- 483 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
800 – AÇGÖZLÜLÜK
Onur BİLGE
Gülcan Hanım, en çok en yakın akrabalarından, annesinden ve ablasından dertliydi. “Akrep!” diyordu onları andığında. Hele ablasından bahsederken: “Hain!..” diyordu dişlerini sıkarak nefretle! Dede onunla ablasının arasında ne olduğunu öğrenmek istiyor olmalıydı ki:
“Ablana çok kızıyordun!” diye sordu. “İnsan ablasından o kadar nefret eder mi! Çok yanlış yapıyorsun. Siz bir karında yatmadınız mı! Bir sofraya oturmadınız mı! Nedir bu kardeş düşmanlığının sebebi?”
“Onlara karşı sevgim olsa da göstermeyeceğim! Hak etmiyorlar. Çok yalvardım Allah’a: “Yarabbi! Bu sevgiyi içimden al!” diye. Yine de insanım ben. Biri onlar hakkında bir şey dese kanıma dokunuyor!”
“Onlar senin annendir, ablandır! En yakınlarındır. Annen yaşlandı, çocuk gibi oldu. Sana yaptıklarını unutmalısın! Böylece çocuklarına da örnek olmalısın! Bu ilahi bir borç... Sana yaptıklarına misilleme yapma hakkın yok! Sen de yaşlanacaksın. Nelere ne kadar ihtiyacın olduğunu bilmiyorsun. Öyle bile olsa, onlar da insan...”
“Yeni evlendiğim yıllarda benim içimi yarsan, kocam, oğlum, babam, annem ve ablam çıkardı. O iki kadın beni yedi! İki sebebi vardı. Bunlardan birincisi, bitip tükenmek bilmeyen kıskançlık. İkincisi ise bu ikisini de paraya ve armağanlara alıştırmış olmam... Birlik olup bana düşmanca hisler beslemeye başladıklarını hissettiğimde parayı ve hediyeleri kestim. O zaman bana açıkça düşmanlıklarını ilan ettiler.”
“Çok bilinen ve hepimizi ilgilendiren bir hadis vardır: “İman etmedikce cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız!" Bu sözü iyi anladığını umuyorum.”
“İstesem de gelmez o gözden akarsu. Köreldi.”
“Ağlamak ayrı şey, sevmek başka... Hele Allah için sevmek, bütün sevgilerin fevkinde...”
“Sevgi de pınara benzer. İçten gelir. Yaş demedim. Gözden kasıt pınar gözesi...”
“O halde içini düzelt! Allah için buna mecbur da değil, mahkûmsun!”
“Yine yaklaşayım, yine uzaklaştırsınlar! Yüzlerce defa yaptılar. Sayıyorum ama sevgim göstermelik...”
“Sen öncelikle içindeki öfkeyi yık! Gerisi önemli değil.”
“Onların bende olduğu gibi benim de onlarda hakkım var. Beni dışladılar, yalnız bıraktılar.”
“Seninki şahitli olsun! Şahidin de Allah...”
“O her şeye şahit! Neye şahit değil ki! Allah biliyor benim onlara düşkünlüğümü. İçimde hallettim. Sevgi kalmadı. Onları put etmişim farkında olmadan. Allah putlarımı kırdı. Onlarla beraber saydıklarım da put edindiklerimdendi. Onları da vakti geldiğinde bana düşman ederek beni şirkten kurtardı.”
“Bana hayatımda binlerce insan ihanet ve kötülük etti. Hepsine hakkımı helal ettim ve içimde zerrece kin bırakmadım. Allah’ıma hamd olsun! Sen de öyle yapmalısın!”
“Ablamın Bursa’nın en güzel semtlerinde, benim bildiğim on iki dairesi var. Şimdi de Gemlik’e villa yaptırıyor. Denize sıfır... Saray yavrusu... Yalı...“ Annemle ikisi: “Oğlu okulu bitirdi. Kirayı biz alacağız artık.” demişler. O ev haraptı. Boştu. Öncesinde annem o evi bana vermedi. Yeniyken, oturulabilir durumdayken ablama verdi. O da birilerine kiraya vermiş. O zamanlar çok sıkıntıdaydık. Ablamın ihtiyacı yoktu. Çocukları yetişkindi, evliydi. Benim çocuklarım okuyordu. Kiracılar beş kuruş vermedikleri gibi evi harabeye çevirmişler. Bir yıllık elektrik su parası takıp, saati ve sayacı söküp gitmişler. Mahkeme masrafları, cezalı elektrik ve su parası anneme kaldı. Evi ben tamir ettirdim. Kirayı ben alıyorum. Kiracı onlara vermez. Çıkmaz da... Allah büyük! Annem evlat ayrımı yaptı. Allah âdildir.”
“Eyvallah! Ona da Eyvallah! Allah adildir ama eşit dağıtmaz.”
“Ablam yetmiş yaşında... Çok mu lazım ona villa! On iki daire yetmemiş! Kendi bilir. Allah ne ederse güzel eder. Ben her şeyinden razıyım. O da benden razı olsun yeter!”
“İnsanoğlunun gözü açtır. Doymaz! İnsanın gözü, ancak toprağa aktığında, içine toprak dolduğunda doyar. Allah ıslah etsin! Ne diyeyim! Faydasız ilimden, huşu duymayan kalpten, kabul olmayan duadan, doymayan nefisten Allah’a sığınırım!”
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 800
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.