Yol uzaktır. Gelin görmeye gitmiştik geçen kışın. Geç kalmadan yol alırlar, diyerek öküzleri durdurdu harmanda.
Makarın toplanması, gelin alınacak yere göre değişir. Aynı mahallede olsa bile akşamdan oğlan tarafı kız evine gider. Konuk olunur. Örftür...
Musti, giyindi. Kuşandı dışarlık urbalarını, potinlerini. Kav kav yol aldı düğün evine. Karşılandı. Evin boynunda hazırlanmış alanda yerini aldı. Hoş geldin, kahvesini içti. Bir gurup ortada ağır barda "yaşaaa" (hura) çekerken, davul zurna eşliğinde.
Bazı makarcı, davul zurnaca karşılanarak girer alana. Oyun biter bitmez delikanlıbaşı, davul zurnacıya gösterir. Yol ezgisiyle karşılanır, alınır alana. Hatırlı, uzak yoldan gelen/ler. İndirir sevinmeliğini, yan cebine zurnacının. Alır gönlünü.
Davul zurna susmaz, düğüncüyü toplar. Oyun oynayanın yorulanı çekilir, dinginler geçer.
Eğlenme özlenmiştir. Kurtlar dökülür genç, yaşlıca.
Uzak yakın köylerden toplanılır birer beşer. Atlı, yaya.
Delikanlıbaşı, görev verir delikanlılara, hizmet sunum sıkıdüzeni için. Konuk karşılama, atlı ise atını, köy dışından konuk ise konaklayacağı eve yerleşim... Kahve sunumu... Yemek yedirme... Hizmeti kaçırmama, araç gereç kaybı özeni gibi durumlara olanak yaratmamak için..
Yemek yenir küme küme... Yola çıkmak için, gelinin köyüne doğru.
Ardından da çocuklar, kadınlar, kalan erkekler.
Yolun uzaklık yakınlığına göre yola çıkılır atlı, yaya..
Gelinin küheylanı ile yengenin halı heybeli atı ve semerli çeyiz atı/ları, makar ardında. Art arda. Önlerinde davul zurna... Durmaz çalar. Ezgileriyle inletir koyakları, ovaları. İnişli yokuşlu yol boyu.
Mezarlık da yok ki soluklansın beş on adım da olsa...
***
Kız evi, konuk karşılama hazırlığındadır. Gelen makar, konaklanacak. Düğüncüsüne yemek yedirir. Kahve konuklarla içilmecesine.
Karanlık bastı. Lüks, lamba, fenerle aydınlatılır alan/odalar. Hava serin... Odalar hazırdır. Yedek oda ile... Beklenenden fazla konuk gelirse ya...
Gelin evinde kadın düğüncü ağırlıklıdır. Kına yakılacak gelinin ellerine. Oğlan yengesi sıkıştırılacak gece boyu. Oyundan oyuna geçerek.
Derken köyün tepesinden davul sesi;
Dan!... Dan!... duyulur.
"Geliyoruz!..." der gibisine..
Yol boyu uzanık makarın önü, ağır ağır inmeye geçer inişi. "Arka yetişsin, toplu giriş yapalım dünür hanesine." diye.
Gençler önde, baba, akrabalar avlu önünde sıralı, karşılar. Buyur edilir alana/ odalara. Odalar doldukça yenisi açılır. Kahve sunulur...
Soluklandırılır.
Yol yorgunluğu giderilsin diye. Başlar oyun oynama. Oda oda...
Arada davul zurna kadınlara gider. Konuklar dinlendirilir.
Bir haber gelir. Delikanlılar odasından. "Kararınızı bildirin, yatacak mıyız sabahçı mıyız" diye?
Gece yatma... Ya da sabaha dek eğlenme makarın kararıyladır. Tartışılır. "Yatmayalım " sonucu iletilir odadan odaya.
Yatılacak olsaydı karar, konuklar dağıtılır. Konuğunu alan götürür. Yatırır. Sabah erken toplanmacasına.
Karar yatmayalım, eğlenelim sabaha dek olunca; konukların hiç biri yatamaz. Ayrılış olmayacak alandan/odalardan anımsatılır. Anlatılır makar yenilerine oda oda...
Zamanın ilerlediği bir anda Kör Vezir’ in arandığı yayılır. Başlar "Yok şuradadır, yok buradadır", diye söylence...
Musti, kümelerin her birine gidip, konuşulanları dinler. Anlamaya çalışır iyicene.
Kör Vezir’in gidebileceği evler belirlenir.
Delikanlibaşı, delikanlılara:
"Bulalım!.. Getirelim!... Yoksa altından kalkamayız" diyerek harekete geçirir, ekibini... Gittiği konağa odaklanılır. Baskın için. Yardım alınır. Kız tarafı gençlerinden... Cezalandırmak için adilce. Sıkıdüzene uymamanın karşılığı...
Kör Vezir’in odasındakilerden üç kişilik mahkeme kurulur. Delikanlı başkanı savcı.
Kör Vezir’in kaçaklığı uyuklayanları canlandırır. Gecenin odağı olur. Hele de kayınpederinin yeğeninin evinde oluşu gençleri coşturur. Uykular iyice kaçar.
Savcı, timine;
-Bir kızağa zar yerleştirin. Suçluyu yataktan aldığınız gibi zarın içinde getirin. Getirirken üşütmemek için zarın dışında çala yakın.
Emrini alan ekip, yol gösterici ile yürür suçluyu düğün alanına getirmeğe. Bakılmaz yaşına, orta yaşına, gençliğine.
Ev, köyün dışında bir ev. Uyulmamıştır karara. Suç işlenmiştir. Yerine gelecek. Böyle görülmüş, böyle bırakılacak geleceğe. Sıkıdüzen sıkıdüzendir.
Doğru bulgu, timi yormaz. Uykuda alınır kaçak.. Güçlük çıkarmaz.Taşıttırır kendini. Pijamaları ile kızaktaki zara .
Şakaya şaka.
Zarın etrafına çala sarılır. İki kişi kızağı çeker. İki kişi de zarı tutar sağlı sollu. Düşmemesi, devrilmemesi için. Biri de çala söndükçe tutuşturur. Düğün evine doğru, güle oynaya yol alınır ay aydınlığında. Değişim yapıla yapıla. Suçlu mahkeme huzuruna çıkarılır. Zararsız ziyansız.
Mahkemelerde ceza; suya basma, yiyecek alma, kaçanın damada yakınlığı, ağırlığı gibi etkenliğine göre verilir...
Kaçan arandığını haber alır, arayanlara yakalanmadan, düğün alanında yerini alırsa, cezadan kurtarır kendini.
Mahkemede; sav (iddia), savunma derken karar çıkar. Genellikle; "uykusu gelmiş madem, götürün kürüne basın da kaçsın uykusu" diye. Bakılmaz soğuğa, sıcağa basılır kürüne.
Sabaha değin eğlenilir. Oyun oynanır. Davul-zurna susmaz. Bir o odaya, bir bu odaya, bir kadınlara gezer durur.
Davul zurnasız anlarda da çeşitli oturak oyunları; deve oyunu, yüzük kimde, sıra türküsü söyleme, v.b. ile doldurulur.
Kadın odasında da "oğlan yengesine" eziyet görünümlü şaka oyunları, sözlü ezgilerle ve davul zurnalı eğlentilerle sabahlanılır.
Sabah kahvaltısı, "pişi" pişirilerek yaptırılır gelin alayına. Yanında pekmez, bal ile...
Kahvaltının ardından; ev kuranlara katkıda bulunulur. Gezdirilir tepsi. Atılır paralar. Boş geçilmez, gönülden koptuğunca...
Tepsi gezdirenin peşindedir davulcu. Sevinmelik payını almak için. Davul da bozukluklarla payını alır.
Bir taraftan da gelin hazırlanır. Davul zurna gelin evi önünde.
Kız ana babasının yüreklerine düşük, korun ateşi gittikçe harlanır. Nazlı çiçeklerinden uzaklanışıma adım adım ilerletilir. Gözlerdeki doluluk saklanılmazlaşır yer yer. Verir olurlar ele kendilerini. Hele de ana...
Gelini evden çıkarmak kolay olmaz. Yenge, sağdıç ve kayınbaba önüne çıkan setler aşıla aşıla. Kapı, tutma, çeyiz sandığına oturma,... kemer bağlama kardeşlerin şakaları ve kız tarafı delikanlıbaşı ile sağdıç arasında eziyet şakalarında ki anlaşılırlıklar / anlaşmazlıklar geçile geçile, çözüle çözüle ilerlenilir.
Yayılır "gelin ağlatma ezgi sesi";
Hüzünlenimi doruğuna çıkarır gelinin anası babasında...
Çeyiz yüklenir, hazırdaki ata(lara). Ayrılır, düşer yola. Konacağı eve doğru...
Gelin, eşikten adımını dışa attı mı oğlan yengesine geçer egemenlik. Binilir atlara, önde oğlan yengesi, ortada gelin, kırmızı duvaklı. Onun ardında kız yengesi atları peş peşe... Gelinin sağında solunda erkek kardeşleri/ yakınları koltuklardan tutuk. Gelinin atının sahibindedir yuları.
Kuşluğa doğru yolculuk başlar.
Uğurlar ana babası, yüreklerinde ki korun harıyla... Baka kalır ardından. Bir hafta sonra "ayak dönümüne" gelişinde görüşme umarıyla...
Yol boyunca ip, cerek gerer çocuklar ablalarını göndermemesine. Sağdıç/kayınbaba açtırır yolu her kezinde.
Şakalar devam eder, yol boyu...
Davul zurna, yol havaları ile neşe katar. Atlılar makarın önünde atlarını ısıtır, hırslandırır. İleri giderek, geri dönerek. "At yarışı ezgisi" ile coşturur papağa koşuş için... Belirlenen sınıra değin... Hiç biri sınırdan önce kaçmaz muştuya damada.
Atına güvenen "papağa" gitmek için can atar. Atının ününe ün katmaktır ereği.
"Gelini aldık, geliyor." muştusunu damada ilk ulaştıranın atının boynuna birincilik valası bağlanır. Aldığı fincandaki kahveyle döner, alır sevinmeliğini. İkinci, üçüncülere de vala bağlanır. Sıralama imi için.
"Oooo!... oda ne!... Koçun boynuzundan tutmuş çobanın biri yol ortasında duruyor."
Başlar. "Yandı çoban. Gelin koçu kaldırır. Yok yok kaldıramaz," kaynaşışı...
Kaynar fokur fokur makar. Kokmuş gibi.
Gelinin atı, çobanın yanına gelir. Durur.
"Koç da koç hani!..Dana gibi"...
Kaynata, bilek gücüne güvenirse; koçun gelinin olması için kaldırma denemesine izin verir. Güvenmezse çobana sevinmelik verir, açtırır yolu.
Makar durur.
Çevrilir gelin atının çevresi.
Seyir var!...
An(a) tanık olmak var.
Savlar öne sürülür. "Kaldırır-kaldıramaz" diye... Davul zurna susar. Ses soluk kesik. Gözler, kulaklar; koçta, gelinde, kaynatada ve çobanda...
Gezindi. Durdu... İleri. Geri... Aşağı... Yukarı...Sağa sola...
Bu gürültü patırtı içinde çoban yolu açar. Anlaşılır ki "sevinmelik alındı."
Davul zurna yola devam dercesine ezgisine kaldığı yerden devam eder.
Kız tarafı delikanlıları ile sağdıç, yola çıkmadan anlaşmamışlar ise; sağdıcı göz altında tutar. Kaçırmazlar. Oğlan taraftarları da kaçışına olanak yaratma çabasında olur. Gizlilik içinde.
Sağdıç çerez atacak güveyiyle hardamada. Gelinin eve gelişini karşılayacak yan yana.
Gelin yanlı gençlerce; sağdıca o olanağı vermemektir. "Sen misin istediğimiz sevinmeliği vermedin," cezası.
Kömürcüler köyünün hudut geçişinde de arka taraf durur. Davul zurna susar. Delikanlılar; ayak bastı harcı ister. Gelenektir.
Sağdıç ortalarda yok. Kayınbaba görür delikanlıları.
Alınan sevinmelikler, biriktirilir. Birlikte tüketilir uygun zamanda.
Tırmanılan yokuşun ortasında yatar iki genç. Toplanır kalabalık. "Ne var? Ne oldu diye."
Bazı gençlerin yokuşu çıkış erkelerinin tükenikliği iletilir, oğlan yengesine. Kete, pişi alınır. Yedirilir lokma lokma, cana getirilir açlar.
Yenge hazırlıklıdır. Heybe süs değil ya atta.
Dura yürüye yol tükenir. Uygun alanlarda horon tepilir. Davulcu ve zurnacının yorulacağını kimse umursamaz.
Atlılar düz tarlada iki takım olur. Karşılıklı yer alırlar. At yarışı ezgisi eşliğinde oynanır ata kalıtı cirit...
Coşku içinde izlenilir.
Bazen de gelin indikten sonra oynanır cirit. Düğün evi uygun alana açıksa. Tarlalar boş ise...
Damat evine ulaşır davul zurna sesi. Ses kulaklarda netleştikçe bacalara, balkonlara çıkılır. Çocuklar makarı karşılar küme küme. Sağdıçla güvey giriş kapısı üstünde hardamada yerlerini alma girişiminde...
Ellerinde çerez torbası ve tüfekle. Hardamada esas duruştadırlar. Düğün alayı kapı önünde toplanır. Arka geldikçe aralar sıkılaşır. Alan daraltılır olduğunca. Atlılar atlarının üzerinde sarar yorgun ve dingin kalabalığı. Gelin atı, konağın giriş kapısına yaklaşır. Devinim durur. Gözler sağdıç ve damatta. Şemsiyeler açık. Ters çevrili. Şeker, para, ..., içine düşsün diye. Bir şemsiye de gelinin başına tutuk.
Damatla sağdıç, çerez torbasını açar. Torbadan bozuk para, şeker, nohut, leblebi v.b.ni saçarlar aşağı doğru.
İnenlerin ardında çocuklar.
Çerez, baş ve gözleri yukarıdakilerin ulaşımına olanak vermek için sağa sola serpilir. Payına düşen, ağzını tatlandırır. Ardından da silah patlar. Gelinin geldiği dosta düşmana duyurulur.
Alanda bir kaynaşımdır başlar. Oğlan yengesi atından iner. Atı alandan ayrılır. Gelinin atı yaklaşır eşiğe. Bakır kazan getirilir rahat insin diye. Örtünün altında kaşık saklı. Kuvvetini ölçecek kaynana.
Kardeşler indirmez gelini. "Ahırdaki hangi ineğin, komdaki hangi koyunlar gelinindir" sözünü alma peşindeler kaynanadan.
Kız köylü/mahalleli delikanlıların oğlak/ kuzu eti çekmiştir canları. Bu olanak kaçmaz. Kuzu/oğlak gelir. Kurban edilir. İnek, koyun sayı ve sözleri somutlaşır.
Gelin, kazana ayak basar basmaz gizlenik kaşığın "çat" sesi alkışa boğar ortamı.
Gelin basamakları çıkarken, damatla sağdıç hardamadan kaybolur. Yakayı kaptırmazlar Kömürcülülere...
Sıra tanışım ve yol yorgunluğu giderim anındadır. Tüm odalar doludur. Gelinle damadın tanışım,, yorgunluk ve kahve içimine ambar kalıktır.
Kesilen kuzu yedi emine teslim edilir. Pişirilmek üzere. Yedi emin, koruyarak, güvenlice konuklarının emanetini teslim etme uğraşında. Kaptırmaz arkadaşlarına...
Konuklar, ayrılan odaya alınır. Sunuma kahve ile başlanır. Giderilir yol yorgunluğu. Yemek yemenin ardından eğlenmeye, oyun oynamaya hazırlık için...
Yemek ardından damatla tanışım sırada. Sağdıç ve damat tanışıma dek saklanıklar.
Kayınbiraderlerle damat tanışımı kolay olmaz. Sigara sunumu yapılır. İçen içmeyene. Sağdıç dağıtır, damat ateşlesin diye...
Yakabilirse...
Oda duman içinde. Kaç kutu kibrit tükenir, çakmak değişir. Damat da sayamaz. Gülünür, eğlenilir. Şakalaşılır.
Kışın kolaydır damat için. Yakılamayan sigara, sobadan alınan yanmakta ki yarmança dayanır.
Tüm konukların sigarası yanınca ...
Damat, sağdıç özgürdür.
Birlikte vur patlasın davul, çatlaşın zurna eğlenilir. Kız tarafının kuzuyu çaldırmadan yeme kuşkuları akıllarını meşgul ede ede. Güle oynaya. Çalınırsa da belleğin köşesine not edilir, başka birinde çıkarmak üzere acıyı.
Gün boyu eğlenme erkeklerdedir. Ertesi gün yüz açımı kadınlarda diye. Akşam oldukça dağılım başlar. Köyüne dönecekler döner. Gelinin yakınları yüz açımını bekler. Konaklayacağı hanelerde .
Musti’de uyku gözleri zorlamaya başlar. Düğüncü deneyiminde. Evin yolunu tutar.
"Belki yarın annemle gelirim" umarıyla.
Kızlar oynar, oğlanlar izler gizli açık. O da çocukluğu arkada bıraktı. Gençlik sınıfına yazdırdı kendini. Babasının yerine düğüncü olarak.
Sabah kuşluk sonrası allı, morlu, yeşilli , renga renk giyinik yaşlı, genç, kadınlar toplanır düğün evinde. Alan kadınlarındır. Bir de çocukların. Arkadaşları da yalınız koymaz damadı. Amaç, kızları gözlemektir. Yavuklular uzak yakın bakışımla iletişim kurmaktır.
İkindi sıraları sağdıç girer alana. gelin köşesinde dinlenirken. Yengeler sağında solunda. Kaynana gelinin yakınlarında.
Sağdıç kamayı çıkarır kınından. Kamanın ucunu takar yüzü saklayan valanın ucuna... Aşağı yukarı esnetirken; kaynanaya sorar; "Dilini mi keseyim, huyunu mu"? Sessizlik çöker alana...Üç kez yineler tane tane.
Bekler kaynananın yanıtını. Meraklıca...
Kaynana vermez yanıtını. Düşünür... Taşınır... Büyüklerin önermelerini değerlendirir. Sağa, sola, arkaya, ileri bakınarak."Kız dilini de... Dilsiz olsun. Yormasın seni... Kız huyunu de... Huylu olsun. Söz dinlesin. Uyumlu olsun," gibi...
Sonunda; "dili/ huyu" sözü duyulur. "İyi ettin, yanlış yaptın" sesleri arasında...
Kamanın ucu gelinin başına attırır valayı, açılır yüzü gelinin...Başlar:
"Tuu... tuu!... Maşallah!... Güzelmiş... söylemleri ile alkış sesleri karışır birbirine.
Alır kızlar aralarına gelini oynanır oyunlar. Damat ve arkadaşları girer oyun alanına kızlı erkekli, kayınlı, kaynatalı, kaynanalı, nineli dedeli barlarla devam eder.
Yorulan, yolu uzak olan başlar alanı boşaltmaya...Bir de bakılır ki kimse kalmamış.
Musti de annesiyle ayrılır. Yarıda bıraktıkları harmanı dövmeye...
2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.