- 895 Okunma
- 6 Yorum
- 5 Beğeni
GÜN AKŞAM OLDU
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Öyle gariban gariban oturma yüreğim parçalanacak; adalar düzlüğünde tüneyen Meho’nun Turnası senden daha şen şakrak, kanepenin bir köşesine emanetçi dünürcüler gibi ilişmen hoş değil. Odanın karanlığında saklamana gerek yok. Buradan görüyorum seni, kukuma kuşu gibi ne düşünüp durursun? Karadeniz’de batmadı ya gemilerin.
Neee?... Kavga mı ettin hanımla yine, ayıp sana; al bir iki gül, bilemedin karanfil dalını…
Kız üniversiteyi bitirdi, diplomalı hem de, başvurmadık yer kalmadı iş için. Oğlan dersen; işleri hepten kesat, borçlar, senetler, krediler ayyuka… yani, anlayacağınız sermaye kediye yüklendi…
Amaan… adam sen de. Dünya malı dünyada kalır, hele üzüldüğün şeye bak.
Bugün kendine bir iyilik yap, kendin ol derim; şöyle pahalısından bir hediye al kendine ya da üst baş… Olmadı; koş şehri muazzamın caddelerine kaldırım üzerinde çayhaneler çok, oturuver kürsülerin birine, önüne konsun çayın pullusu ve de limonlusu… gelene bakarsın, ama gidenin ardından sakın konuşma. Haa, yeni ürünlerden renkli kehribar tesbihi elinden düşürme sakın, fiyakası bir başkadır.
Yine olmadı!..
O zaman bugün kendi evinin misafiri ol, tavsiyemdir. Şöyle kuruluver başköşeye, keyfine bak. Ne yani? Kendi evine misafir olamaz mı insan?
“Hanım…” deyiver. “Eve misafir gelince neler yaparsın?”
“Ne misafiri… bu bayramda misafir mi olurmuş, korona dururken!.. Hani, pandemi?.. ”
“Farzı misal hanım… farzı misal dedim. Ne yaparsın?”
“Önce misafir odasını temizler, koltuğa buyur ederim, rahat etsin diye. Bir dediğini ikiletmem, saygıdan kusur etmek ayıptır.”
“Harikasın hanım, sana da bu yakışır zaten. Sonra?”
“Tez elden bir yorgunluk kahvesini pişiririm, şöyle köpüklüsünden.”
“Ohhh… be… Valla, o kahvenin tadına doyum olmaz, hem de köpüklüsü… Daha sonra?”
“Bağlarım önlüğü, atarım kendimi mutfağın orta yerine, gayri bütün hünerlerimi tek tek sergilerim tezgâhın üzerine… Hani, misafire karşı ayıp olmasın. Dolmalar, sarmalar, etli yemeklerin çok çeşitlisi… börekler, çörekler…”
“Ağzım sulandı valla… saç tavayı unutma hanım.”
“Niye ki? O senin sevdiğin yemek değil mi?”
“Hiç, öylesine… Bakma bana sen, sonra?”
“Köşeli balkona halı minderleri, halı yastıkları dizerim, yemekten sonra çayı orada içsin misafir, yeni porselen demlikten.”
“Hımmm… Çok güzel, iyi edersin. Misafire karşı kusurda bulunmamak gerekir, ne de olsa adı üzerinde; misafir… “
Aklıma bir şeytanlık geldi, söylesem mi acep, tepkisi ne olacak bakalım.
“Kız hanım!..”
“Efendim, herif.”
“Düşündüm de, bugün kendimi evde misafir olarak ilan ediyorum. Aha bu saatten sonra misafirim. Şimdi kalk da, eve gelen misafire nasıl hizmet ediyorsan, neler yapıyorsan bana da… kendin anlatın ya, aynısını isterim. Kahvem az şekerli, köpüklü olsun… Saç kavurmayı unutma.”
“Ulaan!.. Herif, sen delirdin mi? Ne misafiri, aklın başında mı senin?”
“Heee… Valla aklım başımdadır, deli de olmadım. Bu bir emirdir, bugün misafir ilan ediyorum kendimi. Aha da, misafir odasına geçiyorum. Yirmiüç yıllık koltukların örtülerini kaldırın, misafire karşı biraz saygınız olsun… canım. Kahveyi unutmayın.”
“Heeey, sana derim misafir bey!.. Oğlun işini yetirmiş, senin üç kuruş emekli maaşın ayın ikinci haftasında suyunu çekti, cebinde harçlık yok. Kalk oradan; caminin önüne mendil mi açarsın, ne halt edeceksen… kilerde erzak tükendi, haberin var mı?”
Şöyle ağzınızın tadıyla kendi evinizde bile misafir olamayacaksınız belli.
Bugün kendinize bir iyilik yapın, yolunuzu değiştirin; mesela Cumhuriyet caddesinde yürüyün. Merkez caminin oraları geçin, su deposunun hemen alt tarafında küçük bir çayhane vardır, masaları ve kürsüleri de küçüktür. Küçük insanların yeridir. Küçük insan dediysek; yaşlarından, boylarından değil tabi… Daha az yerler, az giyinirler, kazançları da azdır. Yanlarına otur, sana pullu çay ısmarlasınlar, gönülleri zengindir. Onları iyi dinle, hikâyelerini paylaş, sen de ortaya bir söz at, dikkate alırlar seni de sözlerini de.
Yukarı çarşıya uğramayalı epeyce zaman oldu, şehir aşağılara kaydığından beridir, iki yıl oldu sanırım. Kendime bir iyilik yapayım bari eve misafir olamadık nasıl ya!..
Kaç yıldan beridir uğramadığım şehrin yukarı eski çarşısına doğru yolu değiştirdim. Caddenin iki yanı gelişi güzel park edilmiş arabalardan geçilmiyor, kaldırımlar çok kirli. Anlaşılan belediye hizmeti Cumhuriyet caddesine pek uğramamış gibi, değişen hiçbir şey yok.
Yukarı çarşıda her şey eski tas eski hamam buldum. Sobacı kardeşler yine yorgun. Palabıyıklı berber birinin sert sakalını yumuşaması için sabunlamakla meşgul, acelesi yok gibi. Kasetçi şişman genç yine aylak, kasap İsmail herkesten çok uzak, Sofu Kamil Efendi Alaattin Bey caminin avlusunda sırtını duvara dayamış, gözleri yarı kapalı derin tefekkürde. Terzi Cemal usta yine bir köylüyü yakalamış dalga peşinde, çay parasını isteyen kahveci çırağına muhatap olmadan çayını yudumlayan bir serkeş, iki sokağın iki yanından demir döven çekiç seslerinde aynı ahenk. Çarşının öte başından Hacı Şeref caminin bahçe avlusunda cenaze var, sala okuyor minareden müezzin.
Kendime bir iyilik yapamadan gün akşam oldu.
15 Mayıs 2021
Mehmet AKIN
YORUMLAR
Muhtesem!..Kendimize odul vermeli...Cevremizdekilre de iyilik etmeliyiz..Biz kendimizi odullendirmesini bilmezsek mutlu olamayiz.Mutlu olmayan birey de iyilik yapmaya usenir Sayin Hocam..Benden soylemesi..Saygiyla..Gunun seckisi bir odul.Kutluyorum..
Mehmet Burhan AKIN
İnsanlar hep yanında yöresinde mutluluk arayıp durmaktadırlar, oysa mutluluğun anahtarı elimizdedir. Dediğiniz gibi, küçük bir ödülle kendimize yapacağız iyilik bizi mutluluğa götürür. Tüm insanların hep mutlu kalmaları temennimdir.
Saygılarımla Efendim.
Yaşamın kum saati, dur durak bilmeden akıp gitmekte. Her ana değer hakkını vermeyi ön görmek yerine, her güzelliği başka koşullara ertelemek niye? Bu bilinci takınıp sevgi , umut ve gayretle yaşamak , kucaklayıcı olmak, kendisinden beklenen amacı olsa keşke, insan denilen zeki ve hisseden varlığın.
Yazınız, düşündüren , bazı acı geçeklere değinen çok güzel bir yazıydı.
Tebriklerim ve saygılarımla.
Mehmet Burhan AKIN
" ......... Bu bilinci takınıp sevgi , umut ve gayretle yaşamak , kucaklayıcı olmak, kendisinden beklenen amacı olsa keşke, insan denilen zeki ve hisseden varlığın."
Yaşama amacımız tam da belirttiğiniz gibidir, umarım layık oluruz.
Saygılarımla Efendim.
Kendi evine misafir olamadıktan sonra,,gün akşam da olsa sabah ta olsa,yürek yorgundur hep.
Nereye gitsen kafanda ki vesveler bir rahat vermez.
Çocukken bizim de vardı müze gibi bir odamız, dört kardeş bir odaya tıkışır yatardık,müze odamız boştu,hiç ziyaretciside yoktu üstelik.
Gelen misafirler çocukluy sa yine orda ağırlanmazdı,koltuklar kirlenir,halıya çaylar dökülür korkusuyla.
Ne güzel anlatmışsınız yazınızda,bir misafirliğe gidesim geldi.
Otogara gidip kendimi uğurlamak istiyorum şimdi.
Önce kendimizi yüreğimize misafir edebilirsek gönlümüzce hayat daha mı güzelleşir acaba..
Kutluyorum..
Sağlıklı,mutlu kalın
Sevay tarafından 25.5.2021 08:22:57 zamanında düzenlenmiştir.
Sevay tarafından 25.5.2021 08:24:37 zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet Burhan AKIN
Var mı böyle bir misafirhane?... İnanın henüz denk gelmedim.
Yorumunuz çok değerliydi, saygılarımla Efendim.
Mehmet Burhan AKIN
Saygılarımla.
Ne tatlı atışmaydı Mehmet hocam,
Bu evin içinde diğer odadan kulak misafiri oldum.. gülmeden de edemedim.
Şiveler samimiyet katıyor yazılara.
Çok beğenerek okudum.
Mehmet Burhan AKIN
Evin içinde diğer odadan kulak misafiri olmanız ayrı bir güzellik kattı öyküye... Keşke günümüzün aile içi atışmaları kırıp dökmeden, yuvalar yıkılmadan böyle küçük, sevimli kurnazlıklar yer edinseydi.
Saygılarımla Efendim.
Sabah sabah insanı gülümseten enerji veren kendimizle barışık olmamızı hissettiren yazınızı okumak valla çok keyifli
Evin en güzel odasını yıllarca misafirler için saklanır. Bir gün olsun evde yaşayanlar o odayı kendileri için kullanmazlardı.
Bizim köyümüzde de durum aynıydı
Bir farkla
Babam, sırf misafirler için ayrı oda tutulmasına karşıydı. Evimize gelen misafirler bizim yaşadığımız, oturduğumuz sohbet edeceğimiz ortamda olmalı derdi
Ve evimizin en büyük alanlarını örtülerle kapatıp, asla misafir için saklamadık. Misafirlerimiz de hiç eksik olmazdı.
İnanın bugün kendime gün akşam olmadan kocaman iyilik yapacağım
Gülümsettiniz, hep gülümsemeniz dileğiyle
Saygılar
Ümmühan Yıldız tarafından 24.5.2021 10:12:02 zamanında düzenlenmiştir.
Mehmet Burhan AKIN
Bu sabah bunu layıkıyla yaptınız efendim.
Kendine değer veren insanlar, insanlığın kadrini bilenlerdir ve bunu yapan çok örnek kalem sahipleri tanıdık. Kalemleri kin ve nefret yerine sevgi kokar, insanlık sevgisi... O sevgi seline kapılmak sürüklenmek bizi ihya eder. Haşa, kötü söz söylemekle başımız göğe ermez, oysa küçük bir mesajla insanları gülümsetmek dünyalara bedel olur sanırım.
Birilerini düşüncelerinden ötürü kasıtlı eleştirmek ya da ileri gitmek haddi aşmak olarak bilirim, eleştirimiz olursa sadece kalemin azizliğine uğrayan basit noktalama işaretleri olabilir ancak; çünkü bendeniz henüz doğanın güzelliklerinde gezinen insanın topluma verebileceği ürünleri toplamakla uğraşan küçük bir fakı (talebe) seviyesine henüz ulaşabilmiş değilim.
Her daim günleriniz akşam olmadan gülümsemelerle geçsin... bizim de öyle.
Saygılarımla Efendim.
Ümmühan Yıldız
Ömür bir imtihan,
Ömür kötülüklere vakti olmayan meşakkatli, merhametli
Ömür uzayarak kısalan bir yol ve bu yolda sevgiyle bakacağım arkama/ardıma
Çok teşekkür ederim
Saygıyla selamlar.