- 392 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
NEDEN GREV YAPIYORLAR
NEDEN GREV YAPIYORLAR
15 Ağustos 1992 SABAH Gazetesinde yayınlanan ödüllü Makalem’dir.
Temizlik işçilerinin maaşları bir buçuk milyon lira olduğu zaman diplomalarımı yırtmak, kalemlerimi kırmak, kitaplarımı yakmak, Öğretmenliği ve uzmanlığımı bırakarak pek çokları gibi ben de çöpçü olmak istemişimdir.
Neden hala grev yapıyorlar? İşte bu sorunun cevabını düne kadar bulamamıştım.
“Bu iş yerinde grev var” “Bu iş yerinde grev var” Her yerde Grev var. Bütün sistemler durmuş. Her yer öbek öbek çöp. Güzelim İstanbul’u çöp götürüyordu. Ne kötü bir manzara, ne kadar üzücü değil mi?
Osmanbey’den Şişli’ye doğru yürürken bu kötü manzarayı gören genç kız, “Oh ne güzel, oh ne güzel” diyordu.
“Neresi güzel bunun, hiç çöpler güzel olur mu?” dedim. “Olur tabii” dedi. Çünkü o bir grevciydi. Belki ezilmişliğin, çaresizliğin dışavurumu, belki de bir deşarj şekliydi bu. Sonra “Çirkin güzellikler”, diye lafı bağladık ve yürüdük.
Genç kızın içinde kiracı bulunduğu gecekondu yıkılacakmış. 15 Güne kadar evi boşaltmalıymış. Çaresizlik içindeymiş.
Derdini Başkan Fato’ya anlatacaktı. Fakat Başkan Fato toplantıdaymış. Bir aşağıya, bir yukarıya, bir sağa, bir sola koşturdu. Müdürlere, Başkan yardımcılarına baş vurdu. Hepsi de, “Size yardımcı olamayız” dediler. Birisi, “Ben de sokaktayım, ben de ev arıyorum” dedi.
Genç kız son bir ümitle, ısrarla bekliyordu. Bütün daireler boşalıp Fato ile ikisi kalınca derdini Fato’ya anlatabildi.
Başkan Fato, “yarın sabah gel, senin derdini çözümleyeceğiz”, dedi. Görmeyin genç kızın sevincini. Ümitsiz solgun yüzüne kan, dizlerine derman geldi. Başkan Fato’ya teşekkür edip çıktı.
Asansörle çıktığımız merdivenleri koşarak bir solukta indi. Şişli’ye geldiğimizde uykudan uyanır gibi, “Aşağıda nöbetçiler var mıydı” diye sordu. “Vardı tabii” dedim. “Hiç fark etmedim” dedi. Yürüdük.
O şimdi Grevdeydi. Zaten yetmeyen maaşı büsbütün kesikti. Evi de yıkılırsa nereye gidecekti?
Sabahleyin erkenden Başkan Fato’ya geldi. Beklemeye başladık. Beklerken göz ucuyla okumuştum evinin adresini.
Bu adresin yerini kim bilebilir? Başkan Fato mu? Polis, Jandarma veya Postacı mı? Hiç biri... Burası Allah’ın unuttuğu ücra bir yerdi.
Bu genç kız her gün görevine oradan gelir, güler yüzle halka hizmet ederdi. Ama biz bilir miyiz bu genç kız Allah’ın unuttuğu yerdeki evinden işe kaç vasıtayla kaç saatte gelir kaç saatte döner?
Sağlıksız 2 odalı gecekonduda 5-6 kardeş ne yer, ne içer? Aldığı maaş onlara kaç gün yeter?
Bu sadece bir Grevcinin yüzeysel bakışla saptanan dertleriydi. Ya diğerlerinin de dertleri türlü türlüyse, çöpler gibi yığın yığınsa...
Saat gecenin 04.00 ü. Düşündükçe uykularım kaçıyor, uyuyamıyorum.
NEDEN GREV YAPTIKLARINI şimdi daha iyi anlıyorum...
MUSTAFA UZELLİ
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.