- 318 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yalana dolanma
Yalan, ilk söylendiğinde mutluluk gibi kısa ve göz kamaştırır. Oysa gerçekler hep acı ve hüzünle kararan geceye benzer.
Bize en yakışan elbisede hüzün değil mi ki zaten. Gözyaşlarımızla donattık her yanımızı. Hüzün kısık alevde pişen kahve gibi, acımsı. Her Hüznün bir anısı bir resmi var yüreğimizde, bu yüzden anlamı silinmiyor hafızamızdan. Hüzün her adımımızda radar gibi engelleriyle bekliyor bizi. Kahkalarımızın ortasında bile hemen misafir olup yarıda kesen reklam filmi gibi oturur yüreğimize.
Hayatımız hüzün imparatorluğunu kurmuş, sevinç ve mutluluk bayram günleri gibi sınırlı sayıda. Karagün Dostu belki de bu yüzden kıymetli. Yalanla örülmüş duvarlardan, su sızar, nem alır. Buz dağı gibi her zaman doğru karşısında erimeye mahkumdur. Yalan esirdir. Suçluluk hissiyle nerde bir polis görse hemen benzi sararır, yüzü morarır.
Doğru olan eğilmez, alnı ak yüzü açıktır, güneş doğmasada, yüreğiyle aydınlatır dünyayı. Sevgisiyle donatır gönlümüzü. Yalan dilden dile gider, kalıcı olma değeri yoktur. Yalan çenemizi yorar, tıpkı sakız gibi. Gönülden gönüle gidenlere selam olsun. Hatır kalır, adımlarımız mührünü vurur her sevdanın alnına.
Yalanla atılan temellere, deprem bile tenezzül edip
Uğramaz bile. Ağızdan çıkarken onlar yıkık doğar çünkü.
İçimde /KİLER Melikşah Selçuklu
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.