- 312 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
19 MAYIS RUHU
19 MAYIS RUHU
Baharla birlikte yeşile bürünen dünya yüzeyi, kabuk değiştirmeye başlar. Yağmurun beslediği topraklar, mayıs güneşinin sıcaklığını emince tabiattaki canlanma hızlanır. Yeniden doğuşun gerçekleştiği bu canlanma neticesinde, dünya kabuğunun verimli üst yüzeyi olan toprak da uyanarak evreni selamlar.
Binlerce yıllık tarihi süreç içerisinde, Türk milleti; özgürlüğünü koruyabilmek uğruna birçok badireler atlatmıştır. Tarihin derinliklerinden bugüne istiklal ve bağımsızlığını koruyabilmiş ender uluslardan biri olan Türk ulusu, özgürce yaşayabilmesinin bedelini gerektiğinde kanıyla ve canıyla vermiştir.
19 Mayıs 1919 tarihi, bu asil milletin son bağımsızlık mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olması yönüyle ayrı bir önem taşır. Acının sonunda mutluluğu elde etmek kolay olmaz. Bunu başaranları anlatmaksa daha da zor! Korlaşan yürekle emzirilen destansı zaferi yudumlayanların öyküsüdür bu.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’nda yenik düşmesi sonucu; işgal güçleri, kara bulutlar misali ülkemizdeki bağımsızlık güneşini gölgelemişti. Çizmeler, Anadolu’yu çiğnemeye yelteniyordu. Halk, tedirgin ve yarınlarından endişeliydi.
İstanbul, payitaht merkezi yani başkent olması yönüyle düşman birlikleri tarafından ilk işgal edilen şehrimizdi. Memleketin dört bir tarafı, paylaşım planı dâhilinde işgal ediliyordu. Her gün yeni bir acıyla, açlıkla, ölümle, yokluk ve zorlukla karşılaşılıyordu. Binlerce yıllık tarihi serüveninde esirliği tatmamış yüce Türk milletinin her bir ferdi, bu kara günlerin vahametinden bunalıyor, kurtuluş yolu arıyordu.
İşte böylesi bir ortamda, Yunanlıların İzmir’i işgal etmesi, bardağı taşıran son damla olmuştu. ‘Geldikleri gibi giderler!’ diyen Mustafa Kemal Paşa, Türk milletinin içinde bulunduğu bu zor duruma son vermek için Anadolu’ya geçerek Kurtuluş Savaşı’nı başlatmaya karar vermişti. 19 Mayıs 1919’da bir avuç silah arkadaşıyla Samsun’a giden Gazi Mustafa Kemal Paşa, o gün parlak ve aydınlık bir Mayıs güneşi olarak Türk milletine bir umut ışığı olmuştur.
O, Mayısla gelen bir umuttu; yağmurdu, kurtuluştu. Vatanın dört bir bucağında, yurdu düşmana peşkeş çekenler ve işbirlikçiler dışında kımıl kımıl bir uyanış ve diriliş başlamıştı.
Güneşin türküsünü söyleyen sarı saçları ve yeşeren filizi andıran mavimsi gözleriyle betimleyebileceğimiz Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Türk milleti, Anadolu’da İstiklal Savaşı’nın zeminini hazırladılar.
Onun büyüklüğü, başıboş halkının öncülüğünü üstlenerek güçlenen bu birikimi, düşmanın üzerine yönlendirebilmesinde kendini gösterir. Nasıl bir usta, kızaran demiri örste biçimlendirirse, Mustafa Kemal Paşa’da çelikleşen yürekleri ok şekline getirmişti. Haksızlığın bin türlüsüne uğrayan Türk milletinin gerilmiş bir yayı andıran sinesinden bu oku boşaltarak attığını vuran bir avcı ustalığıyla hedefini şaşırmamış ve düşman birliklerini bozguna uğratmıştı.
İnönü, Dumlupınar ve Büyük Taarruz savaşları zaferle neticelenmiş; Yunan birlikleri, İzmir’de denize dökülmüştü. Çizmeler, çizmelenmişti...
Savaş meydanlarının kartalı, barış günlerinin güvercini olarak tanımlayabileceğimiz Mustafa Kemal Paşa; yapılanla yetinmeyen, geleceğe uzanan bir dahiydi. O, yalnız bizim değil; acı çeken, haksızlığa uğrayan bütün milletlerin yol göstericisi, umut kaynağıydı.
Türk milletinin her ferdi; ülkeyi bağımsızlığa, ulusu özgürlüğe kavuşturdukları için ona ve silah arkadaşlarına şükran borçludur. Onun yaptıklarından ilham alarak ilkelerine sadık kalmak ve hedeflerini hayata geçirmek artık Türk milletinin birincil ülküsü olmuştur.
Türk milletinin direncinin test edildiği Kurtuluş Savaşı, nice fedakârlıklarla kazanılmıştır. Kahraman atalarının nabız atışlarını damarlarındaki asil kanda muhafaza eden Türk gençliği, 19 Mayıs 1919 ruhuyla hareket ederek yarınların aydınlık ve güçlü Türkiye’sini hep doruklarda tutacaktır.
Egemen devlette teminat candır
Özgür yaşamanın bedeli kandır
Uğrunda ölünen toprak vatandır
Şehide kefensin ey aziz vatan…