- 468 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bazen hayat senden öncekinin devamıdır ...
Benim, düşünce çerçevem kimine göre dar olabilir. Ama ben kendi kültürümün yaşam kalitesinden yola çıkarak annem ve babamın yaşamış olduğu aşk gibi bir aşk yaşamayı tercih edenlerdenim.
Eğitimi ve ekonomik durumu göz önüne almadığımı düşünürsek, Her konuda bir insan kendini kendisi de yetiştirebilir fikrimin tam arkasındayım.
Benim çevremin insanının hata oranı çok düşüktür. Çünkü o sahiplenme hissi var ya! Hiçbir şekilde bana zarar vermez mantığına, gel gel dediğini de biliyorum.
Ve aslına bakılırsa bu da içten içe bir ırkçılık ve adam kayırmadı. İnsan ne zaman bu ırkçı ve kayırma davranışlarının farkına varıyor biliyor musunuz? Üçüncü şahısların aranıza, dahil oldukları zamanlar.
Hakikatinizle yüzleşmenin size verdiği O ağır ihanet kokusu canınızı öyle bir acıtır ki etinizin kemiğinize temasında bile rahatsızlık duyar olursunuz.
Nasıl ki bir yolda yürürken ve yanınızdan hızla geçen bir aracın üstünüze sıçrattığı çamur gibi.
Öfke ile üstünüze silerken ve o aracı kullanan şoföre kızmaya başlıyorsunuz. Bu da aynı ruhunuza bedeninize sıçrayan o çamur izlerine takılıp kalmanıza sebep oluyor.
Şu açıdan bakalım. Olay sanki sizi şahsınızla bir odaya kapatılmış başka kalp çarpıntısı var. O sıcaklığı hissetmenizi engelleyen bir düzenin varlığına rızalık verip; kısaca ses vermiyorsunuz kendi duygularınıza.
Karşıda ki kişinin yerine yiyorsunuz içiyorsunuz ,en basitinden.örnek olarak. Bütün kartları onun kurallarına göre oynuyor da. Aslında kayıp kadar kazandığınız bir şey de yok eliniz de.
Bir kalkan oluşunuza kendiniz karar mekanizması haline siz getirmiş fakat peşinden sürüklendiğiniz kişinin ahlaki değerlerinin sizden beslendiği hissi kökler önemlidir.
Aşka yarın gözü ile bakmamak. Onun başka birinin duygularına hizmet ettiğini ve etmek için her an tetikte olduğunun göstergesidir.
İyi bir avcı değilseniz size ait olan av hikâyeleriniz olamaz başkalarının anlattıklarına güvenip,"birileri demişti" sözünün inandırıcılığına büyük bir eforda harcarsınız.
Doğruluğa nasıl yönelir hatalarımızın telafisine nasıl başlarız fikrine gelince.
Bana balık tutanı değil tutmayı öğreteni bulup, özel hayatımın bana ait olduğunu dair ilk adımını attırsın.
İsim olayına girmeyeceğim.
Çapkın olduğu söylenen bir arkadaşımla akşamüzeri sanatsal bir dernekte ayaküstü rastlaştık ve bir kahve içelim abla zamanın varsa deyince bende kıramadım. Olur deyip, bir masaya oturduk. Oradan buradan bir sohbet ediyorduk.
Dedim ki! Sen avcı, kadınlar av bunun nedeni nedir? Bilmek istiyorum sakıncası yoksa.
Onun ise birden cümleleri tespih taneleri gibi kopup sağa sola dağıldı ve yüz ifadesi değişti. Kaşı gözü oynamaya başladı.
Hani halk arasında derler ya! Buda ors… pu çocuğu kaşı gözü durmadan oynuyor!. Vallahi hareketleri birebir aynen benim gördüğüm kadarı ile tıpa tıp öyleydi.
Ben insan psikolojisinin konu uzamanı değildim. Ama ruhsal problemleriniz için hangi doktorla görüşürseniz görün direk çocukluğunuzun temel taşlarını yerinden kaldırılarak başlandığını biliyordum.
Sonuç arkadaşım hayatının kırılma noktasına anlatamaya karar verince, bakın altında neler neler çıktı!
Bildikleri sırtında çok ağır bir yük ve birine anlatmakla o yükünü hafiflettiğin kanısına varmış olmalı ki derin bir nefes alıp Yaşadıklarının taa! Çocukluğuna doğru anlatmaya başladı.
Sivas’ın bir köyü sene 1960 ve yöre çok kırsal. Fakirlik ise bildiğin gibi değil can.
Dünyanın neresinde kim ne yaşıyor,Ne yiyor İçiyor bilgimiz dâhilin de değil. Medeniyetten çok çok öyle uzaktayız ki! Köyümüzden başka bir yer bilmiyoruz.
İki dağın arasına terk edilmiş bir kabileydik. Tuhaf danslarımız da yok değildi! toprak damların başında. O yüzden kayıp olma korkusunu yıllardır içimden bir türlü atamadım
.
Hayallerim gece gündüz kadar sabit, büyümek dışında bir hayalim yok. Ve annemden çok babaannem ilgileniyor el üstünde tutuyordu beni. Onun adım adım adeta onun gölgesi gibiydim.
Küçük bir çocuğum altı yedi yaşlarından falanım…
Pek bir şeylere karışmadan izliyordum ama zaman zaman babaannem gizli işler çevirdiğine şahit oluyordum da ne nedir diye bir anlam vermiyordum.
"gizli işler derken anlamadım?"
Yaa onu hayatında dedemden çok başka seven komşumuz ve birde akrabamız olan erkekler vardı.
Hayatın ona verdiği değer kendisi de değeri kendisine katmamış olması dan dolayı Köy ve köylerde bir ordu insan onun tenine hayatına dokunuyordu. O ise başıboş bir sokak kedisi, bazen de dedemin ayaklarının önüne çökmüş bir ev kedisiydi.
Erkelerin cinsel isteklerine göre dağda bayırda, ahırda, samanlık yıkık virane evlere kadar Kısaca erkekler buluşuyordu. Nere aklınıza geliyorsa…
Birde işin diğer boyutuna geleyim. O daha içinden çıkılmaz ve karışıktı.
Sevgililerinin tarafından ona verilen hediyeleri bir tarafa koyalım yiyecekleri beraber bir güzel yerdik.
Bazı şeyleri de gömleğime dikmiş olduğu cep de saklardı. uuuu! Kendimi asla af edemem. Bu iğrençliğe alet olduğum için. Kısaca ben bu günün anlatım şekline göre onun iş ortağıydım.
Babaannem kırık ayaklı bir kadın sanır kendini ölene kadar yaşadığı bu çarpık ilişkilerden dolayı hiç kimseye yakalanmadığını sanıyordu. Onu ben görmüştüm. Erkeklerle cinsel birlikteliği biliyor musun?
Yıllar önce gözlerimin önünde ki o iğrenç görüntüsü ne yaptım ise hiç gitmedi.
İlişkilerim gizli saklı ayaküstü olduğu kadar ben hayatıma giren bütün kadınlarla asla çıplak bir yatak da serile saçıla sevişmedim kıyafetleri üzerinde olacaktı. Tıpkı babaannemin ki gibi,
O, erkekler
Babaanneme dokundukça içimde hırs tohumları filizlenmeye neden oldu.
Milyon yıl geçse o hırsın tarifini kimseye edemem. Babaanneme siz bunu yapıyorsunuz. Bende büyünce aynısını size ait kadınlarınıza kızlarınıza yaparım yemini içmiştim o gün.
Çocuksu ruhum en büyük yıkımı yaşarken, onlar kadar bir suçlu daha vardı ki! Babaannem bana vereceği sevgiyi nefsine vermişti. Tarifi yok çok acı bir şeydi.
Böylelikle pis bir yaşamın içine beraberce sürüklendik. neyse; Önce silo dedem, sonra babaannem göçüp gittiler.
İnsanın sahipsizliği toprak gibidir. Emek vermek gerek yoksa olduğun yerden taşlaşır kalırsın. Bizde aile olarak çok dayanamadık hali vakti yerinde annemin ortanca kardeşi Hasan’ nın vermiş olduğu destekle bizde herkes gibi şehrin yolunu tutuk.
İşte bende ki dağılma sebeplerim bu şehre gelmemle başladı. Ne bıyıklarımın terlemesi ne şehre gelişim aynalardaki yüzümün değişimine bir katkı sağlamamıştı.
Doğrusu çok yakışıklı bir erkek değilim. Kızlar diğer akranlarıma ölüp biterken bana kimse bakmıyordu.
Ağabeyim kaçak yollarla yurt dışına kafayı atınca peşin sıra bizlerde gittik.
Ve körün istediği bir göz benim ki oldum sana dört göz fır fır dolanıyorum. Çünkü o ülkenin yaşam şartları tamda benim isteğim gibi.
Cahilliği kabul etmiyorsun. Ha birde sana verilenin fazlasını istiyorsun. İstedikçe de ne oluyor. Alıyorsun alıyorsun inan bana
Türkiye de kadınlar bu işi yapar isimlerini söylemeyim . Avrupa da erkelere ayıp değil. Ha! Burada hemen bir Maraşlı bir hanım kızla baş göz edildim. Ev hayatında sıkıntı yok normal olduğu gibi devam ediyordu.
Fakat ben babaanne mesleğini yaparken gizli bir cinsellik dünyam var. Çokça para kazanıyorum öyle böyle değil.
Bu arada Türkiye’ye bolca yatırım yapmayı da ihmal etmedim.
O babaannemin tenine dokunan adamları hiç unutmamıştım. Hepsinin canını tek tek okudum. Kız karı ve gelinleri ile yattım. VE bir nevi intikam almış oldum. Senin anlayacağın dilden söyleyeyim para, güç teknolojide buna fırsat verdi. İçimdeki kirliliğe yeni kirlilikler kattım.
Şu kesindir ki kirli çocukluk anılarım. Tamamen beni suç makinesi ve edepsiz, kişiliksiz bir adam yaptı. Her şeyden ziyade kendimi yaşanmışlıklarıma karışı koruyamadım. Dedi………
"bazen hayat senden öncekinin devamıdır ..."z.can
10-05-2021
ist
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.