- 385 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
YAĞMUR HER ZAMAN SUDAN FAZLA BİR ŞEYDİR ŞİİRSE SÖZDEN
Su rahmettir, su hayattır, bütün bunlar doğru. Ben, işin bu yanına bakmıyorum; suyla şiir arasında bir ilinti kurmaya çalışıyorum. Bütün canlılar varoluşunu suya borçlu olduğu gibi, moral değerlerini de sudan tamamlarlar. Yağmur halinde geldiğinde adını sayamayacağımız kadar moral değerle gelir ve kendisinden, yani sudan çok fazla bir şey olur. Okyanus olur, çeker bizi derinliklerine, deniz olur ruhumuzla birlikte dalgalanır, göl olur durgunlaşır zaman zaman, dinginlik verir; şelale olur, omuzlarımızdan dökülürmüş gibi haz alırız. Göze olur, yüreğimiz gibi kaynar güzelliklere..Pınar olur, şırıl şırıl iner ruhumuzun derinliklerine..Bütün bunlar olmamış gibi, içeriz birde kana kana...
Hep böyle olmaz elbet; güzellikle kötülüğü bir arada kucağında taşıdığı da olur. Kar olur yağar ıpıl ıpıl severiz, fırtına olur umutlarımızı kırar kuru dallar gibi!..Keskin ayazları davet eder gözyaşlarımızı çanağında donduran...Dolu olur, yağar başlara kırar geçirir, sel olur bazen yıkar götürür...Ama, o hep sudur...
İlk baktığınızda, sistem çok basit gözükür. Denizler buharlaşır, bulutlar oluşur ve taşınamayacak yoğunluğa eriştiğinde dökülür, dökülür çünkü dökülmese olmaz. Sistemi böyle düşününce; bir dağ başında kayalıklar arasından sızan, göze ve ayazmaları anlamaya çalışırsınız. Sondajlama yaparsınız, yerin altının hep su kestiğini sanırsınız. Her nasılsa bunlarda, bir yolunu bulup kendini atar boşluğa ve katılır hayatın, hayatların bir yerine...
Şiirin, insanda ki kaynağı da, biraz suyun kaynağına benzer. İnsan dimağında nasıl oluştuğunu fark ederiz, ama, adını çok koyamayız. Bazen gözlerinizden buharlaşarak geldiğini görürsünüz, bazen yüreğinizin yandığını ve şiirin termal sular gibi yakıcı olarak çıktığını fark ederiz, bazen buz keser yüreğimiz! İnadına soğuk sözcükler dökülür dilimizden..Bazen şelale olur, serin serin akar şiir..Bazen beklenmez, ama, sel felaketi olur, ruhları ezip geçer..Binleri, on binleri ayağa kaldırır...
Bütün bunlara baktığımızda, sanki insan, şiiri sudan borç almış gibidir; sürekli ödemeye çalıştığı, ama, bir türlü kapatamadığı bir borç. Öyle bir borç ki, kıt’adan kıt’aya, dilden dile, nesilden nesile, sürgit devam eden bir borç...
İnsan tabiatsız yapamaz; tabiat insanı, insan tabiatı tamamlayarak hayat olur. Bütün bunları yaparken, tabiat suyu kullanır ve onunla moral bulur daha çok. Doğada ki, bu suya karşılık, insan ruhu şiiri kullanır. Şiirle bizim ilişkimiz sanıldığından çok fazladır. Çoğu şeyi farkında olmadan şiirsel yaşarız, ama, bunlar kelimeleşip kağıda dökülmediği için şiir demeyiz. Ne hayatlar vardır, tek sözcük yazmadan şiirleşen...Bunları biz fark edemeyiz çoğu zaman...Her gün yanımızdan-yöremizden onlarca şiir erkek, kadın geçer; biz şiiri bunların gözlerinden okuruz; bazen sevinç olarak yansır, bazen keder olarak. Biz hiç okumayız bunların şiirlerini. Okuyamıyoruz diye yok saymamız mümkün mü?
Belki de her su içişimiz de, biraz da şiir içiyoruz farkında değiliz. Yoksa ruhumuz nasıl serinlesin? Suyla ve şiirle...
Selam, saygı...
Hayrettin YAZICI