- 290 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SOKAKLARDA BAĞIRMAYALIM ZALİMLERİ İMHA EDELİM
“Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır.” Nisa/75-76
Dilleri ve bağırmalarıyla rahatlayan toplumlar eylemleriyle çok yorulacaklarını bildikleri için yerlerinden kalkamazlar. İnsanın en sade ve doğal mutlu olma yolu, enerjisini karşılığı olan bir yere aktararak rahatlamasıyla ortaya çıkar. Enerjilerini olur olmaz yerlerde tüketen ve karşılığında sadece bir yorgunluk ve avuç yalama ötesinde bir kazancı olmayanlar mutluluk ve huzur adasına ulaşamazlar. Oysa günümüzün en kestirme mutlu etme yollarının başında sözlü sin Kaflı ifadeler kurarak zihinsel mastürbasyon teknikleri kullanılmaktadır. Bu teknikler insanı insanlığından uzaklaştırarak yaşamını sırtında yük olarak taşıyan aciz ve zavallı varlıklar oluşturdu. İnsanın bu acziyetini bilenler onu çıkarlarına uygun hale getirip kullanmayı ihmal etmediler.
İnsan öyle bir psikolojiye sahip ki, mesafesi az ama ödülü büyük olan sonuçları arzular. Hatta emeksiz kazanımlar olursa daha rahat boğazdan geçer yağ gibi…(!)Böylesi bir yaşamın canlı kobayları haline gelmiş olan insan türü nasıl olur da kendi dışında acı çekenler için bir çırpıda karar verip ayağa kalkabilir ki!
İnsanın nerde ne zaman nasıl davranacağını bilen Rabbimiz, yukarıdaki ayetlerde aslında insanın bizim açımızdan bilmediğimiz bilinçaltı yoğunluğunu ortaya koymaktadır. Bu yoğunluk temizlenmediği sürece, değerlerin bir değer olarak insanın zihin ve yürek istasyonunda kutsal bir boyut kazanarak uğruna her şey harcanabilir anlayışını geliştirmesi mümkün değildir.
İşte bu ayetler bize öyle bir ültimatom veriyor ki, ”Size ne oluyor ki…!”Çıkışı kendinden habersiz ama her şeyi bildiğini sanan ve yaptıklarının da doğru olduğundan zerre kuşkusu olmayan suya sabuna dokunmadan bir yaşam sürdüğünü zannedenlerin yüreğini ağzına getirmesi gerekiyor. Ancak böyle bir canlanma meydana getirmediği içindir ki,Allah’u Teala,”İman edenler Allah yolunda Küfredenlerde Tağut yolunda savaşırlar. Uyarısıyla bulunduğumuz halin dışına çıkmamızın gerekliliğini anlatmaktadır.
Şehrin zalimlerce kuşatıldığı ve çoluk çocuk kadın yaşlı demeden herkesin zulme uğradığı bir yerde, bu acılardan kurtulmak isteyenlerin çığlıklarına kulak vermeyenler, zalimlerin zulmüne ortak olurlar. Hayati bir durum söz konusu ve insanlar en değerli canlarıyla bu zulüm karşısında duruyorlarsa, bu tarz zulüm odaklarının zulmüne elle düşünceyle ve buğzederek karşı durmak şarttır. Biz bunları telin ediyoruz diyerek mazlumların zulümleri artarken hala kınama ve sözlü ifadelerle zulmü geçiştiriyorsak, Allah’ın şedit uyarısıyla muhatap olmamız kaçınılmaz olur.
Yer kürenin neresinde ve hangi inançta olursa olsun, her türlü zulüm karşısında olmak ve zalimlere karşı kuvvetli organizasyonlar yaparak onların zulmüne mâni olmak Müslümanın asli görevlerindendir. Bu sadece benim mi görevim demeden herkeste aynı etki ve duyarlılığı meydana getirmesi gerekir. Çekilen acının şiddeti artmasa bu zavallı mazlumlar, Rabbimiz katından bir yardımcı gönder diyecek kadar çaresiz olabilirler mi? Çaresizlerin çaresi olmak için Allah Tüm imkân sahibi Müslümanları sorumlu tutmaktadır. Böyle zor durumda yakarana sen dur ben size yardım edeceğim ve o zalimleri hemen yere geçireceğim demiyor da Size ne oluyor ki diyerek sorumluluğu bizim sırtımıza vuruyor.Dolayısıyla,Caddelerde sokaklarda meydanlarda mazlumlar için sloganlar atarak Rabbim bunlara yardım eyle diye yalvarmak, bu işin doğasıyla uyuşmadığı için sadece heba olan boşa giden enerjiler ortalıkta görülür. Değişim dönüşüm ve zulmü ortadan kaldıracak bir eylem oluşmaz. Oysa Allah Müslümanların böyle durumlarda doğrudan ayağa kalkıp harekete geçmesini istemektedir. Ancak bizler öyle duyarsız hale geldik ki çok basit bağırma ve çağırmalarla mutlu olup rahatlayarak büyük sorumluluklara gerek kalmadığını söyleyecek kadar da basitleştik. Herkesin malumudur, ülkemizin her yerinde mazlum Filistin halkına yapılan zulmü ve katliamı kınamak amacıyla yollara ve sokaklara döküldüğümüz…Ancak gözümüzü açıp etrafa baktığımızda ne zalim İsrail’i bir adım geri attırdı ne mazlum Filistinlilerin acısını dindirdi. Peki neden böyle çıkışların yapılması özellikle istenir ve insanlar belli bir süre gazlarını böylece atarak rahatlayarak evlerine dönerler. Bu tarz eylemlerin hepsi zalimlerin ömrünü uzatır ve mazlumların yaşamına da asla katkı sunmaz. Onun içindir ki Yerin ve Göklerin sahibi bu konudaki sözünü net ortaya koymaktadır. “Size ne oluyor ki…”Bize bir şey olduğu yok da bu kalkışımızın yerini alan ve onunla bizleri avutarak farklı ortamların bu eylemlerle yer değiştirmesi ve daha cazip hale gelmesi var. Bunları kimler neden ve niçin yapar. Bu soruları burada ayrıntılarıyla konuşmayacağım ancak bir iki ipucuyla geçiştireceğim inşallah anlaşılmasına vesile olmuş oluruz.
Can derdine düşmüş olanlar için meydanlarda avazımız çıktığı kadar bağırsak nasıl bir katkıda bulunmuş olabiliriz. Şayet katkımız olmuş olsaydı, Rabbimiz, size ne oluyor ki, mazlumlar için sokaklara dökülüp bağırıp çağırıp yırtınmıyorsunuz, çünkü sizin bağırmalarınız kara bulutları dağıtır ve mazlumlar aydınlanır demedi…Ama Allah’ın bilmediğini İslam ülkesi diye geçinen yerlerin yöneticileri bu işi çok iyi biliyorlar ve Allah’ın sözünden daha etkili haşa söz söylüyorlar. Sizler Zalim Siyonizm’i protesto etmek istiyorsanız sizin eylem yapacağınız yerleri oluşturalım ve onların güvenliğini sağlayalım ancak başka yerlerde taşkınlık yapmayın demek için insanları pısırıklaştırarak öfke ve kinlerinden kaynaklanan yüksek gerilimi bu tarz bağırma ve çağırmalarla boşa akıtarak, asıl zalimler için tehlike olacak koşulları imha etmektedirler. Bunu anlayıncaya kadar ne mazlumlar yaşayacak ne insanların öfke ve kinlerine dayanan yüksek gerilimleri kalacak sonrasında herkes rahatlıkla mezbahanın yolunu tutacağı kasaplık koyunlara dönecek.
Onun için bu satırlarda içime sığdıramadığım öfkemi haykırarak sizlerle paylaşarak Rabbimin bu ayetini biraz olsun anlayalım derim. Ey adam gibi adam olduğunu iddia eden ve ayrıca bir de Müslümanım diyen insan kalk ve kendine gel…Acaba ne olur, şunlar nasıl bakar, Birleşmiş leş yiyicileri nasıl bakar vs. Gibi bahanelerle kendini rahatlatmaya çalışma. Bahaneler hep korkuların gizlenmesine neden olan ve onların verdiği tedirginlikleri ötelemek için sığınılan bir iksirdir. Ancak bu iksirler tamamıyla uyuşturma, alıştırma ve duyarsızlaştırarak zamanla tepkisiz hale getirme iksirleridir. Müslüman bunları düşünerek hareket etmez. Müslüman sadece kendisinin donanımlarını ve nasıl bir zırhla bu zalimlerin karşısına çıkacağının hesabını yapar. Asla Donkişot lük yapmaz. Donkişotluktan kastım, donanımsız olmaz ancak şu devletler ne der gibi bir masalın tekerleme bölümleriyle zamanı geçirmez. Mazlumların yanında olmak doğrudan Allah’ın gücünü zaten yanına almaktır. Ancak Allah’ın gücü menfaatsiz ve doğrudan sadece Allah’ın rızasını kazanmak için olduğu zaman yanınıza alırsınız. İşin içine başka ne girerse Allah sizinle olan ilişkisini keser. Bunun en açık örneğini de Hz. Musa ve Harun’a Firavuna gidin o azdı…Uyarısında ortaya çıkan tablo olayı netleştirmektedir.
"Firavuna gidin, çünkü o azdı."
"Ona yumuşak ve tatlı bir sözle hitap edin; belki öğüt alır yahut ürperir."
Dediler ki: "Rabbimiz, onun aleyhimizde bir taşkınlık yapmasından yahut yine azmasından korkuyoruz."
Buyurdu: "Korkmayın! Ben sizinle beraberim; işitiyorum, görüyorum."
"Hadi gidin ona! Deyin ki; "Biz senin Rabbinin iki resulüyüz. İsrail oğullarını bizimle gönder, onlara işkence etme! Rabbinden sana bir mucize getirdik. Selam, hidayete uyanlaradır. “TAHA/43-47
Evet, bu ayetler bize hakikatin ölçüsünün ne olduğunu açıkça anlatmaktadır. Bir eyleme girişirken kimlerin gözetileceğinin yolu bellidir. Hakikat dışında gözetilecek hiçbir şey yoktur. Eğer şunlar bunlar onlar ne der diye eylemsizliği öne çıkaracak bir sürece girilirse, Allah ile bağ kurulamadığı için Allah’ın yardımına mazhar olacak bir hayatta olmaz doğrudan girişilmeden kayba uğrayanlardan oluruz. O günün şartlarında Yeryüzünün en gaddar zalimine iki insan gönderiliyor ve endişeliler ancak Allah onların herhangi bir endişe duymaması gerektiğini söylemektedir. Çünkü Allah’a dayananların endişeye mahal vermemesi onların asaletinden ve bağlılığındandır. Çok iyi donanımlı olsanız da o donanımlarınıza güvenerek siz kendiniz kazanacağınızı düşünürseniz kaybedenlerden olursunuz .Çünkü sizin genlerinizin temelinde kazanmanızı sağlayan Allah olduğu yazar. Ama Zalim müşrikler sadece ellerindeki imkanlara güvenerek hareket ettiklerinden onlar onunla kazanabilirler ancak Müslüman aynı mantığa sahip olarak sonuçtan emin olamaz. Donanıma sahip olmak şart ancak donanımdan dolayı kazanacağımızı sanmak tam bir fiyasko olur. “Attığın zaman sen atmadın…”Bu uyarılar bizim tüm gözeneklerimizi kuşatması lazım işte o zaman şartlar aynı olduğunda Müslüman galip gelir. Şartlar iyi olması için çalışıp ancak onların durumuna gelmemiş olsak bile Allah bizim destekçimiz ise yine onlara galip geliriz. Bu anlayışla yola çıkmaya hazır olan Müslümanlaradır Allah’ın yukarıdaki çağrısı…
“Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz!
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır.” Nisa/75-76
Ey Müslümanlar! Kendimize gelelim, biz bize gelmezsek bizi bize getirmeyecek tüm çabalar harcanmaktadır. Yeryüzü zalimlerinin tek korkusu, Allah’a dayanan ve doğrudan ilhamı Kurandan alan Müslümanların oluşmasıdır. Bu Müslümanlar, birleştirilmesi gerekeni birleştirirler,merhametlidirler,adaletten yanadırlar, asla heva ve heveslerine göre kimseyi yargılamazlar. Onlar hesap gününün sahibinin göreceği hesabı hesaba katarak adımlarını atarlar. Dolayısıyla bunların gittiği her yere huzur ve mutluluk gider. İnsanlığın huzurunu bozanlar huzur istemediklerinden Bu Müslümanları size öcü ve imha edilmesi gereken güçler olarak gösterip sizleri avutma peşindedirler, onun için ölüm bize gelip çatmadan önce aklımızı başımıza alalım ve bir Müslüman olarak yaşayalım Allah’ın emirlerine uymayı kendimize şiar edinelim yoksa parçalamak isteyenler düşünürken zaten bizler parça pençik olup yaşadığımızı sanırız…
Ben sizi güçlü olan çok bağışlayan yerin ve göklerin Rabbi Allah’a çağırıyorum, herkesin ona döneceğinde kuşku yoktur size söylediğimi bir gün anlayacaksınız…
Ayetler apaçık onların ayrıntısına girmedim ne yapmamız gerektiğini rabbim söylüyor, Allah’ın sözünden daha doğru sözlü kim vardır…Bunlar hayati konular, dikkate almayanları Rabbim asla dikkate almayacaktır. O gün çok yakındır Ayağa kalkalım Ve Allah yolunda Mazlumlar için çarpışalım…
Selam saygı muhabbet ve dualarımla…
Erol KEKEÇ/11.05.2021/18.00
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.