- 3599 Okunma
- 7 Yorum
- 5 Beğeni
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK'ün BİYOGRAFİSİ
MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK’ün BİYOGRAFİSİ
Aslen Karaman ili Kızıllar aşireti(Taşkale Kasabası) köyünden’dir.
Mustafa Kemal Atatürk
Doğumu;(19 Mayıs 1881, Selanik
Vefatı;10 Kasım 1938, İstanbul)
Türk Kurtuluş Savaşı’nın askeri ve siyasi lideri,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve 1923’ten 1938’e dek görev yapmış ilk Cumhurbaşkanı,
Türk Ordusu Mareşali ve daha öncesinde bir Osmanlı paşası.
Öğrenim çağına gelince;
Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde öğrenime başladı,
sonra babasının isteğiyle Şemsi Efendi Mektebi’ne geçti.
Bu sırada babasını kaybetti (1888).
Bir süre Rapla Çiftliği’nde dayısının yanında kaldıktan sonra Selânik’e dönüp okulunu bitirdi.
Selânik Mülkiye Rüştiyesi’ne kaydoldu. Kısa bir süre sonra 1893 yılında Askeri Rüştiye’ye girdi.
Bu okulda Matematik öğretmeni Mustafa Bey adına "Kemal" i ilave etti.
1896-1899 yıllarında Manastır Askeri İdâdi’sini bitirip, İstanbul’da Harp Okulunda öğrenime başladı.
1902 yılında teğmen rütbesiyle mezun oldu.
Harp Akademisi’ne devam etti. 11 Ocak 1905’te yüzbaşı rütbesiyle Akademi’yi tamamladı. 1905-1907 yılları arasında Şam’da 5. Ordu emrinde görev yaptı. 1907’de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. Manastır’a III. Ordu’ya atandı.
19 Nisan 1909’da İstanbul’a giren Hareket Ordusu’nda Kurmay Başkanı olarak görev aldı. 1910 yılında Fransa’ya gönderildi. Picardie Manevraları’na katıldı. 1911 yılında İstanbul’da Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışmaya başladı.
1911 yılında İtalyanların Trablusgarp’a hücumu ile başlayan savaşta, Mustafa Kemal bir grup arkadaşıyla birlikte Tobruk ve Derne bölgesinde görev aldı. 22 Aralık 1911’de İtalyanlara karşı Tobruk Savaşını kazandı. 6 Mart 1912’de Derne Komutanlığına getirildi.
Ekim 1912’de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır’daki birliklerle savaşa katıldı. Dimetoka ve Edirne’nin geri alınışında büyük hizmetleri görüldü.
1913 yılında Sofya Ateşemiliterliğine atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Ateşemiliterlik görevi Ocak 1915’te sona erdi.
Bu sırada I. Dünya Savaşı başlamış, Osmanlı İmparatorluğu savaşa girmek zorunda kalmıştı. Mustafa Kemal 19. Tümeni kurmak üzere Tekirdağ’da görevlendirildi.
1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’nda, Mustafa Kemal Çanakkale’de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf Devletlerine "Çanakkale geçilmez! " dedirtti. 18 Mart 1915’te Çanakkale Boğazını geçmeye kalkan İngiliz ve Fransız donanması ağır kayıplar verince Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya karar verdiler.
25 Nisan 1915’te Arıburnu’na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı’nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915’te Arıburnu’nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos’ta Anafartalar Zaferini kazandı.
Bu zaferi 17 Ağustos’ta Kireçtepe, 21 Ağustos’ta II. Anafartalar zaferleri takip etti. Çanakkale Savaşlarında yaklaşık 253.000 şehit veren Türk ulusu onurunu İtilaf Devletlerine karşı korumasını bilmiştir. Mustafa Kemal’in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirmiştir.
Mustafa Kemal Çanakkale Savaşları’dan sonra 1916’da Edirne ve Diyarbakır’da görev aldı. 1 Nisan 1916’da tümgeneralliğe yükseldi. Rus kuvvetleriyle savaşarak Muş ve Bitlis’in geri alınmasını sağladı. Şam ve Halep’teki kısa süreli görevlerinden sonra 1917’de İstanbul’a geldi.
Velihat Vahidettin Efendi’yle Almanya’ya giderek cephede incelemelerde bulundu. Bu seyahatten sonra hastalandı. Viyana ve Karisbad’a giderek tedavi oldu. 15 Ağustos 1918’de Halep’e 7. Ordu Komutanı olarak döndü.
Bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918’de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi. Bu ordunun kaldırılması üzerine 13 Kasım 1918’de İstanbul’a gelip Harbiye Nezâreti’nde (Bakanlığında) göreve başladı.
Mondros Mütarekesi’nden sonra İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarını işgale başlamaları üzerine;
Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktı. 22 Haziran 1919’da Amasya’da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını " ilan edip Sivas Kongresi’ni toplantıya çağırdı.
23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4 - 11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi’ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı. 27 Aralık 1919’da Ankara’da heyecanla karşılandı.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması yolunda önemli bir adım atılmış oldu. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Türk Kurtuluş Savaşı 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’I işgali sırasında düşmana ilk kurşunun atılmasıyla başladı. 10 Ağustos 1920 tarihinde Sevr Antlaşması’nı imzalayarak aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşan I. Dünya Savaşı’nın galip devletlerine karşı önce Kuvâ-yi Milliye adı verilen milis kuvvetleriyle savaşıldı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi düzenli orduyu kurdu, Kuvâ-yi Milliye - ordu bütünleşmesini sağlayarak savaşı zaferle sonuçlandırdı.
Mustafa Kemal yönetimindeki Türk Kurtuluş Savaşının önemli aşamaları şunlardır:
Sarıkamış (20 Eylül 1920), Kars (30 Ekim 1920) ve Gümrü’nün (7 Kasım 1920) kurtarılışı.
Çukurova, Gaziantep, Kahramanmaraş Şanlıurfa savunmaları (1919- 1921)
I. İnönü Zaferi (6 -10 Ocak 1921)
II. İnönü Zaferi (23 Mart-1 Nisan 1921)
Sakarya Zaferi (23 Ağustos-13 Eylül 1921)
Büyük Taarruz, Başkomutan Meydan Muhaberesi ve Büyük Zafer (26 Ağustos 9 Eylül 1922)
Sakarya Zaferinden sonra 19 Eylül 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi Mustafa Kemal’e Mareşal rütbesi ve Gazi unvanını verdi. Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması’yla sonuçlandı. Böylece Sevr Antlaşması’yla paramparça edilen, Türklere 5-6 il büyüklüğünde vatan bırakılan Türkiye toprakları üzerinde ulusal birliğe dayalı yeni Türk devletinin kurulması için hiçbir engel kalmadı.
23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu müjdelenmiştir. Meclisin Türk Kurtuluş Savaşı’nı başarıyla yönetmesi, yeni Türk devletinin kuruluşunu hızlandırdı. 1 Kasım 1922’de hilâfet ve saltanat birbirinden ayrıldı, saltanat kaldırıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu’yla yönetim bağları koparıldı. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet idaresi kabul edildi, Atatürk oybirliğiyle ilk cumhurbaşkanı seçildi. 30 Ekim 1923 günü İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Atatürk Türkiye’yi "Çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak" amacıyla bir dizi devrim yaptı.
Bu devrimleri beş başlık altında toplayabiliriz:
1. Siyasal Devrimler:
· Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
· Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
· Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
2. Toplumsal Devrimler
· Kadınlara erkeklerle eşit haklar verilmesi (1926-1934)
· Şapka ve kıyafet devrimi (25 Kasım 1925)
· Tekke zâviye ve türbelerin kapatılması (30 Kasım 1925)
· Soyadı kanunu ( 21 Haziran 1934)
· Lâkap ve unvanların kaldırılması (26 Kasım 1934)
· Uluslararası saat, takvim ve uzunluk ölçülerin kabulü (1925-1931)
3. Hukuk Devrimi :
· Mecellenin kaldırılması (1924-1937)
· Türk Medeni Kanunu ve diğer kanunların çıkarılarak laik hukuk düzenine geçilmesi (1924-1937)
4. Eğitim ve Kültür Alanındaki Devrimler:
· Öğretimin birleştirilmesi (3 Mart 1924)
· Yeni Türk harflerinin kabulü (1 Kasım 1928)
· Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması (1931-1932)
· Üniversite öğreniminin düzenlenmesi (31 Mayıs 1933)
· Güzel sanatlarda yenilikler
5. Ekonomi Alanında Devrimler:
· Aşârın kaldırılması
· Çiftçinin özendirilmesi
· Örnek çiftliklerin kurulması
· Sanayiyi Teşvik Kanunu’nun çıkarılarak sanayi kuruluşlarının kurulması
· I. ve II. Kalkınma Planları’nın (1933-1937) uygulamaya konulması, yurdun yeni yollarla donatılması
Soyadı Kanunu gereğince, 24 Kasım 1934’de TBMM’nce Mustafa Kemal’e "Atatürk" soyadı verildi. Atatürk, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, Devlet-Hükümet Başkanlığı düzeyindeydi.
29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk’ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti. 15-20 Ekim 1927 tarihinde Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyet’in kuruluşunu anlatan büyük nutkunu, 29 Ekim 1933 tarihinde de 10. Yıl Nutku’nu okudu.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923’de Latife Hanımla evlendi. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı.
1937 yılında çiftliklerini hazineye, bir kısım taşınmazlarını da Ankara ve Bursa Belediyelerine bağışladı. Mirasından kızkardeşine, manevi evlatlarına, Türk Dil ve Tarih Kurumlarına pay ayırdı. Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi çok severdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine aşırı ilgisi vardı. Tavla ve bilardo oynamaktan büyük keyif alırdı. Sakarya adlı atıyla, köpeği Fox’a çok değer verirdi. Zengin bir kitaplık oluşturmuştu. Akşam yemeklerine devlet ve bilim adamlarını, sanatçıları davet eder, ülkenin sorunlarını tartışırdı. Temiz ve düzenli giyinmeye özen gösterirdi. Doğayı çok severdi. Sık sık Atatürk Orman Çiftliği’ne gider, çalışmalara bizzat katılırdı.Fransızca ve Almanca biliyordu.
Atatürk’ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova’da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara’ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu.
Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana’ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü.
Ülkü edindiği millî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs’ta Ankara’ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul’a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu.
Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı’nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul’a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938’de Hatay Antlaşması’nın yürürlüğe girmesi Atatürk’ü çok sevindirip moralini düzeltti.
Temmuz sonlarına kadar Savarona’da kalan Atatürk’ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı’na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O’nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu.
Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938’de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Ekim ayı ortalarında durumu düzelir gibi oldu. Fakat, çok arzuladığı hâlde, Ankara’ya gelip cumhuriyetin on beşinci yıl dönümü törenlerine katılamadı.
29 Ekim 1938’de kahraman Türk Ordusu’na yolladığı mesaj, Başbakan Celâl Bayar tarafından okundu. "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferlerle beraber medeniyet nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!" sözü ile Türk Ordusu’nun önemini belirtmiştir.
Yine aynı mesajda "Türk vatanının ve Türk’lük camiasının şan ve şerefini, dahilî ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni, her an ifaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır" diyerek Türk Ordusu’na olan güvenini belirtmiştir.
Atatürk 1 Kasım 1938’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı.
Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi’nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi’nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti.
Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu’nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.
Atatürk’ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk’ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi. Dolmabahçe Sarayı’nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı.
Büyük, küçük bütün devletler onun cenaze töreninde bulunmak üzere temsilciler göndererek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar gönderdiler. 16 Kasım günü Atatürk’ün tabutu, Dolmabahçe Sarayı’nın büyük tören salonunda katafalka konuldu.
Üç gün üç gece, gözü yaşlı bir insan seli ulu önderine karşı duyduğu saygı, minnet ve bağlılığını ifade etti. Cenaze namazı 19 Kasım günü Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. On iki generalin omzunda sarayın dış kapısına çıkarılan tabut, top arabasına konularak, İstanbul halkının gözyaşları arasında Gülhane Parkı’na götürüldü.
Buradan bir torpido ile Yavuz zırhlısına nakledildi. Büyük Ada açıklarına kadar, donanmamız ve törene katılmak için gelmiş olan yabancı gemilerin eşlik ettiği Yavuz zırhlısı cenazeyi İzmit’e getirdi. Burada Yavuz zırhlısından alınan cenaze, özel bir trene kondu.
Atatürk’ün vefatı üzerine cumhurbaşkanı seçilen İsmet İnönü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, bakanlar, Genelkurmay Başkanı, milletvekilleri ile ordu ve devlet ileri gelenleri tarafından karşılanan cenaze, Türkiye Büyük Mîllet Meclisi önünde hazırlanan katafalka kondu. Ankara halkı da onun cenazesi önünden saygıyla geçerek son görevini yaptı. 21 Kasım 1938 Pazartesi günü, sivil ve askerî yöneticiler ile yabancı devlet temsilcilerinin hazır bulunduğu ve on binlerce insanın katıldığı büyük bir tören yapıldı. Daha sonra Atatürk’ün tabutu katafalktan alınarak, Etnografya Müzesinde hazırlanan geçici kabre kondu. Türk milleti daha sonra, bu büyük insana lâyık, Ankara Rasattepe’de bir Anıtkabir yaptırdı.
10 Kasım 1953’te Etnografya Müzesinden alınan Atatürk’ün naaşı Anıtkabir’e getirildi. Burada yurdun her ilinden getirilmiş olan vatan topraklan ile hazırlanan ebedî istirahatgâhına yerleştirildi.
* ATATÜRKÜN VECİZELERİ
Cumhuriyet sizden düşünceleri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!
Bu ulusa ve ülkeye hizmet görevi bitmeyecektir.
Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur.
Ne mutlu "Türküm" diyene.
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Bu millete çok şey öğretebildim ama onlara uşak olmayı bir türlü öğretemedim.
Yurtta sulh, cihanda sulh.
Sizlere saldırmanızı değil, ölmenizi emrediyorum.
Memleketin efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür.
Doğruyu söylemekten korkmayınız.
Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir.
Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.
Süngülerle, silahlarla ve kanla kazandığımız askeri zaferlerden sonra,
kültür, bilim, fen ve ekonomi alanlarında da zaferler kazanmaya devam edeceğiz.
Zafer, "Zafer benimdir" diyebilenindir.
Başarı ise, "Başaracağım" diye başlayarak sonunda "Başardım" diyebilenindir.
Egemenlik verilmez, alınır.
Egemenlik, kayıtsız şartsız ulusundur.
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.
Öğretmenler: Yeni nesiller sizlerin eseri olacaktır.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.
Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegâne koşulu olarak kabul etmiş
cesur insanların torunlarıdır.
Bu millet hiçbir zaman hür olmadan yaşamamıştır,yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Biz Türkler tarih boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.
San’atsız kalan bir ulusun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.
Türk vatanı bir bütündür, parçalanamaz.
Türk milletinin tabiat ve âdetlerine en uygun idare, Cumhuriyet idaresidir.
Türk milleti ve Cumhuriyeti ayrılmaz bir bütündür.
Millet sevgisi kadar büyük mükâfat yoktur.
Bu memleket tarihte Türk’tü, halde Türk’tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır.
Türk milleti istiklâlsiz yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.
Türk, öğün, çalış, güven.
Bütün cihan bilsin ki; benim için bir taraflık vardır, Cumhuriyet taraflığı.
Yurt sevgisi ona hizmetle ölçülür.
Çanakkale geçilmez !
*
____________________________________________________________________________
Ve iki önemli Hatırlatma ile bu makaleyi noktalıyorum.
İki önemli Değerli Şahsiyetlerimiz şu uyarıyı yapmışlar TÜRK MİLLETİNE;
"Her kim ki Mustafa Kemâl Paşa ve
Kuvâ-yi Millîye aleyhinde
fetva verip düşmanlık yapar,
bilin ki onların damarlarında
kâfir kanı akar."
- Sütçü İmam
*
"Her kim ki Türk’e, Atatürk’e düşmandır,
biliniz ki onlar Malazgirt’te İstanbul’un fethinde,
Çanakkale’de, İstiklal harbinde mağlup ettiklerimizin
Anadolu’da kalmış tohumlarıdır."
- Başbuğ Alparslan Türkeş
_____________________________________________________________________________
Şu cennet Vatanı bize yurt olarak bırakan Atalarımız’dan razı olsun.
Mareşal Gazi Mustafa Kemâl Paşa’mızı ,
Rahmetle Minnetle Şükranla yad ediyorum.
Biz ondan razıyız Yüce Rabbim de razı olsun.
Mekanı Cennet olsun İnşallah.
* Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın,
bozmak isteyen içte ve dıştaki düşmanlara hainlere fırsat vermesin.
Hür özgürce yaşayıp nefes aldığımız rızıklanıp karın doyurduğumuz
şu Aziz toprakların kıymetini bilelim.
Çocuklarımıza İlk önce VATAN SEVGİSİ sonrasın
ALLAH SEVGİSİ İMAN aşılayalım.
Unutmayınız’ki Vatanı olmayanlar İmanı’nıda özğürce yaşayamaz.
dünyada pek çok örneklerini yaşıyoruz.
ATATÜRK’E DÜŞMAN KESİLENLER şunu iyi bilsinler’ki!
MUSTAFA KEMÂL PAŞA Çok İyi bir OSMANLI SUBAYIDIR.
Geçmişini bilmeyenler yarınlarına güvenle bakamazlar ve
yıkılmaya yok olmaya mahkümdurlar.
Son bir Duâ ile ALLAH ÜLKEMİZE NİCE MUSTAFA KEMÂLLER nasip etsin.
... 28.05.2021. Saygılarımla
Derlen Araştırmacı Yazar;Kültür Bakanlığı Karamanlı Halk Şairi;Resul Civcik
YORUMLAR
Büyük Türk Milletinin Kurtuluş ve Cumhuriyetimizin Kuruluş Lideri, Soydaşımız, Başkomu tan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü iki kere sevdim.
* Birincisi kartvizitinde yazan özelliklerinden,
* İkincisi Karaman'dan Balkanlara göç ettirilen Karaman-i Türkmenlerinin evladı olma sından. Soydaşlığımdan,
Allah-ü Tealan'nın kainatta yarattığı varlıklardan sosyal olanların mutlaka bir lideri, önderi var. Lidersiz bu sosyal varlıklar doğada var olamaz, yaşayamaz. Öndersiz topluluk sürüdür. Lideri bir kenara itip sürü ile bir şey yapmak isteyen, kargaşadan başka bir şey oluştura maz. Kargaşa bir toplumun felaketi demektir.
Bu bağlamda sevsek de, sevmesek de Atatürk, Türk Milletinin Lideridir.
Bu olguyu, tarihe mal olmuş riyakar, yalan sözler değiştiremez
Ruhu şad ve mekanı Cennet olsun.
Bu bağlamda Atamız ve soydaşımızla ilgili yazınız için tebrikle begenilerimi ve saygılaımı sunarım. selametle olasınız
Kendi adıma çok teşekkür ederim hocam.
Okumak adına mutluyum yazınızı.
Duyarlı yüreğiniz dert görmesin.
Kaleminize zeval gelmesin.
Selam ve dua ile hocam
resulcivcik
Okuyan gözlerinize,Yazan ellerinize,
Hisseden Yüreğinize Sağlık.
Çok teşekür ederim. Selâm ve Duâ ile.
Biyografi böylemi olur
Ne dedesi belli ne zürriyeti,
Gerçekler altüst edilmiş
Gerçek biyografisini bilseniz,
Eminim tapanakçı olmayanlar Diktiğiniz heykellerini denize dökersiniz..
Ne güzel demiş atalarımız "Mızrak çuvala sihmaz"
Adam Mensup olduğu devleti ingiliz ve siyonistlerin hatırı için yıkıyor, Osmanlı sülalesini çuvallayıp batıya sürgüne gönderiyor.
Adamlar yalvarıyor bari bizi İslam beldelerine gönderin, yok olmaz , ONLARIN YAPAMADIKLARINI KUKLALARI YAPACAKTI, BUYRUN KOCA OSMANLI İNTİKAMANIZI ALDIM DERCESİNE BATIYA GÖNDERİLİYOR.Ümmetin başı olan hilafet ilga edilip , siyonistlere devlet yolu açılıyor.Ümmet ne alemde peki? Hasta adam mesabesinde olan Ümmet devleti yıkılmak üzereyken bile yedi düveli yenerken, başı koparıldıktan sonra bir asırdır perişan durumda...
Bunlarıda biyografiya ek yapsanız umulurki kendinize bir iyilik yapmış olursunuz..
-----------------------------------------
...........Makale belgelere dayanmali buyrun burdan ögrenin
Belgelerle Gerçek Tarih
GERÇEK TARİH'İN MÜSTESNA ADRESİ
---
https://belgelerlegercektarih.com/2012/12/10/m-kemal-ataturkun-ingiliz-istihbarati-ile-gizli-iliskisi-desifre-oldu/
-öğreten- tarafından 30.5.2021 20:20:50 zamanında düzenlenmiştir.
ATATÜRK’E DÜŞMAN KESİLENLER şunu iyi bilsinler’ki!
MUSTAFA KEMÂL PAŞA Çok İyi bir OSMANLI SUBAYIDIR.
Geçmişini bilmeyenler yarınlarına güvenle bakamazlar ve
yıkılmaya yok olmaya mahkümdurlar.
Değerli üstadım;
Bu kıymetli makalenizi duygu yoğunluğu içerisinde gözlerim dolu-dolu okudum. Yüreğiniz ve kaleminiz dert görmesin.
Yaradan, Mustafa Kemal ATATÜRK gibi ölümsüz liderleri başımızdan eksik etmesin, cennet vatanımızı da yeni Mustafa Kemal Atatürk'ler arayacak şartlardan, ulu önderimizin kıymetini bilmeyecek kadar gözleri, vicdanları körelmiş siyasetçi ve sözde din adamı, devlet memurlarından korusun.
-Ne mutlu Türküm diyene..
-Bağımsızlık benim karakterimdir..
(Mustafa Kemal Atatürk)
"Allah birliğimizi dirliğimizi bozmasın,
bozmak isteyen içte ve dıştaki düşmanlara hainlere fırsat vermesin.
Hür özgürce yaşayıp nefes aldığımız rızıklanıp karın doyurduğumuz
şu Aziz toprakların kıymetini bilelim." Yüreğine sağlık değerli Halk Şairi Resuli Resul Civcik dost
resulcivcik
Okuyan gözlerinize,Yazan ellerinize,
Hisseden Yüreğinize Sağlık.
Çok teşekür ederim. Selâm ve Duâ ile.
Merhaba sevgili Dost,
Bu güzel yazını başından sonuna özümseyerek okudum. Çok faydalı oldu. Ve kişisel arşivime eklediğim çok güzel bir kaynak elde etmiş oldum.
Var ol.
Bu muhteşem yazı için teşekkürler.
Rahmetli Başbuğumuzun söyledikleri kafamdaki soru işaretinin cevabı oldu. Sağ ol. Sütçü İmamın söylediği de çok güzel.
Selam ve saygılarımla sağlıklı günler diliyorum.
resulcivcik
Her dönemde olduğu gibi Vatan düşmanları Atatürk düşmanları olacaktır.
ATATÜRKÜN ASIL BİYOGRAFİSİ
7 DÜVELE BAŞ KALDIRIP YOK OLMAKTA OLAN OSMANLIDAN
KÜLLERİNDEN TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURMUŞTUR.
ONUN BİYOGRAFİSİ ÇANAKKALEDİR
SAKARYADIR DUMLUPINARDIR.
Sağolun Varolunuz Kıymetli Şairim.
Okuyan gözlerinize,Yazan ellerinize,
Hisseden Yüreğinize Sağlık.
Çok teşekür ederim. Selâm ve Duâ ile.
resulcivcik
Okuyan gözlerinize,Yazan ellerinize,
Hisseden Yüreğinize Sağlık.
Çok teşekür ederim. Selâm ve Duâ ile.