- 343 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
MAZLUMA MİLLETİ SORULMAZ
Mazluma milleti sorulmaz. Mazlum amasız, fakatsız, lakinsiz mazlumdur. Zalim de öyle. Yazacaklarımı lütfen yanlış değerlendirmeyin. Belki zamanlamanın yanlış olduğunu düşünebilirsiniz ama yeri gelmişken yazmak istiyorum. İşgalci İsrail senelerdir ve kesintisiz zulmediyor.
Değişen sadece zulmün şiddeti. Bunu yapıyor çünkü büyük şeytan Amerika’nın bölgede İsrail gibi bir jandarmaya ihtiyacı var. Haliyle gizleme, saklama ihtiyacı hissetmeden var gücüyle İsrail’e destek oluyor. Türkiye dışındaki Müslüman ülkelerin sessizliği de zulmü katlıyor.
Perspektifimizi değiştirip “İsrail neden zulmediyor?” diye sormak yerine, Arap Birliği ve Müslüman ülkeler neden bir şey yapmıyor sorusunun cevabını aramak sanki daha mantıklı olabilir.
Türkiye dışında devlet düzeyinde refleks gösteren hiçbir Müslüman ülke yok. Zaten Filistinlilere; “İsrail askerleri Arap ordusundan korkmuyor ama Türk turistten bile korkuyor.” dedirten de bu yalın gerçek. O yüzden İsrail askerlerinin karşısına böyle çıkıyorlar.
Elbette Türkiye tarihten gelen sorumluluk ile elini taşın altına koyarak doğru olanı yapıyor. Elbette zalime karşı mazlumun yanında saf tutmak tarihi, insani ve islami vazifemizdir. Tarihi yükümlülüğümüzdür. Bundan istesek de kaçamayız, eyvallah.
Siyasi ve politik nedenleri elbette olabilir ve mutlaka vardır ancak Filistin’in sözde Ermeni Soykırımı konusunda takındığı tavır da Türkiye’nin politikası uyuşmamaktadır. Mahmut Abbas’ın 18 Ocak 2016’da Ermeni Noeli kutlamalarında yaptığı konuşma bunun en somut örneğidir.
Abbas Ermenistan’da yaptığı o konuşmasında; “Filistinliler de Ermenilerle aynı deneyimi yaşadılar. Her iki halkta baskı altında kaldı, terörize edildi ve sürgüne gönderildi. Biz Ermenilerle bir millet gibiyiz.” demişti.
Oysa aynı Mahmut Abbas Mahmud Abbas Çin Devlet Başkanı ile yaptığı telefon görüşmesinde, Çin’in Doğu Türkistan’da yürüttüğü iyileştirme politikalarını desteklediklerini söylemiş ve bu yüzden Doğu Türkistan sürgün hükümeti tarafından kınanmıştı.
Örnekler çoğaltılabilir. Yanlış anlaşılmak istemiyorum. Demem o ki elbette mazlumun yanında ve zalimin karşısında sıradağlar gibi omuz omuza duralım. İnsan olmanın, Türk olmanın, Müslüman olmanın gereğidir bu. Ama Filistin’i yönetenlerin de ne olduğunu görelim, bilelim.
Bu vesile ile bir kez daha işgalci terör devleti İsrail’i lanetliyorum. Kalbimiz ve dualarımız mazlum Filistin halkıyladır.
Başta Doğu Türkistan ve Kırım olmak üzere Allah tüm mazlumların yardımcısı olsun. Zalimleri Kahhar ismiyle kahr-u perişan eylesin.
YORUMLAR
Ne güzel anlatmışsınız değerli hocam
Her harfi yerini bulmuş, bir araya geldiğinde ise anlamlı bir bütün teşkil etmekte
Elbette Türk zulmün her türlüsünün karşısındadır
Tıpkı Osmanlı çağında İspanya'da zulüm gören Yahudilerin şemsiyemiz altına alınması misali
Özünde bunu dünya Museviliği de bilir
1992'de Osmanlı'ya sığınmalarının, ya da Osmanlı'nın kendilerine sahip çıkmasının beş yüzüncü yılı vesilesiyle Amerika'da bir Yahudi kuruluşun başkanının, bize tarihte yalnızca Osmanlı sahip çıktı, kolladı dediği gelir aklıma
Ne kadar samimi der, kerhen mi der, politik mi der bilemem, hepsinden pay var belki
Yahudi dünya tarihinde büyük sirkülasyonlar yaşamış, acılar çekmiş olan, bu yüzden cihan tarihini bilir özde
Oysa bugün kendisi zalimler zalimi olarak karşımıza çıkmakta beis görmüyor
Her Ramazanda bunu yapmakta
Oruçlu, bir ölçüde gevşemiş, dünyevi olandan kopma gösteren Müslümanı tarumar etmekten sakınmaz, haz duyar
Bu tesadüf mü? Ya da öne sürdükleri gibi güvenlik endişesi mi? Hayır asla
Güvenlikleri Müslümanın mübarek ayında mı tehdit altına girer bu şerefsizlerin, yoksa Ramazan geldiğinde şuur altlarında kâfir oldukları gerçeğiyle mi yüzleşmekteler
Şimdi bir hususun altını çizmek isterim
Bazen samimi dindar Yahudilerde vardır deriz
Oysa her Yahudi samimi dindardır
Kendine dönük içselleştirdiği biçimde Tanrısına ve dinine adanmış yaşar
Dünya onun nazarında ona, yalnız ona bahşedilmiş bir ortamdır
Kendisine layık gördüğünün tozunu bile başkasına layık görmez, meşhur deyişle kimseye günahını vermez
Kendisine ayrı elbise biçer, insanlığa, diğer toplumlara ayrı
Münferit haller olabilir, ender de olsa İsrail'i Siyonizm'i eleştiren Yahudi yazar çizer görülmüştür elbette. Ancak Yahudi alimlerin metodolojisi kendisinden olmayanları atomize etmek, diğer toplumların dokusunu parçalamak, sömürülebilir kılmaktır. Ürettikleri teorilerle diğer toplumlara sınıf, ırk, cinsiyet, ideolojik, siyasi zeminde ayrışmayı telkin ederler. Kendileri kenetlenirken sana daha fazla özgürleş, yeterince hür değilsin mesajı gönderir, cinsel devrimci, siyasi ihtilalci bozguncu mesajları atar, askerlik, müspet milliyetçilik, ordu, vs. ögelerin ülkelerde etkinleşmesini çağ dışı, yobaz değerler ilan eder, Masonik kanallarla ettirir, kadınları kozmetik sektörünün kıskacına düşürür, vs.
Hani derim ki, ekseriyetle bir fikri samimi olarak müdafaa etmez. Bir Yahudi ideoloğun bir fikrin samimi müdafi olması, yanlışta samimi olması oldukça zor, hemen hemen imkânsızdır. Provokatif, bozguncu, tahripkârdır.
Irkçılık mıdır böyle tanımlamak acaba?
Mesela Hıristiyan bir fikir adamının, İngiliz, İrlandalı, Fransız, Alman, İtalyan düşünürün yanılsa da samimi olması, içselleştirdiği bir şeyi söylüyor olması şaşılası değilken, Yahudi de istisnai ancak olabilir zannımca
Bunları isimler üzerinden örneklesem daha ziyade netleşir, ama burayı fersah fersah aşar.
Kimine garip hatta saçma gelebilir ancak söylediğim tam olarak şu: Hıristiyan yanılabilir, yanlışında samimi olabilir, ne var ki Yahudi'de bu kişiselliğin hududunu aşmayacaktır.
Ha burada kastim etkin noktalardaki insanlar, düşünür, alim, ideolog, fikir adamı, yoksa gündelik sıradan Musevi insan varlığı da değil, muhakkak bir antisemitizmden söz etmiyorum hani.
Beri yandan hocam Arap devletleri de satılmış, şerefsiz evet. Filistin yönetimi de öyle. Ancak bizim dostane yaklaşımımız sokaktaki milyonlara dönüktür özünde. İslam dünyasında bir Pakistan bize dönüktür. Ortadoğu ile kuzey Afrika arasında kısmen farklılık olsa dahi, Arap ya da İranlı yahut başka Müslüman devletler için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Şu kadar ki, bizim işimiz garibanla, sıradan insanla.
Sözün özü, Filistin'de, Kırım'da, Bosna'da, Türkistan'da, Arakan'da zalimlere ve kâfirlere lanet olsun.
Nihayet hocam
Kafanı ağrıttıysam affola
Yüreğine, emeğine, kalemine, kelamına bereket
Bayramın mübarek olsun
Sağlıklı günler dilerim
Saygı ve selamlarımla.