Sayıların Büyücüsü
Her ulusun geçmişinde kadınların hak mücadelesi verdiğini ve bu mücadeleyi verirken de acılar çektiğini görüyoruz. Buna rağmen kadınların içindeki bilim öğrenme aşkı hep var olmuş ve fırsatını buldukları zaman bunun da mücadelesini vermekten kaçınmamışlardır...
*Bilgisayar programcılığının temelini atan kadın Ada Lovelace, 10 Aralık 1815 yılında Londra’da dünyaya gelmiştir. Babası ünlü İngiliz şair Lord Byron, annesi matematik sevdalısı bir kadındır.
*36 yaşında hayatını yitiren Ada kısa ömrüne çok önemli çalışmalar sığdırmayı başarmış ve en önemli kadın mucitler arasında yer almıştır. Günümüzde kullandığımız bilgisayar programlarının temelinin atılmasında Ada Lovelace büyük katkı sahibidir.
*Gerçek adı Augusta Ada Byron’ dır ancak tüm dünya tarafından Ada Lovelace olarak bilinmektedir. Bu isim, 1835 yılında Lord Lovelace ile evlendikten sonra kullanmaya başladığı isimdir.
*Ada Lovelace çok zor bir çocukluk geçirmiş, 8 yaşındayken görmesine engel olacak derecede şiddetli baş ağrılarıyla yaşamış, 1829 yılının Haziran ayında kızamık geçirmiş ve ardından felç olmuş ve bir yıl yatağa mahkum kalmıştır. Ancak bütün bu sorunlarına karşın, matematiksel alanda kendini geliştirmekten geri kalmamıştır. Lovelace, 12 yaşında uçmak istediğine karar vererek bu konuda araştırmalar yapmaya başlamıştır.
*19. yüzyılın önemli bilim insanları tarafından eğitilen Ada Lovelace, matematik ve mantık ustası Augustus De Morgan’ın öğrencilerinden biri olma şansına erişmiştir. Matematik yeteneği 17 yaşından sonra öne çıkmaya başlamıştır.
*17 yaşındayken, mekanik bir hesap makinesi tasarlamış olan Cambridge Üniversitesi matematik profesörlerinden Charles Babbage ile tanışır. Babbage, o günlerde bugün kullandığımız bilgisayarlardan çok çok uzak yapıda olsa da, 1800’lü yıllarda Charles Babbage “Difference Machine” adlı bir ilkel bilgisayar üzerinde çalışmaktaydı.
*Ada, Charles Babbage’in makinesi üzerine yazılmış Fransızca bir makaleyi İngilizce’ye çevirerek kendisine göndermişti. Babbage bu çalışmayı çok beğenmiş, kendisinden, makaleye kendi notlarını da eklemesini istemişti. Ada’nın notları oldukça kapsamlı ve ayrıntılıydı. Öyle ki gönderdiği notlar, orijinal makalenin üç katı uzunluğundaydı.
*Asıl çarpıcı olan ise, Ada, makinenin belli ve sonlu sayıda adımdan oluşan bir plan kullanarak Bernoulli sayılarını nasıl hesaplayabileceğini tarif ediyordu.
-BERNOULLİ SAYILARI( matematikteki en ilginç ve önemli sayı dizilerindendir. dizi rasyonel sayılardan oluşur. özellikle number theoryde fermat teoremi ile bağlantılı olarak büyük önem taşımaktadır. aynı zamanda olasılık, uygulamalı matematik, bilgisayar yazılımları gibi bir çok alanda da kullanılmaktadır. KAYNAK intesela.com)
*Ada bununla da yetinmedi.1843’te yayınladığı bir makalede, böyle bir makinenin uygun programlanması halinde, karmaşık matematik problemlerini çözmek, müzik bestelemek ve grafik çıkarmak için kullanılabileceğini öngördü.
Tüm bunları, kadınların bilimsel tartışmalara katılmalarına izin verilmediği ve akademik yayın yapmalarının uygunsuz bulunduğu bir çağda gerçekleştiriyordu. O zamanlar bir kadının kendi adına bir yayım yapması uygun görülmüyordu. O da yalnızca adının baş harflerini yazdırdı ve birçok başka bilim kadınının başına gelen onun da başına geldi. Bir matematikçi olarak yaptığı çalışmalar büyük ölçüde unutuldu gitti.
İşte bu notlar, tarihteki ilk bilgisayar algoritması ve ilk bilgisayar programı olarak kabul edilir.
-ALGORİTMA (belli bir problemi çözmek veya belirli bir amaca ulaşmak için tasarlanan yol. Matematikte ve bilgisayar biliminde bir işi yapmak için tanımlanan, bir başlangıç durumundan başladığında, açıkça belirlenmiş bir son durumunda sonlanan, sonlu işlemler kümesidir. Vikipedi)
*Cambridge Üniversitesi’nin en büyük matematik profesörlerinden biri olan Charles Babbage ile 1833 yılında tanışan Ada Lovelace, Babbage ile birlikte matematik ve mantık alanında birçok çalışmaya imza atmıştır. Ada’nın matematik yeteneğinden etkilenen Babbage, Ada’nın eğitimine ilgiyle odaklanmış, onun hayatında önemli bir rol oynamıştır.
*Ada Lovelace 1835 yılında William King ile evlendikten sonra 1838 yılında Lovelace Kontesi unvanını almıştır. İki oğlu ve bir kızı olan Ada Lovelace, üç çocuk annesi olduktan sonra bile çalışmalarına ara vermemiş, kendisi matematik ve müziği rutin aile hayatından kaçış noktası olarak görmüş, evlilikle birlikte gelişim sürecini durdurmamaya çok dikkat etmiştir.
Erkeklerin dominant olduğu bir dönemde zoru başarmıştır
Ada Lovelace’ın en önemli yol göstericilerinden biri olan Charles Babbage, Ada’ya unutlmaz bir lakap yakıştırmıştır. Babbage, Ada Lovelace’ı tanımlarken onu “Sayıların Büyücüsü” olarak tanıtmıştır.
Yaptığı çalışmaların önemi doğrultusunda 2009 yılından beri her Ekim ayının ikinci Salı günü “Ada Lovelace Day” (Ada Lovelace Günü) olarak anılmaktadır.
****
*Ada Lovelace’ın yaktığı bu meşaleyi, sonrasında pek çok kadın da başarıyla taşımıştır. Hedy Lamarr (kablosuz internet, bluetooth ve GPS’in mucidi), Top Secret Rosies (2. Dünya Savaşı’nın kadın bilgisayar programcıları) ve Grace Hopper (ilk derleyiciyi geliştiren; COBOL programlama dilinin geliştiricilerinden ve “debugging” olarak bilinen programı hatalardan temizleme konseptinin ilk kullanıcılarından).onedio.com.
Yararlanılan kaynaklar: intesela.com/ onedio.com/istelist.com/ Vikipedia/
****
Son sözü Cumhuriyetimizin kurucusu yüce insan Mustafa Kemâl Atatürk’ün sözüyle nokta vurmak istedim.
" Toplum, cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi, kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.”
****
Dileyelim ve umalım, yarınlarda bizim ülkemizden de mucit kadınlarımız anılıyor olsun.
Sevgiyle kalın...
Hâdiye Kaptan
YORUMLAR
Neden erkekler şarap, kadınlar ise su içiyorlardı. Bir cinsiyet bu kadar refah sahibi iken, diğeri neden bu kadar fakirdi? Fakirliğin edebiyat üzerinde ne etkisi vardı. Sanat eserlerinin yaratılması için ne tür koşullar gerekliydi? Bin tane soru bir anda kendilerini ortaya atmışlardı. Ama insanın sorulara değil, cevaplara ihtiyacı vardı ve yanıtları da sadece bilgi sahibi olan, önyargısız kişilere danışarak elde edebilirdi.
Eğer bir kadın edebi bir eser yazmak istiyorsa kendisine ait bir odasının ve parasının olmak zorundaydı.
KENDİNE AİT BİR ODA / VIRGINIA WOOLF
Geçen sene okuduğum bu kitaptan altını çizdiğim bir bölüm.
Bu makale 1928 yılında kadının Avrupa ve Amerika da söz sahibi olmadığı bir dönemde kaleme alınmış. Yani Atamızın kadına verdiği haklarla aynı döneme yakındır.
Kadınlar, erkeklerin üstesinden geldiği her işi yapabilirler. Bunun bariz örneğini Kurtuluş Savaşında dahi gördük.
Geçenlerde 2016 yapımı Gizli Sayılar isimli bir film izledim. 1960’ da NASA’da görev yapan üç siyahi Amerikalı kadın matematikçinin gerçek hayat hikayesini konu almış bir film. İzlemediyseniz tavsiye ederim. Dönemin Amerika’sında yürürlükte olan, ırk ayrımına yönelik yasalar sebebiyle beyaz iş arkadaşlarından farklı bir binada, hak ettiklerinden aşağı pozisyonlarda çalışan üç siyahi matematikçi kadının üstün başarı öyküsü.
Sözün özü; ilmin, kadını erkeği olmaz. Bunun aksini iddia eden bağnaz bir düşünce kalıbında yaşıyor demektir.
Güzel, emeği çokça olan bir makaleyi kaleme almışsınız sayın Hoca m. Sayenizde bir konu hakkında daha aydınlanmış olduk.
Devamını dilerim. Nice yazılarda buluşmak ümidiyle, tebrik, takdir ve saygılarımı bırakıyorum sayfanıza. Sağlıcakla kalınız, vesselam...
sahaf
Ancak günümüz Türkiye 'sinde hamile kadın dışarı çıkmasın, kadınlar yüksek sesle gülmez ve sayamayacagımız kadar laf üreten bağnazlarımız var. Bir köyde tanıdık birinin cenazesindeki tavır beni ve eşimi çileden çıkardı.
Kadınlar gömüden sonra erkekler mezarı terkedince girerlermiş. Bu nasıl bir zihniyettir? Bu kararı verme hükmünü size kim verdi? Rabbin yarattığını ikinci plâna atma ışlerine geliyor.
Zaten asi bir karakterim var. İsteyen gelir isyemeyen kendine bunu reva göruŕ.
Anlamak mümkün değil. Kabirde kadın erkek yan yana yatıyor ama kabristana giremiyor. Hacda birbirlerinin içinde tavaf ediyorlar başka zaman haremlik selamlık.
Kendine ait bir oda kitabını okudum. Ağır yazıyor tabiki sabır gerek. Ben Dalgalar kitabının çeureğini okudum ancak. Dalgalarda boğulacak gibi oldum.
Öne çıkan diğer başarılı kadın yazar Silviya Plath gibi ölümleri kendi elleriyle oldu.
Çok çok geçmişe gidersek nobel ödülü alan çokça kadın var.
Ayirdığın uzun zamana teşekkür ederim.
Sevgiyle
Sağlıcakla kal.