- 330 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GERİ GELEN ÇOCUKLUK
Eline sade kahvesini alan kadın pencerenin kenarına oturdu. Gözlerini ufuklara dikti. Bahara veda busesi söyleyen dağların yamacında asılı geçmişine baktı. Tıpkı bahar gibi çocukluğunu da gömmeye çalışan dağlara koşmak istedi. Zihnini tırmalayan ayak izleriyle bir iki laf etmek istiyordu.
Yazın ilk günleriydi. Hüzün dolardı bu mevsimde yüreğine. Düşmandan kaçar gibi şehrin boğucu havasından kaçar, çam ağaçlarının koynunda nefeslenirlerdi çocukluğunda.Deli çay da gelmelerinin şerefine gürül gürül akardı. Sabahları yakılan ateş kokusu uzaklardan duyulur, herkes çayın demlendiğini anlardı.
Derinlerden bir nefes aldı kadın. Kahvenin son yudumunda sepkinli yağmur cama çarparken, sesi de yanaklarını tokatlıyordu. İrkildi birden.Duyguları yer değiştirdi.
Kıvırcık bukle bukle saçlı kız, yeşil gözleriyle karşısına oturmuş gülümsüyordu. Sarı pantolonuna uygun sarı gömleğine beyaz kelebek tokaları eşlik ediyordu.
“Merhaba” dedi. Uzun zamandır gelmek istiyordum yanına, okula gidiyorum, evde kardeşlerim var onlarla ilgileniyorum. Bak kıyafetim güzel mi. Sarıyı severim ama en çok yeşili. Sen hüzün kokuyorsun bir süredir. Yürek duvarında ince bir sızı. Boğuluyor musun dünya denizinde.
Kanatların olsa seni dünyanın başka ülkelerine götürürdüm. Bak bütün insanların sıkıntısı var derdim. Zengin-hasta, zeki- fakir, her şeyi olan mutlu değil.
Ben de zar zor okula gidiyorum. Annem evde yok. Kardeşlerime bakıyorum.
Yaşamak zor. Yapacak bişe de yok, yaşamak zorundayız kendimiz, hayallerimiz için.” dedi küçük kız.
Kadın gözlerini ovuşturdu, uyuyorda rüya mı görüyordu. Bedenini sarstı. Lavobaya gidip yüzünü soğuk suyla yıkadı. Şaşkınlık içinde salona geldi. Kimsecikler yoktu. Rahatlamış şekilde telefonunu eline aldı. Sosyal medyada gezinmeye başladı.
Hay Allah yine çocukluğunun geçtiği köyden resimler atmışlardı. Baktı uzun uzun. Yastığını düzeltip uyumaya geçecekti ki, kanepenin kenarında küçük kız ;
-“Sen benden korkuyorsun ama ben seni çok seviyorum.”dedi. Başına battaniyeyi çekip saatlerce ağladı.Aylardır evin içinde olmasından akıl sağlığını bozmuş olmalıydı.Ellerinin tersiyle gözyaşlarını sildi. “Artık büyümek istiyorum.” diye bağırdı.
Telefonun tuşlarına hızlıca bastı;
-“Buyurun efendim Özlem Pekmezcioğlu’nun psikiyatri merkezi, nasıl yardımcı olabilirim.” dedi.