- 273 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ALLI EMİNE
ALLI EMİNE
Ölümü çıkarırlar benim bu köyden. Çocukluğumu, gençliğimi giydirdim bu köyün havasına. Acılarımı toprağıyla yoğurdum.Sevinçlerimi dağlarıyla paylaştım.Şimdi yaşım yetmişi devirince gel şehirde yaşa diyorlar. Sobayla, toprakla uğraşmayacakmışım. Sıcak suyla abdest alacakmışım. İstemez.
Efendi rahmetli olunca korkarmışım,kalamazmışım. Babaları yaşıyorken ana nasılsın dediler mi ki,babalarının varlığı da yokluğuda bir.
Ben sinemde gizledim bütün hicranımı,yüreğim dağlandı yıllarca da hep dağlarla halleştim.
Kazmayı vurdukça sırlarıma ortak ettim toprağı.Bir tohumları gömdüm, bir de sırlarımı.
Ben büyütmedim beş çocuğu,toprak büyüttü. Ektim, büyüttüm sattım evlatlar okusun diye, ellerim kırıştı, belim büküldü. Hastalıklar nöbetleşe gelip gidiyorlar. Okudular kendilerini kurtardılar da geçmişlerine kara duvaklar bağladılar. Köyü beğenmez, analarından utanır oldular. Başımdaki yazmam , bacağımdaki şalvarım battı onlara. Doktor olan Ayşem senede bir uğrar oldu. Kalamazmış bu dağ köyünde.
Burada öleceğim.Elim tutar,gözüm görür.Allah’ım yatağa yatırıp kapıya bakıtmasın. Usulca sobamı yakıyorum.iki göz evin her yeri ısınıyor,çavdar ekmeğimi pişiriyorum üstünde.Sobam yandıkça yanıyor içimin dertleri,körüklüyorum sonra tekrar tutuşuyor.
Sedirde oturup takalara konan kuşlarla her gün konuşuyorum.Yalnızlığıma yoldaş, soframa sırdaş oluyorlar.
İşte geldi gidiyor yükünü sırtlanan ayaklarım.
Mecali kalmadı yorgun kalbimin.
Vasiyetimi dinleyin kuşlar.
“Allı Emine’yi çınarın gölgesi bekler,gayrı ora gelin her sabah.”
Dizlerim tuttu bu aralar, yağlıyorum sıvazlıyorum da hiç faydası olmuyor.”Dayanın dizlerim haftaya bayram, çocuklarım gelecek.Sobada çörek pişecek çay kaynatacak. Kavurka kavurrum Ömer’im çok sever. Tatlı kuzum çok konuşkandı çocukken, avukat olacam derdi. Şükür Allah’ıma oldu da.
Ah yıllarım geçti. Tıpkı şu evin duvarları gibi eskidi hayatım.Buruştu duygularım.
Gençliğimde köyde uzun beliklerimle,al al yanaklarımla hiç yorulmadan çalışırdım.Tarla işini bitirir,evin, ahırın işini yapardım. Çeşmeden fıçılarla suyu taşır beş çocuğu yıkar yatırırdım. Nasıl da su gibi geçti zaman.Onca işin içinde yatalak kaynanama da bakar hizmetini görürdüm.Çok da eziyetini gördüm de yeni evliyken genede bana yakışanı yaptım.
Geldim gidiyorum şu fani dünyadan. Hakkım herkese helal olsun.
Ezan nasıl da geziniyor fakirhanemin içinde.Allah’ım şükürler olsun bayrama sağ çıktım. Seher de yüreciğime umut kırıntıları doldu. Bugün bayram. Birazdan evlatlarım şehirden gelir,torunlarım boynuma sarılır.
Köfter yaptım hemde cevizlisinden.
Kuşlarda da bir sevinç bugün, bayram sevinci besbelli.
- Emine nene,Emine nene!
- Kim o gel evladım,
- Öpeyim Emine nene ben muhtarım oğlu Hasan bayramın mübarek olsun,
- Sağ ol evladım gir içeri üşüme,
- Yok Emine nene girmeyecem bayram gezecem.Babam dedi ki,
Söyle Emine nenene çocuklar telefon açtı, Uludağ kayak yapmaya gidiyorlarmış, bayramını kutluyorlar de dedi,
Mavi gömleğinin kollarını sıyırmış Hasan.Saçlarını limonla taramış. Pantolonu çok kırışmış,boyu da kısalmış.
-Şey nene suyun var mı? Getireyim mi çeşmeden,
-Kuzum gelirlerken dağ da ayağı mı kırılmış yavrumun.Ah evladım oda anası gibi yaşı gittikçe dağlara veriyor kendini. Huzuru dağlarda buluyor. Kuzum kuzum benim.
YORUMLAR
o güzel yüreğine selam olsun canım arkadaşım.
hep hep yaz yazalım.
sevgilerimle.
iyi akşamlar dilerim
Kalbikelamm
Hayırlı akşamlar olsun
Sevgilerimle