- 563 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YENİ BAŞLANGIÇLARA
“Hayatta her şeyin bir başlangıcı vardır”
“Başlangıcı olan her şeyin bir de sonu vardır.”
“Her son ise yeni bir başlangıca dönüşür.”
İşte nitekim bir başlangıcın sonu da bu gün dostlarım. Covit-19 nedeniyle ilan edilen Pandemi ve Pandemi nedeniyle evlerimizde sevdiklerimizden ayrı geçirdiğimiz bir dini bayramın son günü.
Yani anlayacağınız başladı ve bitiyor. Bu son yeni bir başlangıç olur mu? bilinmez ama bizler yeter deyip yeni bir başlangıç vuslatını kalben isteyenlerdeniz… Rabbim güzelliklere çıkarsın gelecek yeni günlerimizin başlangıçlarını…
"Hiç bir var olan şey tamamen yok olmaz. Fiziki ve enerji olarak dönüşür. Bir ağacı kestiğinde pek çok şeye dönüşür. Keresteye, mobilyaya, kaleme vb. bu fiziki dönüştür. Ağacın enerjisel dönüşü onu başka bir şeye dönüştürür. Tohumları yeni ağaçlara dönüşür. Sonlar başka başlangıçlar için gereklidir. Kısaca bir şeyin sonuna yaklaştığında şunu bil; hayat başka bir şeye dönüşecektir.
Yaşanmış olan her şey yaşanması gerektiği için yaşanır.
Hayatında kendini ve başkalarını suçlamayı bırak. Keşke şöyle yapsaydım veya bunu yapsaydım demeyi de öyle. Her şey yaşanması gerektiği için yaşandı. Sana gelen her şey bir sınavın ve deneyimin parçası. Bunu kabul ettiğinde gerçeği görürsün. Bunlar gerçekten senin kişiliğini oluşturan en önemli etkenlerdir."
"Hayat belli bir düzen üzerine kurulu, sırası gelen gider, sırası gelen sarılır ve bütün vedalar soğuk olur. Ağustos ayındaki ayrılık ile mart ayındaki ayrılık birbirinden farksızdır. Üşümen gerektiğinde üşürsün, mevsimler matematik dersindeki sıfır sayısı kadar etkisiz kalır.
İnsan binlerce hayattan geçer ama birinde kaybolur. İşte o gün başka bir hayata karışamaz. Birinde kaybolmak böyle bir şey ve her insanın çıkmaz bir sokağa ihtiyacı var. Kalbinin yollan bulamadığı sokaklara…
Bazen bir çıkış yolu ararsın ama amacın o hayattan sıyrılmak değildir. Onu tekrar bulmaktır çünkü heyecanını kaybeden bir benliğe elektrik çarpması bile halay çektiremez. Bazı insanlar çok halay başı, ellerinde mendiller, heyecanları doğuştan…
Dedik ya hayatta her şeyin bir başlangıcı vardır diye. Heyecanında bir başlangıcı ve de bir sonu vardır.
Yakaladın mı o heyecanı, kaçırma hayatın yeni bir başlangıcını… Ve kalemi al eline, beyaz bir kâğıda yazmaya başla düşüncelerini. Düşündüğün ve yazdığın için şükret.
Ve devam et yazmaya. Boş ver başlığı başlık sonra gelir, düşünensin ya düşününce bir yerden düşmeden bulursun...
Ve gir düşlerinde ki hikâyeye... Devam et, yürü korkmadan.
Dedik ya "Hayatta her şeyin bir başlangıcı vardır." İşte bu güzel başlık olabilir yazıya... Neyse bakarız başlangıcı olanın sonuna gelmeden...
“Zaman sessiz bir testeredir.” Demiş Emmanuel Kant.
Ne güzel söylemiş değil mi?… Her saniye bizi ölüme daha da yaklaştırıyorken nedense içimizdeki yaşama isteği her nefeste daha da artıyor. Bunu Alessandro Gato da ayrı bir güzel anlatmış. İşte bazen çizginin gücü kelimelerle boy ölçüşmeye kalkışır. Herhalde bu karikatür ciltlerce kitabın anlatamadığını çok da güzel bir şekilde tek karede anlatmış bizlere. Bir bakışta neler de anlatmış bize sanatçı. İşte buna biz çizginin gücü diyoruz...
Bir ırmağın akıp giden suyunu durdurabiliyor muyuz? Durmuyor… Bent yapsan doluyor birikiyor. Ama zamanı hiçbir yere de biriktiremiyoruz. Akıp gidiyor. Sadece ömürde gerilerde kalmış ve yaşanmış zamanlarda birikimi oluyor. Kıymetli ama o kadar da hoyratça harcadığımız zaman… Bizden gidiyor… Geri gelmiyor…
İşte o heyecanla o sana____
“Gel” dediğinde tüm kalbini açmalısın ona, “Git” dediğinde acaba “Kal” der mi diye düşünmemeli bile… Her gelişin bir gidişi var ve insan ihtiyacı olan her şeyi kullanmalı. Gözyaşı varsa dökmeli, zaten dökmeyeceksek neden var?
İyi hissediyorsan bırak kendini gökyüzünden aşağı, bırak kimse tutmasın.
Bugün beni kendinde kaybedebileceğin kadar çok sev, bugün hiç gitmeyecekmiş gibi gel karış bana, bugün ellerimi ellerine ör çünkü sen gelmezsen bana hep dün.
Sayende güngörmez, el örmez oldum. Ellerin başkasına benim kadar yakışmaz, bilirim.
Bugün beni kendinde kaybedebileceğin kadar çok sev, bugün hiç gitmeyecekmiş gibi gel karış bana, bugün ellerimi ellerine ör çünkü sen gelmezsen bana hep dün. Sayende güngörmez, el örmez oldum.
Ellerin başkasına benim kadar yakışmaz, bilirim de.
Derler ya, birde şarkılar aşkın anahtarıdır. Sende bilirsin gerçi bunu.
Olmadı, açar bir Zeki Müren şarkısı dinleriz. Sonra gözlerin doğar gecelerime, sonra bulamazsın benim gibi seveni, sonra sen kimseyi sevemezsin…
Unutamam seni derken Paşamız; sorarım kendime unutamadım mı diye. İnsan ezberlediklerini kolay unutamıyor. Çarpım tablosundan farkın yok, kolaysa sen unut iki kere ikinin dört ettiğini de…
Sonra susmaz Paşamız, devam eder okumaya ve der ki: “Sakın bir söz söyleme, yüzüme bakma sakın, sesini duyan olur, sana göz koyan olur… Düşmanımdır seni kim, bulursa cana yakın, annen bile okşasa benim bağrım kan olur.”
Ben fazla içmem bilirsin, bazen karışık meyve suyuyla bulurum kafayı ama seni bulamam.
İçimden bir cümle geçiririm, şarkılar değişir ve susmaz Paşamız, okur da okur ve der ki: “Sorma utanırım, sorma söyleyemem, sorma nöbetlerdeyim başım duman…”
Olur mu, Paşa’nın dediği gibi buluşur muyuz rüyalarda… Aşk gülümüz solsa bile, gözümüz yaş dolsa bile, zaman geçmiş olsa bile rüyalarda buluşuruz.
Son bir defa göreyim, uğruna can vereyim, kollarında öleyim başka bir şey istemem diyor üstat. Sormazlar mı adama daha ne isteyeceksin diye?
Şarkılarda sormazlar Paşam, sen istersin, onlar bilmez ve sen seversin ama onun ruhu bile duymaz.
Kimi benim gibi sever gönülden, kimi senin gibi el olur gider…
Bana cümleler bırak, okudukça sen olayım..."
İşte yazdık ve düşteki düşündüğümüzü bir mini güncenin sonuna da üç nokta koyduk. Üç nokta bitmedi anlamı taşır, yani hayat devam edecek. Yazının başında dedik: "Her son ise yeni bir başlangıca dönüşür."
Evet dostlar anı fark et anı yaşa. Düşünceler hayatımızı şekillendirir…
Dedim ya; Oku ve kalemini al eline, beyaz bir kâğıda yaz düşüncelerini. Düşündüğün ve yazdığın için şükret. Hayat size şükrettiğinizde huzur verir. Ve sen her sabah Rabbinin uyandırdığı hayata gülümse…
Bir gülümseme; ödünç verilmez, çalmak da mümkün değildir.
Bir gülümseme; kendiliğinden verilmedikçe işe yaramaz.
Bir gülümseme; ona ihtiyacı olanlara ilaç gibi gelir.
Bir gülümseme; sevgi köprülerini sağlamlaştırır.
Bir gülümseme; bazen bir hayat kurtarır.
Bir gülümseme; bazen bir savaşı da önler.
Bir gülümseme; bazen gülümsemeyeni gülümsetir.
Bir gülümseme; sadaka yerine geçer, sevap kazandırır.
Bir gülümsemeyi; gülümsemeye ihtiyacı olana bol bol verin.
Bir gülümsemeye; gülümseyemeyenlerin ihtiyacı olduğunu unutmayın!
Bir gülümseme; için hiç kimse, ona ihtiyaç duymadan yaşayacak kadar zengin ve kuvvetli değildir.
‘İKİ İNSAN ARASINDAKİ EN KISA MESAFE GÜLÜMSEMEKTİR…’
Her sabah uyanınca gülümse ve Rabbine şükret güne uyandığına, nefes aldığına…
Gerçek anlamda şükretmek veya teşekkür etmek muhteşem bir enerji kaynağıdır. Şükrettiğinizde şükrettiğiniz şey daha iyi ve huzurlu olur. Siz daha iyi olursunuz ve tüm evrensel enerji, çevrenizdeki negatif enerjiyi yok eder. Şükretmek hayatın en güzel duygusudur. Tabi bu düşüncelerinizin içinde “SEVGİ” çoğunlukta olmalı…
Hayatı istediği gibi gitmeyen birisinin, hayatında yeni ve beyaz bir sayfa açmaya ihtiyacı vardır. Çünkü bazen ne kadar çabalarsanız çabalayın, aynı şeyler üzerinde uğraşmak, zamanınızı harcamaktan başka bir fayda getirmez size. Yeni bir sayfa açıp, yeni bir hayata başlamanın da zorlukları vardır elbette. Ancak her zaman umutlu olmak gerekir. Yeni başlangıçların en büyük zorluğu şüphesiz eskiyi unutmaktır. Ancak bilinmelidir ki, eskiye elveda demeden yeniye hoş geldin deme şansı yoktur sevgili dostlar…
Fakat sizler Şairin şu sözlerine de kulak verin derim; “Senden bir tane daha yok bu dünyada. Gülümsemeyi, sevmeyi unutmayınız.”
VE… Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, sevgi dolu bir yaşamla kalmanız, mutlu bir gün geçirmenizi dilerim...
Ö. Sabri Kurşun
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.