- 339 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
BEN SADECE RABBİME GİDİYORUM
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah’ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah’a sığın! O’dur Semi, O’dur Basîr.”Mümin/56
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık seçik ayetler gelince, sizin, Allah’ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolundum. “Mümin/66
İnsan tartışmaya meyyal bir varlıktır. Ondan olsa gerek sükunetle hakikati idrak ederek kabullenmek yerine hep sonuca gidilmeyen konular üzerinde tartışarak hakikatin ortaya çıkmasına değil de kendisinin tartışmada bir yerde olmasını daha çok arzular. Sonucu olmayan bir tartışma dipsiz varil gibidir ne atarsanız atınız hep boşa gider ve onun içinde bir şey taşıyamazsınız. Kendisinde hiçbir bağlayıcı kanıt olmadan tartışanın ve bunda da ısrar edenlerin durumu tam da böyledir. Bunlar hakikatin anlaşılmasından ve ortaya çıkıp herkesin hayatında bir yere sahip olmasından pek haz almazlar. Çünkü öyle bir yaşam oluşursa bu tip karakterlerin fazla gündemde kalması mümkün değildir. Hakiki bilgi ve kurallar yaşama mührünü basar ve herkes bu manifestoya göre yaşamını düzenler dolayısıyla boş konuşarak gündem oluşturmak isteyenlerin hayatları pek albeni oluşturmaz. İşte bundan dolayıdır ki, herhangi bir kanıt olmadan sadece tartışan ve bundan haz alarak manevi boşluklarını doldurduğunu sanan varlıklarla yaşam alanı doldu ve taştı.
Allah’ın ayetleri üzerinde tartışarak gündemlerine birer mermi olarak Allah’ın ayetlerini kullananlarla Yezidin ordusu arasında hiçbir fark yoktur. Muaviye ile başlayarak mızraklarına Allah’ın ayetlerini bir kalkan yaparak onunla insanlığı avutmaya çalışan bir zihniyet ile Allah’ın ayetleri üzerinde tartışan günümüzün zihniyeti aynıdır. Sadece farklı zamanlarda aynı yolun neferi olmuş, hakikate ulaşma imkânı olmayan beyin mekanizmaları, hakikat dışında her şeye formatlanmış olduğundan hakkı kabullenmede de sorun yaşayan beyinlerdir.
Yüreklerinde büyüklük kuruntusu yuva kurmuş olanlar hakikate tanık olamazlar. Çünkü bunların amacı hakikatin ortaya çıkması ve insanların yaşamlarını hakikate göre düzenlemeleri için değildir. Bunlar tartışmadan ve cebelleşmeden haz alırlar. Tartışma varsa kendilerini var hissederler ancak tartışma yoksa onların var olup olmadığı da tartışma konusu olur. Kendilerine gelmiş hiçbir bilgi kırıntısı ve delil olmamasına rağmen tartışmaktan haz alanlar kadar doğruluğa yakın olmayan kimler olabilir. Doğruluk, hakikatin ortaya çıkması ve kimseye mal olmadan sadece yaşamları düzenlemek ve onlara yol göstermek için etrafa ışık yayan değerlerdir. Bu değerler her ortamda korunurlar ve onların yaygın hale gelmesi için onlara yardım ve destek olanlar da asla tükenmeyecektir. Doğruluk, iddia ettiği gerçekliğin insanın yaşam donanımları olan yaratılış donanımları ile uyum içinde olmasıdır. Bu doğrular, varlıkları belli kişiler tarafından savunur olması ya da yaşam alanına aktarılıp aktarılmamasına bakılmaksızın kendi varlıklarını içten mekanizmalı olarak hem korurlar hem de devamlılık oluştururlar.
Allah’ın ayetlerini ancak ona İman eden ve onun uğruna canlarını mallarını harcamaktan tereddüt etmeyenler anlayabilir ve onun hakkında açıklayıcı bilgiler aktarabilirler. Çünkü onların yanında bir kitap olduğundan anlatacakları bilgilerin de bir dayanağı ve temeli vardır. Temeli olan bilgiler ancak ve ancak yaşama bir ışık olabilir ve insanlığı aydınlatır. Aydınlatmaktan yoksun bilgilerin tümü tartışmaya dayanan ve kendisini aydınlatamadığı halde herkese bir aydınlatıcı olarak sunulması onun doğru olduğu anlamını taşımaz.
“Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah’ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah’a sığın! O’dur Semi, O’dur Basîr.”Mümin/56
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık seçik ayetler gelince, sizin, Allah’ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolundum. “Mümin/66
Hiçbir bağlayıcı kaynağı olmayan ve kendilerine gelen bir bilgi olmadığı halde sürekli tartışma yaparak doğru iş yaptığını sananlardan daha ahmak kimler olabilir. Günümüzün insanı ahmaklıkta sınır tanımıyor. Kitle iletişim araçlarına baktığınızda görsel medyadan tutun hayat hakkında sizi bilgilendirdiğini sandığınız tüm enformasyon araçları insanları boş uğraşlarla buluşturarak onları anlamsız bir hayatın kollarına taşımaktadır. Anlamsız bir yaşamın kapsamı içinde kendi imhası için uğraş verenler ne zamandan bu yana insanlığın kurtuluşuna reçeteler oluşturmaktadır.
Tabiat ayetleri ile doğrudan desteklenmeyen ve bilimsel olarak bir varlık sebebi olmayanlar asla ve kata doğruluk taşımazlar. Doğruluğu olmayan bilgiler sadece kuruntu ve kurguların böyle bilgileri tartışma zeminine taşımasıyla gündemde kalmaya devam eder. Bu bilgiler fonksiyonel olduklarından ve insanlık için sorunlara çözüm getirdiğinden gündem olmazlar. Şarlatanların bir ortamda sürekli gündemde olması onların çok doğru işler yapmasından veya insanlık için değerli çalışmalara imza atmasından değildir şüphesiz, ancak sofistike bir anlayış gibi tartışmayı devam ettirmelerinden ve bu tartışmada kimin kime daha baskın bir rol oynamasına bağlıdır. Yani tartışmayı kim sonuna kadar götürebiliyor ve muhataplarını bastırıyorsa o hep gündem olur ve doğru bir değermiş gibi ona önem atfedilir. Doğruluğun ölçüsünün olmadığı ancak kimlerin boş vakitlerini işgal diyorsa, işgal ettiği yer kadar bir doğruluk değerine sahip olduğu ortamda, hakiki doğru ve gerçekliği olan çelişkisiz tutarlı temellendirilmiş bilgilere ulaşmanız da o kadar zor olur.
Tartışmayı seven ortamlar hakikatten hoşlanmazlar. Çünkü hakikatler böyle yaşamların en korkulu anlarıdır. Korkularıyla barışabilenler her zaman temellendirilmiş bir yaşamı temsil ederler.
Allah’ın ayetleri üzerinde tartışan ve göğüslerinde asla ulaşamayacakları büyüklük kuruntusu barındıranlar, muhataplarına hakikati aktardıklarını sanmasınlar. Hakikat bir gerçeklik gibidir, insanların onu kabullenmesine gerek kalmadan doğruluklarını haykırırlar. Çünkü Hakikat ile Yaratıcı arasında mutlak ilgi ve iletim bağı vardır. Hakikatler hep ondan zuhur ederler. Daha sonra dünyada hakikati hakikat olduğu için kabullenip teslim olanlarda da karşılık bulurlar. Hakikate karşı olanlar,hakikatin görüntülendiği gerçeklere bakarak aslında gerçeği yalanlayıp inkâr etmezler, onlarda bilirler ki gerçeklik onlara sesleri kadar yakındır. Ama onlar doğrudan hakikate düşman olduklarından hakikatin kendisinde tecelli ettiği gerçekliği yok sayarak hakikatin vuku bulmasını ve yeryüzünde görüntülenmesini istemezler. Hakikatler, Allah’ın hamt sıfatı gibidir. Yani kimse onu hamt etmese de o mutlak hamt edilendir. Hakikatler de böyledir, kimse onu kabullenmese de onun şanından hiçbir şey kaybolmaz. Ondan dolayıdır ki Hakikatleri kendi kibir ve gururlarına katarak onunla anlamsız bir tartışmaya ve yarışa tutuşanlar sizi asla aldatmasın onlardan hiçbir sonuç çıkmaz sen semi ve basar olana sığın. Tüm bu olanların mutlak şahidi, her şeyi gören ve duyan Allah’tır. Hakikatte onun yanındadır. Alacakların onunla bağ kurması gerekli ve kaçınılmazdır. Allah ile bağ kuramayanların tüm konuşmalarında bir hayır bulamazsınız Allah’a sığınmak ve hakikati ondan gelecek kaynaktan alarak yaşamınıza devam edin….
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık seçik ayetler gelince, sizin, Allah’ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolundum. “Mümin/66
Benim, sizin hiçbir bilgi ve dayanak olmadan yakardıklarınızla asla işim olmaz. Bana açık seçik bilgiler ihtiva eden Rahman’ın ayetleri geldi, Onu bana ulaştıran ve önümü sadece aydınlatacak olanın o olduğunu anlatan da yerin ve Göklerin rabbi Allah’tır. Allah asla doğru olmayan hakikat dışında hiçbir şey söylemez. O zaman mutlak hakikati anlatana mı yoksa sizlerin hiçbir dayanağı olmayan iddia ettiğiniz düzmece bilgilerinize mi uyacağız. Sizlerin dayanaksız düzmece kibir ve gururu barındıran sahip olduğunuz bilgileriniz tamamıyla karanlıklara taşımaya yönelik bilgilerdir. Oysa benim rabbim tüm karanlıklardan alıp mutlak nura götürecek bir bilgiye sahiptir. İnanacak olanlar mutlak aydınlık sahibinin nuruyla nurlansın ki, tüm yanlış ve doğruları ayırt edecek hakiki bir ölçüye kavuşsun.
Allah’tan uzak Allah’ın berisinden kendinize dost tutarak sizi Allah’a götürecek sandığınız bilgilerinizin tümü hakikatin yolunu tıkayarak sizlere karanlıkları hakikatmiş gibi göstermeye çalışan anlamsız temeli olmayan dayanaksız boş kuruntulardan ibarettir. Bu kuruntular mezbelesinden çıkmadan hakikat deryasında yüzmek mümkün değildir. Yüzdükçe yüzen koştukça koşan, uçtukça uçan yürüdükçe yürüyen ve hakiki bilginin doyumu olmadan sürekli öğrenme ve anlama sürecine girerek geniş bir sadr sahibi olarak yaşamak için herkesin hakikat otağında buluşması kaçınılmazdır.
Ben sizin taptığınız ve değer verip hakikatmiş gibi gündeminizden düşürmediğiniz o yaşamınızdan uzak kılındım. Çünkü ben hakikatin yolunun ne olduğunu bana tanımlayan bir kitapla tanıştım. Bu kitap rabbimin emir ve isteklerini içerdiğinden ,onun isteklerini bir yana bırakıp sizin arzularınızla boğuşmam bana yasaklandı. Onun için neden kendi yaşamınızdan uzak farklı bir ortamda mücadele ettiğimi ve sizin ortamınızda boy göstermediğimi bana sormayın…Onlar bana yasaklandı ve ben mutlak kaynakla tanıştıktan sonra, geride kalan ve Allah’tan beri olan yalvardıklarınızın tümü benden uzaklaştırıldı. Ben sadece Göklerin ve Yerin Rabbine yürek ve avuç açmakla emrolundum.
De ki: "Ben, Rabbimden bana açık seçik ayetler gelince, sizin, Allah’ın berisinden yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım. Ben, âlemlerin Rabbi’ne teslim olmakla emrolundum. “Mümin/66
Geçmiş kültür kırıntılarınızdan kalanların hepsini hakikat kanatlarının havalandırdığı kapsamda değilse hepsini ayaklarımın altına aldım. Rabbim bana kitabını öğrettikten ve hakikate giden yolu gösterdikten sonra sizin sahip olduklarınıza dönüp bakarsam, denizin öbür yakasına geçtiğimde Samir’i gibi yeni bir buzağı yapma ihtimali olacağından rabbim sizin bilgilerinizle olan tüm bağlarımı kopardı ve sadece kendisine kulluk yapmamı emretti ben rabbimin isteklerinden başkasına asla uymam…Rabbimden apaçık ayetler geldi, apaçık ayetlerle yolu gösterene mi yoksa hiçbir gittiği yolun ne olduğunu bilmeyenlere mi uymak daha hayırlıdır. Benim rabbim hayır üzerine hayır ve nur üzerine nurdur. Allah’ın Nur vermediği kimselerin nurumu olur. “Ey cahiller yoksa siz bana Allah’tan başkasına kulluk yapmamı mı emrediyorsunuz…?” Ben yüzümü gökleri ve yeri yaratan kendisinin başka ortağı olmayan Tüm mülkün sahibi tek olan Allah’a çevirdim…
Tüm bu uyarılara rağmen şayet ısrar eder ve beni sizin ortamınıza taşımak isterseniz biliniz ki, ben rabbime dayandım o beni sizin tüm kötülüklerinizden korur.O tüm tuzak kuranların tuzaklarını başlarına geçirecek kadar kuvvet ve kudret sahibidir…Size söylediğimi bir gün anlayacaksınız O gün gelmeden önce Bu kitabın dili ile size söylediğimi anlamanızı istiyorum. Bu kitap en doğru olana götürür, onun tüm bilgileri temellendirilmiştir. Onda asla bir eksiklik ve tutarsızlık bulamazsınız, olduğunu iddia ediyorsanız bu sizin aklınızın ve bilginizin geldiği seviyeyi gösterir…Mutlak güç ve kudret sahibi Allah’ın bildirdiğine uymaktan sizi alıkoyan nedir, siz beni yaratan, bana rızık veren, beni yaşatan ve beni öldürecek ve sonra hesaba çekecek olan bir Allah’a kulluk yapmaktan kaçınıyor ve ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da ben sizlerin düzmece ilahlarınızdan mı korkacağım “Ey cahiller siz küfrünüzle birazcık oyalana durun muhakkak ki gideceğiniz yer ateştir…Orası ne kötü bir yer ve sondur. Rabbim bizi ateşin azabından koru bizleri huzurunda mahcup olmadan sadece senden bekleyenlerden eyle…Bizi kendine dost edindiğin en samimi ihlas sahibi kullarınla haşret…Sen duaları karşılıksız bırakmazsın, bu dualarımızı anlamlı kılacak sahih akide, Salih amel vakarlı duruş, sebat eden anlayış, imtihanlarda sabreden yürek ve dayanabilen bir zihinle mücadele edenlerden eyle…
Rabbim biz sana teslim olduk bu teslimiyetimiz azmimizi ve çabamızı artırdı…Azmiyle yola çıkan çabasıyla yorulmayan sonucu senden uman, kazanımlarıyla yüceldiğini sanmadan kendisinin bir damla su olduğu idraki ile yaşayan mütevazi ve hiçbir kınayıcının kınamasından endişe etmeden İbrahim gibi ben sadece Rabbime gidiyorum diyen kullardan eyle bizleri…Âmin…Selam saygı muhabbet ve dualarımla!
Erol KEKEÇ/15.05.2021/12.00
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.