- 379 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BAYRAMLIK BİR YAZI
İnsanların temel ihtiyaçlarından biri de eğlenmek, zaman zaman belli bir ruhsal heyecanı, coşkuyu yaşamaktır. İlk çağlardan beri tarih sahnesinde yer alan bütün insan topluluklarında bayram ve benzeri günlerin, eğlencelerin ve merasimlerin oluşu, bize bu ihtiyacın insanların fıtratında olduğunu gösteriyor.
Bir fıtrat dini olan İslamiyet’de senede iki defa kutlanan bayramlar da, Müslümanların bu ihtiyaçlarını
en güzel şekilde karşılamalarına imkan sağlamaktadır.
Eğlenmenin insanların temel ihtiyaçlarından biri olduğunu söyledik. Bayram kutlamalarını ve
eğlencelerin de bu çerçeve içerisinde değerlendirmek gerekir. Dünyanın bazı bölgelerindeki Müslümanlar
çeşitli sıkıntılar içerisindeyken bayramda eğlenmenin uygun olmayacağı yolunda bir kısım Müslümanlar
arasında mevcut olan kanaat pek de doğru değildir. Müslümanlar her zaman birbirlerinin dertleriyle, sıkıntılarıyla, problemleriyle yakından ilgilenecekler, bu problemlerin giderilmesi için ellerinden geleni yapacaklardır ama bayram günlerinde de bayramın ruhuna uygun olarak neşeye bürünecekler, meşru ölçüler içerisinde eğleneceklerdir. Allah bizden ne sürekli olarak acı, keder ve üzüntü içerisinde yaşamamızı istiyor ne de sürekli eğlenmemizi. Allah bizden kendisine kulluk yapmamızı istiyor. Nasıl farzları yerine getirmek, sünnetleri yaşamak, vaciblere riayet etmek Allah’a kulluksa, fıtrata uygun yaşamak adına bayram sevincini hissetmek, bayramın heyecanını, coşkusunu Müslümanlarla paylaşmak
da Allah’a kulluk yapmanın bir parçasıdır, bir rüknüdür.
Bizim bayramlarımızın Noel kutlamalarından, yortulardan, karnavallardan çok farklı bir anlamı vardır. Bizde her bayram önce ruhlarda başlar; ruhlardaki coşku ve yükseliş madde alemine akseder. İki dînî bayramın da ruhlarımızı arındıran iki önemli olaydan sonra kutlandığını göz önünde bulundurmak gerekir.
Ramazan bayramı oruç gibi, nefsi terbiye ederek ruhu inkişaf ettiren ulvî bir ibadetten sonra kutlanır. Ramazan orucuyla bir tövbeyi, bir arınmayı gerçekleştirmiş ardından da bir yükselişe geçmiş olan ruhlar Ramazan ayının sonundaki bayramın gerçek hazzına ve coşkusuna ulaşabilir ancak. Kurban bayramı ise Allah için yeri geldiğinde canını feda etmekten çekinmemesi gereken bir Müslümanın, kurban kesmekte sembolleşen, malını feda etme yolundaki teslimiyetinin tezahürü olan bir ibadetten sonra kutlanır. Kurban Bayramı’nın gerçek sevincini ve hazzını da başka hiçbir niyet taşımaksızın sadece Allah rızası için malını feda edebilecek, hayvanının kanını akıtabilecek takvaya ulaşmış ruh sahipleri duyabilirler ancak. İfade etmeye çalıştığımız tarzda bir arınmayı, bir yükselmeyi gerçekleştirememiş bir ruha sahip bedenlerde ise
sahte bir duruşu vardır bayramların.
Bayramlar acıların, kederlerin, sıkıntıların unutulduğu, bayramla gelen sevincin, huzurun ve mutluluğun Müslümanlar arasında paylaşıldığı, dost ve akraba ziyaretleri ile barışın ve kardeşliğin doruğa çıktığı müstesna günlerdir. Kırgınlıkların unutulması, insanların birbirleriyle sevgi ile kucaklaşması, gariplerin,
yoksulların ve kimsesiz yaşlıların hatırlanması ile çocukların sevindirilmesi de bayramların hepimizce bilinen o kendine özgü güzelliklerindendir. Ben biraz de bayramın bu gözlerle pek görülemeyen, maddi duyularımızla fark edilemeyen ancak gönül gözüyle görülebilen, kalplerde hissedilebilen bazı özelliklerinden söz etmek istiyorum.
Bayramlarda nasıl da değişiverir dünyanın çehresi. Bir bayram geldiğinde dünya değişiverir de, adeta bambaşka bir dünya olur. Sanki gökten görevli melekler inerler de dünyayı temizlerler, boyarlar, süslerler. Herkeste bir sevinç hâkim olur. Bir sihirli el sıvazlar sanki tüm kalpleri de gamları, kederleri,
kasvetleri çekip çıkarıverir. Bir ilahi çeşni iner de yeryüzüne tüm ağuları tatlandırır. Yine bir ilahi güç gündemdeki bütün olayları bir kenara atıverir, bayram sevincini ve coşkusunu tek gündem maddesi yapıverir.
Ahirette cennet ehlinin cennete girmeden önce bir ırmakta veya havuzda yıkanacakları; böylece dünyaya ait bütün kirlerden, kötü duygulardan arınmış olarak cennete girecekleri söylenir. İşte bayrama girerken de Allah, bayrama özgü olarak, kendine yönelen gönülleri sürurla, huzurla, sevinçle doldurur ve Müslümanlar, yepyeni, taptaze birer gönülle bayrama girerler.
Bayramlarda dünyanın havası da değişiverir. Adeta cennetten iğne ucu kadar bir delik açılır da, bir nebzecik de olsa, bir bayram süresince de olsa, cennetin havası iniverir dünyaya. Bayram günleri sanki bu dünyanın günleri değildir de ötelerden, başka iklimlerden, başka bir âlemden gelen misafir günlerdir. Allah, insanlarda cennetteki gerçek ve sonsuz bayramlara iştiyak uyandırmak için numune olarak indirir, sanki bayram günlerini.
Bayramlar hiçbir insanın, hiçbir sistemin ve hiç hiçbir ulusal ya da uluslararası kuruluşun yapamadığını yapar ve insanlar arasındaki engelleri ortadan kaldırır; farklı yaşlardaki, değişik sosyal konumlardaki dilleri farklı, ırkları farklı insanlar birbirleriyle kucaklaşırlar. Kardeşlik, dostluk, sevgi ve mutluluk kendiliğinden iniverir, Müslümanlar arasına. Bir bayram süresince Müslümanlar, dünya toprağında öbür âleme ait havayı teneffüs ederler, adeta. İnsan olarak aslımızın öbür âlemden geldiği, bu dünyanın bizim için gurbet mesabesinde olduğu düşünülürse, bayram günleri aslî vatanımızdan bize gönderilen hediyeler hükmündedir. Bayramlar insan hayatının tekdüzeliğine sıkıcılığına, renksizliğine karşı senede iki defa yapılan nurânî inkılaplardır.
Bayram günleri hiç bitmesin isteriz ama kısa ve değerli olan her şey gibi, gençlik gibi, güzellik gibi bayramlar da çabucak geçiverir. Dünyamızda kısa bir süre misafir olan o hoş, o coşkulu günler hayatımızdan çekiliverir, avuçlarımızdan uçuverir. Biz de pek de farkına varamadan elimizden kaçırdığımız bu güzel günlere tekrar kavuşmayı dileriz. Zamanı durdurmak ve her günümüzü bayram yapmak imkânsızdır, elbette. Ancak oruç ve kurban ibadetleriyle nefsimizi terbiye edip ruhumuzu arındırma yolunda gösterdiğimiz gayreti diğer zamanlarda da devam ettirerek bayramlarda yaşadığımız sevinci, huzuru ve gönül dinginliğini diğer günlere de yaymak mümkündür.
Bütün günlerimizin bayram güzelliğinde geçmesi dileğiyle.
Remzi ORMANCI
Aralık 2001
Mustafakemalpaşa
BURSA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.