- 623 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Aşk ve ihanet
Bugün işyerinde yoğun iken bir ara telefonum çaldı,arayan arkadaşımdı.
"Sana ihtiyacım var, şu an telefonda anlatamam ama lütfen iş çıkışı biraz bana uğra!" dedikten, benden de "Peki!" cevabını aldıktan sonra telefonu kapadı.
Belli ki,büyük bir sıkıntısı vardı! İş çıkışı yanına uğradım. Merak içinde derdini sordum.
Utana, sıkıla eşinin O’nu aldattığını, onun bunu aşk gibi bir anlık bir şey olarak gördüğünü,defalarca kendisinden özür dileyip bunca yılın hatırına O’nu affetmesini ve evliliklerinin bitmesini istemediğini,O’ndan defalarca af dilediğini ama kendisinin bu ihaneti asla affedemeyeceğini,bana anlatırken;kendi içimden istemsizce:
"Vay be!.. Bu nasıl olur ki?" diye iç
geçiriyordum,şaşkın halde.
Yıllarca,onların aşk dolu güzel evliliklerine boşuna mı imrenmiştim ben şimdi?
Oysa ki,Onlar;öyle mutlu ve uyumlu bir çift idiydi ki:
Kavga etmezler,nadiren tartışsalar da iki dakika sonra niye tartıştıklarını bile unutan el ele, göz göze,dizdize misali bir çift idi...
Herkes tarafından örnek teşkil edilen bu evliliğin,ihanet ile yerle bir olmasına şahit olmak beni derinden sarsmıştı!
Arkadaşım defalarca;
"Ben O’nu kalbimle sevdim!
Kalbi Kalbim, Kalbim de O’nun Kalbi idi... Ancak,O Kalbi’ne ihanet etti!
Bunu bize nasıl yapar?
Şimdi Ben,onun ihanetine mi üzeleyim yoksa bir daha hiç kimseye güvenemeyecek olmama mı?" deyip hıçkırarak ağlarken;bir taraftan da öfkesine yenilip aşkın öte tarafı olan nefret duygusu ile doluyken,bilinçsizce bir sürü intikam senaryoları üretiyordu...
"Ödeteceğim O’na bunu! Hem de öyle bir ödeteceğim ki,görecek gününü!... Buna sen de tüm Alem de şahit olacak!" deyip duruyordu...
O’nu,bu öfke ile kurguladığı intikam planlarından vazgeçirmeye ikna etmeye çalışmam ve sakin tutmam ise çok zor bir mesele idi çünkü,aklı kilitliydi!
Yaşadığı hiç kolay bir durum değildi! Onun gözyaşları içimi dağlıyordu... O gözyaşları sel olup akarken,ben O’na ne desem boştu!
O’nu teselli edecek kelimelerim ise kifayetsiz kalıyordu.
Hem,O’na ne diyebilirdim ki;yanında olduğumu hissettirmekten, acısını paylaşmaktan başka?
Aşkın virane edici en keskin tarafı ile,ister anlık isterse de yıllarca sürmüş bir ihanet ateşiyle yüzleşmek zorunda kalmış bir Kadın’ın içindeki İhanet Ateşi’ni hangi Su söndürebilirdi ki?
Nevin Aktekin Gülfirat
28/05/2021
YORUMLAR
Kim Suçlu?
Nevin hocam, bu yorumu, anlattığınız olayın gerçek olduğunu varsayarak
yazıyorum.
Toplumuza, din, örf ve adet yadına, daha küçücük çocukken kızı farklı,
erkeği farklı formatlıyorlar.
Toplumun özellikle dar gelirli ve de orta sınıfına, kız çocuklarının beynini
1400 yıl önceki sıcak kuma gömülen bedeviliği işlerken; erkeklere yazdığınız
olayı hovardalık/çapkınlık ifadeleriyle masumiyet kılıfına sarılıyor.
Gerçi günümüz gençliği iletişim çağı gerçekliğinde yetişiyor, format ne
kadar işe yarar bilinmez.
Onun içindir ki kimin suçu dedim? Hele birde cemaat ve tarikatın kadın ve
kızımıza bakışını göz önüne alırsanız ne dediğim çok daha netleşecektir.
Çözüm!
Türkiye Cumhuriyeti Fabrika ayarlarına geri dönmeli. Atatürk'ün açtığı
muasır medeniyet yolundan taviz verilmemeli.
Saygılarımla.
Nevin Aktekin Gülfırat
Ve kadınları insan olarak görmeyen ayrımcı zihniyetten Dolayı yaşanıyor her şey..
Dilerim ki daha medeni bir toplum olmayı badaraniliriz..
Saygılarımla Huzurlu akşamlar diliyorum 🙏