- 1454 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KARANLIKLARA GÖMÜLMÜŞ ZAMANLAR
KARANLIKLARA GÖMÜLMÜŞ ZAMANLAR
Öğrendim artık!..
Gördüğün zulümler karşında, gözlerinin içindeki bakışlar kanatılmış, pert olmuştu mevsimler, hayatın her evresinde “kıtlıklar” yaşanmıştı!.. Yanıbaşından geçen baş döndüren virajlı yollarda, yörüngesine esaretini kaptırmıştı sokaklar; savaşın eşiğindeki çevirimiçi hayatlarla, Akdeniz’in serin sularında yüzmüş, durgun bakışlara “mahkum bırakılmıştı” gözler, ahenkle dans edememişti zaman!
Hey gidi günler hey deriz ya, artık hiçbir şey “eskisi gibi” olmayacak. Kabolmuşluğun sarı yapraklarına bulanmış, karanlıklara gömülmüştü gerçekler. Ah!.. Ne çok şey anlatmak isterdim, çok uzun düşünerek, bazı şeyleri içten geçirerek, tarihe damga vuran insanların gözlerindeki “o sihirli ışığı” görerek, bağıra bağıra içime yazmak isterdim!
Kin ve nefretler, nice fırsatları canlılardan almış; insanlar birbirine ulaşamadan öldürülmüş, yakılmış kentler, ağaçlar siyaha bürünmüş, sudan yoksun edilmişti topraklar.
“Neden, bu kavgalar, neden bu zulümler?”
Doğallığı sahici güzellikleriyle “sevemez” olduk, sahte şeylerin arkasında gizlenen mayası bozuk, avare avare çalan ezgilere “takılıp” kaldık!..
Bu ömrün güzellikleri için ne yaparız, nereye gideriz, hangi yolun dönüşü varsa, hangi dağın sesi duyulsa, hangi çiçeğin kokusu yayılırsa onda birleşmeyi, onunla öpüşüp koklaşmayı beceremedik? Dönüşü olmayan yolların, “ölüm kokan” gecelerin her türlü sıkıntılarını yaşayan bizler; neden bu kadar geriden sebepler yüzünden ahlarımızla, vahlarımızla, yarınlara, sancılı karnımızla nasıl girmeyi kolayca kabullendik? Dengesi bozuk dünyanın bir ucunda, hep bir şeyleri bekleyen, üzerinde çalışılması beklenen diyarlarda “konuşlanmıştı” adi çığlıklar... Zeminlere düşmüştü arzu halimiz, ne olacak dercesine hep “şaşkın şaşkın” bakındık birbirimize?
Anlaşmaya varıp, “imza edilmesi” gereken onca şey varken; yaşamın sihirli küresindeki meşakkatli dil, icra edilmemişken, “kalemler de kağıda küsmüş” artık yazmıyordu?
Her şeyi geri de bırakarak, hadi, gelin hayatı “inadına” bir bütün olarak yaşayalım!.. Zamanın kırgınlıklarını, maddemize yapılan “hainliğin” hesabını soralım! Yapılan bütün çirkinliklerin “resmini” çizelim, dokuyalım mısralara, zaman kısayken, gece bekleyişteyken, daha ne duruyorsunuz?
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.