USTA ELLER
Hali vakti yerinde olan bir kadın bir gün alışverişe çıktı.
Bir dükkanda oldukça güzel ve
sanat değeri fazlaca olan bir fincan gördü.
O fincanı görürü görmez öyle büyük bir arzuyla
ona sahip olmak istedi ve hemen pazarlık yaptı.
Ama pazarlığı da öylesine yaptı.
Fincana hatırı sayılır bir para ödedi.
Ama olsun çünkü eşine bu zamana kadar hiç rastlamadığı
tam bir sanat eseri satın almıştı ve
en önemlisi de fincanı çok ama çok beğenmişti.
Eve geldi ve fincanı karşısına alıp
ona hayran hayran bakmaya başladı.
Kısa bir süre sonra,
fincan “Beni çok beğendin galiba
hayran hayran beni seyrediyorsun” dedi.
Kadın bu duruma çok şaşırdı ve dili tutulacak gibi oldu.
Çünkü karşısındaki fincan konuşuyordu.
Kadın kekeleyerek ancak “evet çok beğendim” diyebildi.
“Aslında ben önceden sadece bir çamur parçasıydım” dedi fincan.
Kadın şaşkın ve kekeme bir şekilde “nasıl” diyebildi.
Fincan anlatmaya başladı:
- Sadece bir çamur parçası iken usta ve
sanatkâr biri geldi ve beni aldı.
Sonra atölyesine götürdü ve
beni öyle bir yoğurmaya başladı ki,
neredeyse sağlam hiçbir zerrem kalmayacak zannederek
“artık yeter” dedim.
Ancak usta gülümseyerek “henüz değil” dedi ve
bir süre daha devam etti.
Sonra beni aldı ve tahta bir zemin üzerine koyarak
hızla çevirmeye başladı.
O kadar çok ve hızlı çeviriyordu ki,
bütün parçalarım darmadağın olacak ve
çevreye dağılacağım diye düşünerek “yeter artık” der gibi
ağlamaklı gözlerle ustaya baktım.
O yine gülümseyerek “daha değil” dedi ve
bir süre daha devam etti.
Tam kurtuldum diye düşünmeye başlamıştım ki,
beni bir fırına koydu ve fırının kapağını kapattı.
Yavaş yavaş ısınmaya başladım.
Ama sıcaklık durmadan artıyordu ve
bir süre sonra öyle bir hale geldi ki,
havasızlıktan sıcaktan çatlayacağım artık diye
düşünmeye başladım ve fırının camından ustaya
“yeter artık dayanacak gücüm kalmadı”
der gibi baktım.
Ama o yine gülümseyerek “daha değil” dedi ve
bir süre daha devam etti.
Sonra beni fırından çıkardı.
Artık kurtuldum dediğim anda beni masanın üzerine koydu ve
eline bir fırça ile boya alarak üzerimde
fırçayı gezdirmeye başladı.
Fırça beni o kadar gıdıklıyordu ki,
neredeyse çatlayacağım zannederek ustaya “yeter
dayanamıyorum” diye baktım.
Ancak o her zaman olduğu gibi “daha değil” dedi ve
işine bir süre daha devam etti.
Daha sonra beni tekrar fırına koydu ve
sıcaklığı daha da yükseltti. “
Artık bu sefer dayanamaz ve
çatlar param parça olurum” diye düşünürken
fırının camından ustayı gördüm.
Gözünden bir damla yaş aktı ve
“şimdi tamam oldu” diyerek fırından beni çıkardı.
Sonra bana “kendini görmek ister misin” diyerek
bir aynanın karşısına koydu. “Aman ALLAHIM bu benmiyim ?
Ne kadar değişmiş ve güzelleşmişim” dedim ve
beni bu hale getiren o ustaya gıpta ile hayran hayran bakarak
“minnet şükran duyduğumu” söyledim.
Ustam gülümseyerek anlatmaya başladı:
“Seni o kadar çok yoğurmasaydım
parçaların birbirine bu kadar yapışmaz ve
böyle uyum sağlamazdı, seni o kadar çok döndürmeseydim
en küçük bir etkiyle darmadağın olurdun,
fırında o kadar sıcaklıkta o kadar tutmasaydım
fazlaca sıcakla karşılaştığında çatlayıp dağılırdın,
fırçayla o kadar boyamasaydım güzelliğin bu kadar olmazdı ve
sonraki fırında seni o kadar tutmasaydım
bütün bu yapılan işlemler bu kadar kalıcı olmaz ve
bu kadar güzelleşemezdin” dedi.
“Bende görmüş olduğun bütün bu güzellikleri
o usta ellere ve çekmiş olduğum o sıkıntılara borçluyum” dedi fincan.
ALLAH (CC) bizlere de fincan gibi usta eller nasip etti.
İnşallah fincanın sabrını da nasip eyler.
YORUMLAR
batu_41
Allah bize hayat verdi, usta el de hayatımız, içinde yoğrulduğumuz,, yandığımız, piştiğimiz. sabırla sonucu beklemek gerek. güzel bir örnekti teşekkürler paylaşıma.
batu_41
batu_41
sabırla emek verilince taş, çamur sanat eserine dönüşüyor ustasının elinde, sizin gibi ustalar da kelimeleri cümleleri ne güzel diziyor, anlatıyor kahve tadında okudum, tebrik ediyor esenlikler diliyorum efendim.