GÜLMEK VE AĞLAMAK
Gülmek, ağlamak, sevinmek, coşmak, üzülmek ve benzeri bir çok duygu insana özgü, insan için verilmiş ne kadar doğal haller öyle değil mi?
Tüm canlılara aynı ölçüde verildiği söylenemez.
Çoğumuz eziyet edilmiş bir kedinin acı acı miyavlamasını, bazı vahşi ruhlu insanların işkencesinden canhıraş kaçmasını görmüşüzdür. Ağladığını gören var mı? Kedinin değil ama ben bir köpeğin; sahibinin cenazesinde ağladığını gördüm. Tahta merdivenli evin bir köşesine en zavallı hali ile sinip, sessiz sessiz ağlıyordu. Cenaze yıkama işi avlu önünde yapılıyordu. Bazı insanlar içli içli, bazıları haykıra haykıra, bazıları da ağıtlar yakarak ağlıyordu. Belli ki herkes acısını farklı farklı yaşıyordu. Ama köpeğin ki hiçbirine benzemiyordu. Omuzlara alınınca mevta; kalktı yerinden usulca köpek. Eğdi başını, takip etti gidenleri. Gördüm bu sefer gözyaşları sel olmuş ıslatıyordu bastığı yerleri. Ertesi sabah başladı onun feryad figanı. Gün geçtikçe insanların yüreği soğurken o güneşin ilk ışıklarıyla başladı bitmek tükenmek bilmeyen ulumalarına. Günlerce sürdü. Öyle acıydı ki yakarış gibi geldi bu sesten rahatsız olan komşulara. Her zaman derim, merhametsizlik insana mahsus. Nankör olan ne kedi, ne de köpek.
Çok geçmedi katlanamadılar katlettiler.! Güya çok sevdiği sahibinin yanına gönderdiler.!
Başta da söylediğim gibi gülmek de ağlamak da her canlının şahsına mahsus bir özellik.
Gelelim şimdi de gülmeye.
Yıllar önce okulumuzun sıcakkanlı, dinamik, yemeyi, gezmeyi seven bir kaç öğretmen arkadaşla keyifli vakit geçirebileceğimiz bir iftar organizasyonu yaptık. Bursa’ nın meşhur Tophane meydanının şehri seyreden bir mekanında porsiyonu az, fiyatı ve lezzeti çok mönümüzü keyifle yedik. Hepimiz en fazla 30, 35 li yaşlardayız. Şehrin mahya ışıkları ile coşmuş Ulu Camiinde de akşam namazımızı kıldık. Ünlü Karabaş Veli Dergahında Mevlevi gösterisi varmış hadi oraya da gidelim dedik. Her şey spontane gelişiyor keyifler gıcır. Konuşulan konu yemeğin pahası, kiminin kahkası, kiminin hayıflanması...
Toplamda on kişi kadarız ama kahkahamız, gülmemiz anlaşılan yüz kişilik imiş.!!!
Cami cemaatinin erkek çıkışından bizim yolumuza doğru gelenlerden beyaz cübbeli, beyaz sarıklı, beyaz sakallı nur gibi bir yaşlı yanımızdan geçerken bize " cennetten müjde mi aldınız?" demez mi?!!! Biz... Hiç sormayın... Kimimiz put kesildi, kimimiz gülüşünü pıskırığa çevirdi, kimimiz de "aaa çok ayıp ettik kızlar, hadi susalım biraz buralar manevi ortamlar "diye bizi uyardı.
Gençlik işte, unuttuk bile. Karabaş Veli yokuşunu çıkarken başladı tekrar gülmeler. Her birimizin ki bağlamanın farklı tellerinden çıkan sesler. Başıboş korosu!!!
İlk kez seyrettiğim Sema gösterisi, mevlevilerin dönüşündeki ahenk, hele ki ney sesi hepimizi öyle sardı ki bir saat önce kahkahalar ile gülen biz değildik sanki.
Sonraki günlerde takıldı kafama bu ak giyimli ak adamın gülüşümüze ihtarı.
Evdeki gülmelerimize dikkat kesildim.
Oğlumla kızımın bir tuhaf gülüşü vardır. Biri ağaçkakan gibi diğeri ilk kez havai fişek, kar vb gören çocuk gibi. Çılgın, şaşkın, coşkulu.
Eşime dedim ki; bu çocuklar ne tuhaf gülüyor!! Bana dediği cevap manidar! *Anası tavuk gibi hiç durmaksızın gıd gıdlayarak, ( kendimi kaptırdığımda durdurabilene aşkolsun. Tipik Hababam Sınıfı Adile Naşit gülüşü :) babasının gülüşü kaplumbağa tıslaması olan çocuklar ne olacak ancak bu kadar güler." Eeee biz bir daha güldük. :))))
Velhasılı kelam, karacakelam der ki; "Allah gülmekten ayırmasın."Şu sıkıntılı günlerde artık o öcü diye anmak istemediğimiz ölümler o kadar çok sık çalar oldu ki kapımızı, neredeyse her gün her mahalleden bir iki cenaze çıktı. " O anmak, görmek istemediğimiz ot burnumuzun dibinde biter" oldu. Hadi bakalım istersen görme, istersen, duyma, istersen konuşma. O ölüm gerçeği , gün gibi ortaya çıkardı kendini. Daha dün yitirdik çok değer verdiğim bir şair arkadaşımızı:( ( Erzurumlu, şair, halk ozanı Aşık Reyhani’ nin Bursada yaşayan kızı, kıymetli ablamızı ebedi mekanına yolladık. Rabbim merhameti ve rahmetiyle muamele etsin inşallah.
Gülmek kadar doğal gözükür oldu ölümler artık. Gülmeyi de ağlamayı da veren Allah, bizi her yapıp ettiklerimizle imtihan dünyasına salmış. Alınlarımızın akıyla asıl yurda gitmeyi nasip etsin hepimize Rabbim. Her şeyin hayırlısını dilemekten başka çare yok. Doğmak varsa ölmek de var, ağlamak varsa gülmek de var.
Niye katledilir, niye susturulur ki bunlar?
Köpek uluyarak ağlar, insan çığırarak kimbilir belki haykırarak... Gülen kedi, köpek görmeyiz ama mutlu kediyi, köpeği her halinden anlarız. Bırakalım gülsünler insanlar? Ölümler çok ağlatıyor nasılsa.
" Siz benim bildiklerimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız" H.Ş.
Bu gerçek önümüzde gün gibi ortada iken ne kadar olabilecekse.
Ne imandan ne gülmekten ayırmasın Rabbim bizi.
Ülkü Kara
2 Mayıs 2021
Bursa.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.