- 507 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Dönüm noktası
"Mürekkebin akmadığı yerde, kan akar"
-Ali Şeriati-
"İbo devrimci kitapları okuyor" diyerek gidip karakola ihbar etmesinler diye; şeker torbasının içine koyup ağzını sıkı sıkı bağlıyor, baca deliğinde saklıyordu kitaplarını.
Bazen de toprağa gömüyordu. "Babacığım kitaplarını neden toprağa gömüyorsun" diye sorduğumda, "bunlar kitap değil kızım, bunlar tohum. Baharda çatlayacak, filizlenip milyonlarca fidan olacak" diyordu.
Kolunu boynuma doluyor, başımı göğsüne bastırıyor, anlatıyor da anlatıyor.
Kimden duymuşsa !
"Lenin öldükten sonra nöroloğlar beynini incelenmeye almışlar, ama beyninde normal insan beyninden farklı bir zeka parıltısı görememişler" dedi ve bir hışımla kalktı ayağa.
"Ee...tabii ki merak edecekler, adam marksist teorik ve felsefi yazılar yazmış, adam devrim yapmış. Öyle yatarak değil; gece bile uyumuyormuş, sabahlara kadar kitap okuyormuş. Yoksa nasıl olunur ezilen insanların sesi.
Bırak anam babam, bırak şu gezenin okuyandan daha fazla bildiği safsatasını. Öyle gezmekle görmekle kendini tanıyamaz insan. Gezerek görerek, düşerek kalkarak, yanılarak, yenilerek öğrenmeye kalkarsan; kendi cahilliğinin dahi farkına varamazsın. Oku;
--bir zaman sonra göreceksin görme duyusunun gözlerden ibaret olmadığını,
--göreceksin bakışaçının değiştiğini,
--göreceksin düşüncelerin eyleme dökülen güzelliğini,
--göreceksin önünde açılan sonsuz pencereyi."diyordu.
Yıllar birbirini kovalıyordu. Babamın "güçlü olmak için bilgili olmak şart" sözü tokat gibi yüzüme çarpıyordu.
Belki de bu yüzden, hiçbir zaman "bir kahraman çıksın da, içine düştüğüm cahillikten beni çıkarıp alsın, beni aydınlatsın" diye beklemedim ve hiçbir zaman "öğrendiklerim bana yeter" demedim. Hep bilgiye aç hissettim kendimi.
Bilgi çağındayız.
Bilgi kaynağımız "çıplak sevişmek günahtır" diyen (aklı uçkurdan yukarı çıkmayan) sözde vaiz’ler, "makata kaçan su orucu bozar" diyen sözde din alimleri ya da "depremler, seller, virüsler Allah’ın kullarına verdiği bir derstir" diyen cehaletin cahilleri olmamalı.
Kendimizi tanımaktan bi haber olduğumuz günümuz dünyasında bu kadar gerçeklik karşısında bizi çökerten, hayata bakışaçılarımızın mihenk taşlarını yerine oturtan, içimizi titreten, vicdanımızı sızlatan kitaplar olmalı bilgi kaynağımız.
Her meyve dalında,
her bilgi kaynağında olgunlaşır.
Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, eğitici, öğretici, yön gösterici olamayan, topluma katkıda bulunamayan insanın kendine de faydası yoktur.
Her insanın hayatında bir dönüm noktası olmalı, başlattığı yeni bir eylem, bir eğitim, bir iş, bir uğraş, yeni bir mücadele gibi, bir dönüm noktası olmalı.
Fırsatçıların en kolay ulaştığı insanlar; çaresiz, aciz ve cahil insanlardır.
Kendini savunabilmesi ve hakkını arayabilmesi için, insanın okuması, bir çok konuda fikir sahibi olması gerekir.
Ancak bu sekilde içinde bulunduğu zamanı, toplumu, siyasi ortamı, çalkantıları, kültürel boşlukları analiz edebilir.
Okuyun.
Parkta okuyun, tatilde okuyun, otobüste okuyun, uçakta, izbanda, trende, tuvalette okuyun. Okuyun ve dokunun başka dünyalara, başka hayatlara, dokunun insanların horlanmış dışlanmış yanlarına, insanların yoksulluklarına, çektiği acılara, eziyetlere, başka başka hikayelere dokunun.
Farklı dinlere, mezheplere, geleneklere, farklı kültürlere dokunun.
Okuyun, okutun çocuklarınızı.
Çünkü "mürekkebin akmadığı yerde kan akıyor."
*Müsadenizle*
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.